GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunun, Kamu İktisadi Teşebbüslerinin 2011-2014 ve 2015-2016 Yılları Denetimine İlişkin Raporlarının Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünün 2011-2016, Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün 2011-2016, Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünün 2011-2016, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun 2015-2016, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının 2011-2016 ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün 2011-2016 Yıllarına Ait Bölümleri ile Raporların Bu Bölümlerine Yapılan İtirazlar ve Komisyonun Görüşü (3/21, 22, 23, 24, 25, 26, 27) münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:26
Tarih:04.12.2019

ATİLA SERTEL (İzmir) - Sayın Başkanım, sevgili arkadaşlar, KİT Komisyonunun sevgili Başkanı ve üyeler; 2003 yılında bu Meclise Atatürk Orman Çiftliğinin hesapları getirilmiş 1998 ve 1999 yıllarının denetlemesine ilişkin. O tarih de Demokratik Sol Parti, MHP ve Anavatan Partisinin koalisyonu olduğu dönem. O dönemde Atatürk Orman Çiftliğine ilişkin hesaplar Meclis Genel Kuruluna indirilerek görüşülmüş. 2004 yılında, yine, 2000-2001 yıllarına ait dönem Meclis Genel Kuruluna getirilmiş ve 2004 yılından bugüne kadar KİT Komisyonunun çalışmaları ne yazık ki Meclise Genel Kuruluna indirilmemiş ve burada tartışılmamış, konuşulmamış.

Aslında Türkiye Büyük Millet Meclisi KİT Komisyonun kurulma amacı, Türk milleti adına yasama yetkisini kullanan Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun denetim yetkisinin KİT Komisyonuna verilmesinden ibaret. Yani biz burada ne yapıyoruz KİT Komisyonu üyeleri olarak -35 kişi- bütün partilerin katılımıyla? KİT'lerdeki hesapları, bilançoları ve aynı zamanda işleyişi Sayıştay raporlarına da bakarak; eksiklikleri, aksaklıkları ve muhasebe hatalarını da bularak denetlemeye çalışıyoruz.

Tabii, son dönemde, geçtiğimiz günlerde konuştuğum gibi, Sayıştay raporlarının hazırlanmasında eksiklikler var. Siyasi iktidarın baskısı temelinde oluşturulan Sayıştay raporları bilançolara ve yolsuzluklara fazla girmemesine rağmen, biz, geçmiş dönemde yapılan hukuksuzluklara, haksızlıklara da itiraz ederek Meclisin önüne indirip tartışmak, konuşmak istedik. Burada Devlet Hava Meydanları İşletmesini, Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünü, Atatürk Orman Çiftliğini, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarını, Türkiye Radyo Televizyon Kurumunu ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığını Cumhuriyet Halk Partisinde itiraz eden grup adına arkadaşlarımız onar dakika anlatacaklar; ben de TRT'yle ilgili düşüncelerimi söyleyeceğim.

Ama şunun altını çizmek istiyorum sevgili arkadaşlar: Çoğunluk her zaman azınlığı oylarıyla yenebilir; o komisyonda bütün hukuksuzluklar, hesap, muhasebe hataları olmasına rağmen eller kalkar, vicdanlar susar, "Akladık." zannedersiniz, "Aklandı." sanılır ama toplum nezdinde onu aklamak mümkün değildir. Biz bununla ilgili geçmiş dönemden pek çok olayı sevgili başkanım -KİT Komisyonu CHP grup başkanıydı o zaman- Haydar Akar ve diğer arkadaşlarımızla birlikte Türkiye'nin, kamuoyunun gündemine taşımaya çalıştık, hatta suç duyurularında bulunduk fakat sonuç alamadık çünkü Komisyonda kalkan eller o yolsuzlukları, o usulsüzlükleri örttü. Bu yolsuzlukları ve usulsüzlükleri söyleyen biz değiliz, toplum da bizi yanlış anlamasın yani bir iddia ortaya koyup da "Bunlar böyle oldu." diyen de biz değiliz. Diyenler kimler? Sayıştay müfettişleri. Sayıştay müfettişleri inceliyorlar, raporlar hazırlıyorlar ve o raporlar Meclise geliyor ve o Sayıştay raporlarını KİT Komisyonu üyeleri olarak bizler okuyoruz ve orada gördüğümüz eksikliği, aksaklığı KİT Komisyonunda dile getirmeye çalışıyoruz.

Sevgili arkadaşlarım, onlardan iki tane çarpıcı örneği vermek istiyorum. Biri, Phuket Adası'na giden bir genel müdür; 38 bin lira yapmış kendi maaşını, TÜBİTAK bünyesinde faaliyet gösteren Marmara Teknokentin Genel Müdürüyken maaşına olağanüstü zam yaparak çok güzel bir ortamı kendine sağlamış.

