GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SERMAYE PİYASASI KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:35
Tarih:06.12.2012

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bu 337 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın aslında en önemli maddesini görüşüyoruz. Hatırlarsanız, 12 Eylül referandumunda alanlara çıkıp işçilere, emekçilere, çalışanlara şöyle sözler vermiştiniz: "Örgütlenme özgürlüğünün önünü açacağız, sendikal örgütlenmenin önünü açacağız, toplu sözleşmenin önünü açacağız, grev hakkının önünü açacağız." demiştiniz. Ne yazık ki o tarihten bugüne kadar, çalışma hayatını ilgilendiren kaç yasa buraya getirdiyseniz bütün bu bahsettiğiniz vaatlerin tam tersine, işçilerin, emekçilerin hak mücadelesini kısıtlayan birtakım düzenlemeler getirdiniz.

Aslında, emek düşmanı politikalarınız sokağa da yansıyor. Hak için, özgürlük için alana çıkan emekçilere gazı, copu, tazyikli suyu, cezaevini, gözaltı süreçlerini de sürekli olarak eksik etmediniz; dünyada şu anda en fazla sendikacının tutuklu bulunduğu ülke konumuna getirdiniz ülkeyi. Bu ülkenin en büyük konfederasyonu Memur Konfederasyonunun Başkanını gece yarısı ev baskınlarıyla gözaltına alıp onlarca sendikacıyı cezaevine attınız ve şu anda SES'den, Eğitim-Sen'den ve onlarca sendikadan sendikacı arkadaşlarımız bu sendikal mücadeleyi yürüttükleri için cezaevlerinde bulunuyorlar.

İşçilere hak ve özgürlük mücadelesinde nasıl yaklaştığınızın en yakın örneğini, Türk Hava Yollarında grev hakkı isteyen işçileri işten atmakla gösterdiniz. İşçilere yapmış olduğunuz zulüm için sadece Tekel işçilerine çektirdiklerinizi hafızanızda tekrar bir gözden geçirmenizi temenni ediyorum.

Bakın, burada, yine bu kanun tasarısında getirmiş olduğunuz düzenlemeyle özellikle finans sektöründe çalışan işçilerin sendikal hak mücadelesinin en önemli parçası olan grev yasağını getiriyorsunuz. Bugün, bu işçilerin yüzde 99'u TEZ-KOOP-İŞ Sendikalı ve grev hakkı olmadan sendikal mücadelenin hiçbir anlamı olmadığını da herhâlde hepiniz bizden daha iyi biliyorsunuz. Buraya getirmiş olduğunuz düzenleme, aslında ILO'nun 87 ve 98'inci maddelerine, yine Avrupa Sosyal Şartı'na ve Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi'ne aykırıdır.

Aslında, Anayasa'nın 90'ıncı maddesinde de, iç hukukla çeliştiği zaman uluslararası sözleşmelerin geçerli olduğunu yazan çok net ibareler var. Dolayısıyla, bu maddeyle siz, Anayasa'ya da aykırı bir düzenlemeyi buraya getiriyorsunuz. Bu nedenle, bu vermiş olduğumuz önergedeki bu maddenin ilgili fıkrasının mutlaka bu kanun tasarısından çıkarılmasını ve çalışanlara, emekçilere verdiğiniz sözün gereği olarak ilk defa, burada çalışandan, emekçiden yana bir tavır göstermenizi bekliyoruz.

Tabii, meseleye bir de diğer pencereden bakmak gerekiyor yani bu kadar sermaye dostu, bu kadar emek düşmanı olan bir yaklaşımın siyasal, toplumsal, inançsal ve dinî açıdan da bir sorgulamasını yapmak gerekiyor.

Biz, inancımız gereği, hiçbir zaman hiç kimsenin inancını sorgulama, inanıp inanmadığını sorgulama noktasında olmadık ama Sayın Başbakan ve bu ülkedeki "hiç işleri başkanı" her ağzını açtığında din üzerinden bizlere sayısız hakaretler yapıyor.

Bakın, sadece getirdiğiniz bu kanun tasarısı bile, bu kadar sermayeyi önceleyen, bu kadar emek sömürüsünün önünü açan, emeği ve alın terini hiçleştiren bir noktadan inançsal açıdan, ahlaki açıdan da tekrar sorgulanmaya değerdir diye düşünüyoruz. Özellikle başta İslamiyet olmak üzere, bütün dinlerde emeğin ve alın terinin kutsal olduğunu herhâlde hatırlatmamıza gerek yok. Dolayısıyla, sizin bu kadar sermayeyi önceleyen, bu kadar emek harcamadan para kazanmayı, spekülasyon üzerinden rant kazanmayı önceleyen bir kanun tasarısında vermiş olduğunuz emeğin bu bahsetmiş olduğumuz pencerelerden de bir sorgulamasının önemli olduğunu düşünüyorum. Buradan bir şey çıkmayacağını biliyorum ama en azından bu 137'nci maddenin ikinci fıkrasını mutlaka bu tasarıdan çıkarmanız gerekiyor. Bunu, hiçbir açıdan değil, alanlarda, mitinglerde, referandum süreçlerinde çalışanlara, emekçilere vermiş olduğunuz sözün gereği olarak yerine getirme sorumluluğunu tekrar size hatırlatıyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)