| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin İlk Görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 09.12.2019 |
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinize iyi akşamlar diliyorum. Epey geç oldu. Son konuşmacıyım ve on dakikam var. Bu, tabii, çok şey yüklüyor üzerime.
Vallahi, şöyle söyleyeyim: Sayın Oktay'ı ben birkaç defa dinledim, 2 defa en azından Plan ve Bütçe Komisyonunda uzun uzun dinledim, burada da yüz altmış dakika dinledim. Şöyle söyleyeyim: Öyle bir tablo çiziyor ki -biraz masalımsı da bir tablo- en iyileri var orada, en hızlıları var, en bilmem neleri var, en büyükleri var, yataylar var, dikeyler var, her şey var. Fakat arkadaşlar, bu anlatılanların hepsi -kusura bakmayın ama- hikâye, bunlar hikâye; gerçek bu değil, gerçek...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Başarı hikâyesi, başarı hikâyesi.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Peki, siz öyle düşünün.
Efendim, eğer sokağa çıktığınızda insanlar gerçekten işsizse, açsa, evine ekmek götüremiyorsa, intihar ediyorsa, böyle bir Türkiye var ise o zaman Fuat Oktay'ın söylediği, çizdiği tablo neye tekabül ediyor sizce? Gerçeğe tekabül ediyor mu? Hiçbir şekilde etmiyor bence. Çünkü Oktay'ın sözcüklerine bakarsanız, hep en büyüklerin, en hızlıların, en genişlerin olduğu bir tablo çiziyor bize. Kusura bakmayın ama böyle bir Türkiye yok Sayın Oktay, böyle bir Türkiye yok.
Şimdi, gördüğünüz gibi, yine konu Kürt meselesine geldi. Gördünüz mü? Ben buraya her çıktığımda da bunun altını çiziyorum çünkü Türkiye'nin en önemli sorunu budur ve fakat sevgili arkadaşlar, bu mesele Naci Bey'in de ifade ettiği gibi ve diğer arkadaşların da zaman zaman ifade ettikleri gibi sadece lafügüzafla çözülecek bir sorun değildir. Yani "Siz kardeşsiniz, birlikte yaşıyorsunuz." Eyvallah, bunların hepsi tabii ki çok güzel şeyler ama ortada tarihten gelen sosyolojik ve siyasi bir sorun var ve bu sorun burada afaki laflarla geçiştirilemez ama burada gördüğüm kadarıyla birçok milletvekili arkadaşımızın tercihi bu. "PKK'ya terör örgütü de." Böyle, bir de parmak sallıyorlar.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - De Hocam, de! De Hocam!
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Ya, mesele bu değil ki! Mesele bu değil arkadaşlar, mesele bu değil!
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Mesele bu! PKK terör örgütü mü, değil mi?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Siz bunu bu hâle getirerek aslında olayı çözümsüzlüğe itiyorsunuz ve bizim Grup Başkan Vekilimizin söylediği gibi Kürtlere düşmanlık ediyorsunuz o zaman.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Alakası yok!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Etmiyoruz.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Ediyorsunuz çünkü eğer etmiyor olduğunuzu iddia ediyorsanız...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - O zaman Kürtleri PKK'yla niye eş değer görüyorsunuz?
BAŞKAN - Arkadaşlar...
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Bir dakika... Bir dakika...
Eğer etmiyorsanız o zaman benim önerdiğim çerçevede, daha sakin ve işin daha sosyolojik, tarihî kısımlarını konuşabilecek bir ortamı yaratmamız lazım. Yoksa böyle laflarla olmaz. Bakın, ben size... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Zaten, şurada beş dakikam kaldı. Lütfen, izin verin, konuşayım.
SALİH CORA (Trabzon) - PKK'ya terör örgütü diyor musunuz? Hocam, PKK'ya terör örgütü diyor musunuz, demiyor musunuz?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, bakın, benim konuşmam da aşağı yukarı böyle bir çerçevedeydi.
