GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunun, Kamu İktisadi Teşebbüslerinin 2011-2014 ve 2015-2016 Yılları Denetimine İlişkin Raporlarının Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünün 2011-2016, Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün 2011-2016, Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünün 2011-2016, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun 2015-2016, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının 2011-2016 ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün 2011-2016 Yıllarına Ait Bölümleri ile Raporların Bu Bölümlerine Yapılan İtirazlar ve Komisyonun Görüşü (3/21, 22, 23, 24, 25, 26, 27) münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:26
Tarih:04.12.2019

MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada bazı KİT'lerimizin belli faaliyet yıllarına ilişkin denetim raporlarına yapılan itirazları müzakere ediyoruz, görüşüyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına görüşlerimizi aktarmak üzere söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında müzakerenin daha faydalı olabilmesi açısından bazı kavramların yeniden hatırlatılmasında fayda olduğunu düşünüyorum. Denetim, geniş kapsamlı bir kavram; denetim kavramı çoğu zaman kontrol, revizyon, teftiş, inceleme, murakabe gibi kavramlarla karıştırılır ve bu karıştırma kafaları da karıştırır. Şimdi, bugün burada bu kürsüden bazı örneklerini de aslında gördük. Ben, burada belki daha faydalı olması bakımından bazı hususların altını çizmekte yarar olduğunu düşünüyorum.

Aslında KİT'lerin denetimini konuşuyoruz. Anayasa'mızda Türkiye Büyük Millet Meclisince yapılacak denetimlerin iki temel kaynağı var, iki kaynağa, iki maddeye dayanıyor: Biri, malumlarınız 160'ıncı madde, bu daha çok merkezî yönetim idareleriyle alakalı, sosyal güvenlik kurumlarını da içine alan denetimlerle alakalı ki burada Anayasa'mız bu madde kapsamında aslında Sayıştayı yetkili kılıyor ve Sayıştay tarafından hükme bağlanıyor. İkinci dayanak, ikinci madde 165'inci madde, yine burada da kamu iktisadi teşebbüslerinin denetimi gündeme getiriliyor ve bunların Türkiye Büyük Millet Meclisince denetiminin yapılabilmesi için yasal bir düzenlemeye işaret ediyor. Bu kapsamda da 3346 sayılı Yasa çıkarılıyor ve Sayıştaya ilişkin, Sayıştayın kuruluş kanununda bu hükümler yer alıyor. Bir de öteden beri gelen 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname var.

