GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:27
Tarih:05.12.2019

BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasa teklifinin 55'inci maddesi üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Gecenin bu ilerleyen saatinde, belki de yasa teklifinin bence en önemli ve ağır sonuçlara neden olacak maddesini konuşacağım. Aslında 54, 55 ve 56'ncı maddenin tamamı üzerinde bir değerlendirme olacak.

Değerli arkadaşlar, şu andaki mevcut hâliyle Türk Medeni Kanunu'nda "Akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, ağır tehlike arz eden bulaşıcı hastalık veya serserilik sebeplerinden biriyle toplum için tehlike oluşturan her ergin kişi, kişisel korunmasının başka şekilde sağlanamaması hâlinde, tedavisi, eğitimi veya ıslahı için elverişli bir kuruma yerleştirilir veya alıkonulabilir." şeklindedir. "Görevlerini yaparlarken bu sebeplerden birinin varlığını öğrenen kamu görevlileri, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar. İlgili kişi durumu elverir elvermez kurumdan çıkarılır." şeklinde düzenlenmiş olup ülkemizde toplum açısından tehlike oluşturan ciddi ruhsal bozukluklarda ya da alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığında istemsiz tedavi uygulamalarının hâlen temel yasasıdır. Getirdiğimiz bu 55'inci maddeyle, mevcut 5'inci fıkradan sonra 6'ncı ve 7'nci fıkraları ilave ediyoruz. Bu gelen madde de koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması bağlamında resmî sağlık kurulu raporunun alınabilmesini temin amacıyla kişinin vücudundan çeşitli örneklerin alınabileceğini, kişiye gerekli tıbbi müdahalelerin yapılabileceğini, gerektiğinde kişinin hekim ön raporu üzerine yirmi güne kadar sağlık kuruluşuna yerleştirilebileceğini ve bu madde kapsamında alınan kararların icrası için gerektiğinde ilgili kişi hakkında zor kullanılabileceğini öngörmektedir.

Görüldüğü üzere söz konusu düzenlemeler bir yandan kişinin vücut bütünlüğüne rızası yokken ve zor kullanmak suretiyle müdahale etmeyi, öte yandan da sadece salt bir hekim ön raporu üzerine yirmi gün süreye kadar ilgilinin özgürlüğünün kısıtlanabileceğini içermektedir değerli arkadaşlar. Kişinin vücut bütünlüğünün dokunulmazlığı Anayasa'mızın 17'nci maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3'üncü ve 8'inci maddeleri tarafından güvence altına alınmıştır. Vücut bütünlüğünün dokunulmazlığı hukuk düzenimizin en temel değerlerindendir. Ne şartlarda olursa olsun resmî sağlık kurulu raporunun alınabilmesini temin etme düşüncesi zor kullanmak suretiyle kişinin vücut bütünlüğüne müdahale etmeyi haklı kılacak bir meşru amaç değildir. Öte yandan, tamamen keyfîliğe açık olan, bireye hiçbir koruyucu güvence sunmayan, salt bir hekim ön raporuyla kişinin özgürlüğünün yirmi güne kadar kısıtlanabilmesi düzenlemesi, Anayasa'nın 2'nci ve 19'uncu maddesi ve bu arada yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5'inci maddesine de aykırıdır.

Değerli arkadaşlar, aslında söz konusu yasal düzenlemeler bu hâliyle yürürlüğe girerse olgular mahkemece tedavi amacıyla özgürlüklerinin kısıtlamalarına karar verilmelerine dayanak teşkil edecek resmî sağlık kurulu raporu düzenlenmeden önce sağlık kuruluşlarına istemsiz bir biçimde ve zorla yatırılabileceklerdir. Böylece bilirkişilik hizmeti ile tedavi amacıyla hastaneye yatırma süreci karmaşık hâle gelecek, istemsiz olarak hastaneye yatırma ve tıbbi müdahaleler bilirkişilik hizmetinin önüne geçecektir. Bu şekilde bir uygulama öncelikle hasta hakları ve insan hakları açısından kabul edilebilir değildir. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum.

Öte yandan günümüzdeki psikiyatri polikliniklerinin yoğun hizmet yükü altındaki uygulamalarda ön raporun düzenlenmesi talebi çok sık yatırılma ve gereksiz gözlem kararları alınmasına yol açacaktır. Bu bakımdan söz konusu yasal düzenleme, bir yandan gereksiz sevklere neden olabilecek, hâkimlerin gecikmeksizin karar vermesi hâlinde ise uygulamanın hızla yapılması, zaten sınırlı sayıdaki psikiyatri yatağı bulunan kapalı psikiyatri kliniklerinde idari, hukuki ve benzeri sorunları da içeren ilave bir hasta yükünü doğuracaktır.

Değerli arkadaşlar, özellikle Komisyon üyelerimiz; bu kadar alakasız bir teklifin içine durup dururken sağlıkla ilgili madde koymanızı bir doktor olarak da açıkçası anlamış değilim. Üstelik, burada, akli dengesi ve şuuru yerinde olmayan kişiden zorla ve cebren kan, tırnak ve saç örnekleri almayı yasallaştırıyorsunuz. Şiddet eylemlerini artırıcı ortamı yasal düzenlemeyle daha meşru hâle getiriyoruz. Kanun bu şekilde çıktığında, acillerde bu kişiler ile sağlık çalışanlarını ve kolluk kuvvetlerini daha sıkıntılı bir ortamda karşı karşıya bırakıyor ve sonucu kötü olaylara neden olabilecek tablolara zemin hazırlıyorsunuz.

Devlet, şiddet aracı olacak; gelin, engel olalım diyorum. Gün geçmiyor ki ülkemizde sağlık çalışanlarına şiddet artıyor, durmak bilmiyor arkadaşlar. Bu kanun bu şekilde geçtiği takdirde, daha fazla ortam sağladığımızdan, sağlıktaki şiddet olayları günden güne artacaktır ve bence bunun vebali ağır olacaktır. Gelin, bu yasayı şu anda çekelim diyorum, aksi takdirde çok kötü sonuçlara neden olacak.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)