SALİH CORA (Trabzon) - Hocam, PKK'ya terör örgütü diyor musunuz, demiyor musunuz?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Ben Sayın Oktay'ın bütçesini bir güvenlikçi bütçe olarak nitelendiriyorum. Baktığımızda...
SALİH CORA (Trabzon) - Diyor musunuz, demiyor musunuz?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Müsaade eder misiniz?
Baktığımızda...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Cevaplayıver!
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Nasıl cevap vereyim ben size?
FATMA KURTULAN (Mersin) - Dinleyin!
Başkan, kabul etmiyoruz!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Başkan, onlara söyler misiniz? Laf atıyorlar, onlara söyleyin!
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, bir şeyler söyleyin.
BAŞKAN - Herkes karşı tarafı görüyor maalesef tabii.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Evet, biz orayı görüyoruz.
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, hatibin sözünü kesmeyelim.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Müsaade eder misiniz?
Bu bütçe bir güvenlikçi bütçedir arkadaşlar, güvenlikçi bütçedir ve 2020 bütçesinin benim hesabıma göre aşağı yukarı yüzde 20'si iç ve dış güvenlik harcamalarına ayrılmış durumdadır. Bu, şu demektir: Yine, Oktay'ın doğru ve güzel bir şekilde altını çizdiği gibi belirsizliğin olduğu bir global dünyanın, ticaret savaşlarının yaygınlaştığı bir dünyanın içinde Türkiye'nin içine düştüğü ekonomik krizden çıkması için gerekli olan kaynakların önemli bir kısmını güvenlik için ayırmış durumdayız. Şimdi, ben bir hesap yaptım, hesabın ayrıntısına girmiyorum ama şöyle söyleyeyim size: 2013, 2014, 2015 çözüm sürecinin olduğu yıllardır; 2016, 2017, 2018 de bir anlamda, savaşın, darbelerin vesairelerin ortaya çıktığı yıllardır. Şimdi, 2013 ve 2015 arasındaki savunma harcamaları eğer daha sonraki yıllarda geçerli olsa idi arkadaşlar, şu anda 139 milyar Türk lirası tasarruf etmiş olacaktık ya da tersten söyleyecek olursam, üç yıllık gerginlik siyasetinin, darbelerin, Suriye dış politikasındaki adımların sonucu Türkiye'de 139 milyar Türk lirasına tekabül ediyor, maliyeti budur yani. Bunun yıllık karşılığı da -yıllık bazda baktığımızda da- 54 milyar Türk lirasıdır. Sadece hatırlatayım size, birçok bakanlığın bütçesi bu kadar değildir; Adalet Bakanlığını alın, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını alın, bu kadar değildir, biri 17'dir, biri 8'dir, o civarda bir şeydir. Dolayısıyla da arkadaşlar, bu bütçe bizim ihtiyacımız olan bir bütçe değildir, halkın ihtiyacı olan bir bütçe değildir.
Ha, şimdi diyeceksiniz ki... El kaldırılacak ve geçecek tabii ki malum olduğu üzere fakat ben burada bir buçuk senedir hep şu cümleyi de söylemek zorunda hissediyorum kendimi: Yahu, bu kadar akıllı adamlar, kadınlar var bu Mecliste, seçilmiş gelmişler; böyle saçma sapan bir İç Tüzük'e -affedersiniz ama- böyle saçma sapan bir yasama sürecine nasıl razı oluyoruz biz? Yahu, hiçbir kanun teklifinin bir virgülünü değiştirmedi bu arkadaşlar.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Olur mu yahu, kaç tane değişti.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Hadi canım siz de! Yapmayın Allah aşkına! Biz Plan ve Bütçe Komisyonunda bir buçuk senedir çalışıyoruz.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Hocam, siz şiddetten ve şeyden başka ne öneri getirdiniz bize ya Plan ve Bütçe Komisyonunda? Her ağzınızı açtığınızda...