Değerli arkadaşlar, aslında KİT Komisyonu gerçekten teknik ve özellikli bir Komisyon. KİT'lerin şöyle bir gruplamasına bakacak olursak bunların bir kısmı üretimde öncülük yapmak maksadıyla kurulmuş, oluşturulmuş olan KİT'ler, genel ekonomi içerisinde bunlara belli işlevler, görevler verilmiş; bir kısmı düzenleyici kurum niteliğinde olanlar, piyasayı regüle edenler; bir kısmı başka amaçlarla yani KİT'lerin ana statülerine baktığımızda onlara verilmiş olan genel ekonomi içerisinde bazı işlevleri yerine getirmek, görevleri burada sayılmış olan hususlar var. Şimdi, biz genellikle görüyoruz -ki bu zaman zaman KİT Komisyonunda da oluyor- tüm denetim ve gözetim işlevini, ölçütü kâr noktasına getirip dayıyoruz. En büyük yanlışlardan biri olduğunu düşünüyorum çünkü KİT'lerin hepsinin belli bir işlevi vardır, fonksiyonları vardır, KİT'ler öncelikle o görevlerini yerine getirmek durumundalar ancak o işlevleri yerine getirirken de kârlılık ve verimlilik esasına göre hareket etmek zorundadırlar. Biz burada bir KİT'i "Zarar etti, kâr etti" tek ölçütüyle, tek amacı oymuş gibi değerlendirip, arkasından da örneğin bir piyasa düzenleyen kurumu -benim de daha önce Genel Müdürlüğünü yaptığım- diyelim ki Toprak Mahsulleri Ofisini bu açıdan değerlendirip "Kâr etmiyor, zarar etmiyor." der, arkasından da "Hububat piyasası düştü, çiftçi zarar etti." diye soramayız, bu bir tenakuzdur. Dolayısıyla biz burada önce KİT'lerin esas işlevlerinin ne olduğuna bakmak durumundayız ama bu işlevleri yerine getirirken de kârlılık ve verimlilik esasına uygun hareket edip etmediğine de bakacağız çünkü kamu kaynağını verdik, Anayasa'mız da buna özel bir önem veriyor, KİT Komisyonunda genellikle bu konudaki uzman, bu konuya yakın olan parti üyeleri tarafından oluşturuluyor. Bunu belki karıştırmamak lazım diye bunun altını çizme ihtiyacı duydum; değilse, burada konuşulurken şunu görüyoruz ki iki cümle, peş peşe gelen iki cümle birbiriyle çelişiyor arkadaşlar. Yani KİT'ler ya asli görevlerini yapacaklar ya da kâr edecekler; amaçları kârsa bırakalım serbest piyasa ekonomisi, özel sektör yapsın gitsin. Bunları karıştırmamamız gerekir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii ki bizim Türk denetim sistemini alıp ayrıca analiz edebiliriz. Ben bu kürsüden birkaç defa daha söyledim, 5018'i, herkesin övdüğü bir dönemde, zamanda evet, ben de övüyorum, 5018 önemli bir reformdu ama 5018'in esasında Anglo-Sakson hukuk sisteminin yapısı vardır. 2001'deki o Enronlar, Datcomlar, WorldComlar krizlerinde bunlar ortadan kalktı, bu Amerika dahi hibrit sistemlere geçti ama biz Türkiye olarak, genel anlamda bakıldığında, Türk denetim sistemi Anglo-Sokson hukuk sistemine uygun, oysa Türkiye Kara Avrupa hukuk sistemini uygulayan bir ülkedir ve denetim sistemi de daha önce buna uygundu. Burada eksiklikler var; bu rezervimi bir kenara bırakıyorum ama diğer taraftan da baktığımızda, KİT'lerin denetimi, kamu kaynaklarının kullanılması açısından, belki denetim açısından Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim görevleri içerisinde en veballi olanı da budur; biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuyu gerçekten bu kapsamda görüp buna göre değerlendiriyoruz. Ama şunu da hemen ifade etmemiz gerekir, hiç kimse mali denetim açısından bakıldığında, iktidarlar kendilerini denetimsizleştirmek için denetimi iktidarsızlaştıramazlar ama bu, genellikle sadece Türkiye'de değil, sadece bugün değil, geçmişte de bugün de ve bir çok ülkede de yapılan bir şeydir. Ama bununla birlikte muhalefet de hükûmetleri ve kurumları işlevlerini yerine getiremeyecek şekle sokacak tarzda denetim gücünü kullanmamalıdır. Teknik bir Komisyondur, teknik bir konudur, denetim konusudur, bunun ilkeleri vardır, standartları vardır.

Bugün Sayıştaydan bahsediyoruz. Değerli arkadaşlar, Sayıştay bin yılı aşkın Türk devlet geleneğini içinde barındıran bir denetim kuruluşudur, saygın ve köklü bir denetim kuruluşudur. Karahanlılar döneminden gelen bir yapıya dayanmaktadır. Gazneliler'in, Selçuklu'nun, Osmanlı'nın devlet tecrübesini de taşır, gelir. KİT'lerin denetimi açısından baktığımızda değerli arkadaşlar, KİT'ler Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından denetleniyordu biliyorsunuz. 2010 yılında yapılan düzenlemelerle Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Sayıştay bünyesine alındı. Ben "Kapatıldı." demiyorum, teknik olarak öyle olabilir ama şu anda mevcudiyetini, işlevlerini, fonksiyonunu Sayıştay içerisinde yerine getirmektedir.