Aslında bir haksızlığı ve hukuksuzluğu da Mecliste huzurunuzda söylemek istiyorum. KİT'lerde bir eşitlik ve adalet de yok, KİT'lerde genel müdür maaşlarında da bir adalet ve eşitlik yok; isteyen istediği gibi yönetim kurulu üyeliklerini de isteyen istediği gibi maaşlarını da ayarlayabilir bir noktada, bunun da haksızlık olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, KİT'lerde yönetim kurulu üyeliklerinin de liyakat temelinde olmadığını buradan ifade etmek isterim. Niye ifade etmek isterim? Hiç olayla ilgisi olmayan kişilerin ve eski AK PARTİ'lilerin, eski bakanların, eski milletvekillerin o komisyonlarda maaşa bağlandığının gerçeğini de burada ifade etmek isterim.

Bu Genel Müdürün adını da vereyim: Orhan Çömlek. Bu Genel Müdür, Genel Müdür olduğu sırada Phuket Adaları'na bir şirket tarafından davetli olarak götürülüyor. Uçak biletleri alınıyor, otelde ağırlanıyor, yemesi içmesi sağlanıyor; her şey güzel. Bu şirketle ne ilişkisi var onu bilemem ama şirket tarafından ağırlandığı gerçeği var. Ama bu Genel Müdür ne yapıyor? Orada topladığı faturaları, orada topladığı fişleri getiriyor, kendi kurumundan tahsil ediyor; yetmiyor, yolluk ve ödenek alıyor sevgili arkadaşlar. Bunu tespit ettik, arkadaşlarımla beraber basın toplantısı yaptık, açıkladık. Fakat bu arkadaş görevden alındığında, biz, hak yerini bulmuş, tamam, çok güzel oldu; bu Orhan Çömlek'in çömleği patladı dedik. Meğerse adamı aldılar oradan ama Sağlık Bilimleri Üniversitesi öncülüğünde kurulan teknoparkın genel müdürü yaptılar ve bu Genel Müdür de ne yazık ki devam ediyor oradaki görevine.

Yine, PTT'deki bir hadiseden bahsetmek istiyorum: Eskiden, 2015 yılına kadar bir genel müdürün toplam harcama yetkisi sınırlıydı, 2.750 lira aylık bir örtülü ödenek harcaması vardı. 2015'te bunu yönetim kurulu kararıyla kaldırdılar, sonrasında bu tören ve temsil ağırlama giderleri öylesine arttı ki uçsuz bucaksız bir noktaya vardı. Kenan Bozgeyik'ten önceki Harun Maden isimli Genel Müdür, 750 bin TL örtülü ödenekten bir yıl içinde para harcadı, 750 bin TL. Hani diyoruz ya her seferinde işte yetim hakkıdır, garibanların hakkını çiğniyorlar, yiyorlar falan. Hep edebiyatını yapıp da somut olarak bu insanları cezalandırmadığımız sürece Türkiye'deki yolsuzlukların ve hukuksuzlukların da üstesinden gelemeyeceğimiz belli.

Ondan sonraki genel müdür de aynı şekliyle bu işi yaptı. Bize yaptıkları açıklamada Kenan Bozgeyik bize yaptığı açıklamada -o da sekiz ayda 458 bin lira civarında para harcamış- "Bizim maaşlarımız yetmiyor. O yüzden bu örtülü ödeneği biz yönetim kurulu üyelerine, orada bulunan daire başkanlarına fiş ve fatura karşılığı paylaştırıyoruz." dedi. Meğerse balık restoranından fiş geliyor, gümüş takıdan fiş geliyor, takım elbiseden fiş geliyor; beyefendilerin maaşlarına ekleniyor.

Biz de dedik ki: Ya, bunu böyle yapmayın, gidin iktidardan zam isteyin, maaşlarınız normal düzeye gelsin. 1 kişi almamış arkadaşlar, ona teşekkür ediyorum gerçekten; Doktor Ahmet Genç. Yönetim Kurulu üyesi, Hazineden gelen Doktor Ahmet Genç örtülü ödenekten 1 kuruş kullanmamış. (CHP sıralarından alkışlar) Diğerlerinin hepsi bunu kullanmış.

Bunları niye anlattım? Bu ve benzeri olaylar o kadar çok ki KİT'te, o kadar çok tartışıyoruz ki. Sayın Başkan da biliyor, buradaki arkadaşlarımız da biliyor. Biraz sonra arkadaşlarımız da anlatacak bütün kurumlardaki olayları, ben de TRT'yi anlatacağım on dakikalık sınır içerisinde. Sürem bittiği için kesmek istiyorum ama şunu söylemek istiyorum arkadaşlar: Ya, bu, bir vicdan meselesinden öte bir hadise. Yasalara uymayan, kanunları çiğneyen, usulsüzlük yapan kimse onu asla kimsenin korumaması lazım. Eğer bunu yaparsak Türkiye'de gerçekten tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunan insanlar oluruz ama ötesi lafügüzaf olur, hikâye olur. "Bal tutan parmağını yalar." der gibi, bal tutanlar parmaklarını yalamayı sürdürdüğü müddetçe de Türkiye bir adım ileri gidemez.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)