Yine raporlarda görüyoruz, zaman zaman konuşuluyor, şu çok gündeme getiriliyor, deniliyor ki: "Sayıştay Rapor Değerlendirme Kurulu belli konuları arka plana atıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmiyor." Öncelikle şunu belirtelim: Değerli arkadaşlar, Sayıştay Rapor Değerlendirme Kurulu, 3346 sayılı Kanun'da olan bir Kuruldur ve bu Kurulun rapor üretme süreci vardır, rapor hazırlama süreci vardır. KİT'lerde denetim kesikli bir işlev değil, KİT'lerdeki denetim sürekli bir denetimdir. KİT'lerde Sayıştayın bu konuyla ilgili biriminden denetçiler ve bir grup başkanı nezaretinde sürekli olarak o kurumda kalırlar. Doğru mu Sayın Genel Müdürüm? Burada eski KİT genel müdürlerimiz de var. Sabah akşam mesailerini sürekli orada harcarlar. Yaptığınız yönetim kurullarının kararlarını hemen gönderirsiniz, bir gün gecikse itiraz gelir. Dolayısıyla dönem tamamlandığında bu raporlar hazırlanır, kuruma gönderilir, kurum raporu okur, itirazları varsa söyler, üzerinde bir daha çalışılır ve bu bir taslak rapordur, Sayıştaya verilir, Sayıştayda Rapor Değerlendirme Kuruluna gider -11 kişiden oluşur, bunun 2'si hesap daire başkanıdır- ve burada müzakere edilir, raporu hazırlayanlar gelir, kurumdan gelen görüşler alınır, burada değerlendirilir ve sonuçta Sayıştay raporu olarak basılır, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelir, KİT Komisyonunda görüşülür. Yani bunun süreçleri, bu süreçlerde itirazlar vardır ve bu süreçlerde herkes söyleyeceğini söyler. En son olarak KİT Komisyonuna da kurum başkanı, kurum yetkilileri gelir, orada hesaplarını verirler ve karar verilir.

Bakın, bugün de buraya geldik, ibra edilmiş KİT'lerin bazı yıllarına ait hesaplarını bugün Genel Kurula getirdik. Getirelim çünkü bu, bizim denetim hakkımızdır, sonuna kadar yapalım ama dediğim gibi, bu denetimin de bir teknik konu olduğunu ve o şekilde olaylara bakılması gerektiğini de bilmemiz gerekir, buna dikkat etmemiz gerekir diyorum. Şunu söylemiyorum: Elbette bizim denetim yapı ve sistemimiz içerisinde yasama denetimi var, şu anda bizim yaptığımız denetim; burada yargının denetimi var; aynı zamanda yürütmenin de kendi içinde bir denetim mekanizması var; yanlış yapanların -bu kurumlardan gidip- yargıda ya da kendi içerisindeki ceza sistemi içerisinde cezalandırılması her zaman söz konusudur. Yani dolayısıyla öyle başıboş bir durum da söz konusu değildir. Yine, baştan söylediğim gibi, burada kamu kaynakları kullanılmaktadır, bu kamu kaynaklarının kullanılmasında denetimin belki birçok alandan çok daha sıkı bir biçimde yapılması gerekir; biz buna inanıyoruz ve olaylara da bu hassasiyetle yaklaşıyoruz.

Değerli arkadaşlar, burada bir iki hususu da dile getirmekte fayda var belki. Tabii, Sayıştay 2018 Aralık ayının sonlarında denetim rehberini yeniledi. O denetim rehberinde getirilecek KİT denetim raporlarının formasyonunda da bazı değişiklikler yaptı. Bu değişiklikler önemli değişiklikler ve önemli bir kısmı da uluslararası denetim standartlarına uygun. Daha önce görüş bildirme buralarda yoktu; görüş olumlu, olumsuz, neyse, bir görüş beyanı da burada yer alacak. Bu açıdan baktığımızda olumlu gelişmeler ama mali tablolarının hazırlanmasında KİT'lerin birçoğunda eksiklik var. Bağımsız denetime tabi olanlarda, halka açık olanlarda o uluslararası finansal raporlama standartlarına uygun raporlar, evet, geliyor, ekstra istiyoruz ama bizim KİT Komisyonuna gelen raporların önemli bir kısmı tek düzen muhasebe sistemine göre gelmekte. Burada muhasebe temel kavram ve ilkeleri açısından bazı konular maalesef vergi temelli olarak alındığından dolayı, finansal raporların bizim anladığımız anlamda gerçeği yansıtmasını engellemektedir. Bu, sistemle alakalı bir durum. Belki bunların düzeltilmesi gerekiyor. Bir de yeni formatta, mali raporlarla ilgili kısımda biraz kırpma söz konusu, biraz daraltılma söz konusu. Ben bunun 2019 yılında uygulanmadan, buranın tekrar bir gözden geçirilmesinin uygun olacağı kanaat ve düşüncemizi ifade ederek hepinize tekrar saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)