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Arkadaşlar, böyle karşılıklı konuşamayız, ben kanaatlerimi söylüyorum size, kanaatlerim bu yöndedir.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Ama gerçekleri söyleyin.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Yani altını çizeyim: Bu "yönetim süreci" diyelim veya bu "yargı süreci" diyelim, gerçekten her hangi bir şekilde anlamı olan bir süreç değil. Burada konuşuyoruz, konuşalım, işte ben de sesimi tüketiyorum, bir şey olacağından değil esasında yani belki, hani, ne bileyim "Biraz etkileyebiliriz belki." düşüncesiyle bir laflar ediyoruz. Ama ben görüyorum, arkadaşlarım bana söylüyorlar "Ya, anlatıyorsun, anlatıyorsun ama bir karşılık buluyor musun?" diyorlar. Vallahi, doğrusunu isterseniz, sizden birisi de gelip "Ya, Hoca, bunu niye böyle söyledin?" de demedi şimdiye kadar da zaten.
Arkadaşlar, özetle, bakın, ben size şunu söyleyeyim: Türkiye'nin en önemli meselesi Kürt meselesidir. Kürt meselesi...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Terör meselesi.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Terör meselesi.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Bir dakika... Müsaade edin.
Terör bir sonuçtur arkadaşlar.
BAŞKAN - Arkadaşlar, hatibin sözünü kesmeyin lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Arkadaşlar, ben size diyorum, eğer bu meseleyi ciddi bir platformda konuşacaksak bu laflarla ben sizi şey yapmak istemiyorum doğrusunu isterseniz çünkü ben bu laflardan çok sıkıldım ve çok bildik laflar bunlar ve bunlarla bir şey olmuyor.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Hoca, bir kere söyle "PKK terör örgütü." de.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Ben size söylüyorum, bu ülkede terör bir sonuçtur.
Bakın, ben yine konuşmamda altını çizeyim: "Moro gerillaları" diye bir terör örgütü vardı bir zamanlar. "Bir zamanlar" diyorum çünkü bu yılın başında Moro gerillaları... Eli silahlı, Müslüman gerillalar bunlar, şeriat istiyorlar, çatıştıkları da Hristiyan Filipinliler. Ve arkadaşlar, 120 bin insan öldü bu savaşta, altmış, yetmiş yıldır süren bir savaştı bu. Ve bu savaş bu yılın başında çözüldü ve çözen ülkelerden biri de Türkiye'ydi. Türkiye orada bir aracı oldu, tarafları dinledi, silahsızlanmanın başında bir Türk büyükelçi vardı. Dolayısıyla bu mesele oldu. Yani "terör, terör" diyorsunuz, orada da terör vardı. Ne yaptınız? Gittiniz konuştunuz. Konuşmadınız mı orada? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Arkadaşlar, hiç uzatmayın. Benim öyle şeylere ihtiyacım yok arkadaşlar, ben içten söylüyorum, samimi söylüyorum. Yanlış yapıyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz.
Bu "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" denilen sistem bir ucubedir. Yani bunu nasıl kabul edebiliyorsunuz, anlamak da mümkün değil.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Milletin tercihi Hocam, milletin tercihi bu sistem.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Bakın, ben size ne olduğunu söyleyeyim: Tarafsız olması gereken devlet kurumları hükûmet kurumları hâline geldi ve taraflı hâle geldiler. Türkiye'de bugün bütün kurumlar... Bir örnek vereyim, mesela TRT. En basitinden TRT, tarafsız bir devlet kuruluşu mudur Allah aşkına arkadaşlar? Değildir, değil olduğunu siz benden daha iyi biliyorsunuz. Bizden bir dakika bahsetmiyor arkadaşlar, bir dakika bahsetmiyorlar bizden. Dolayısıyla da arkadaşlar, yaptığınız iş yanlıştır. Yaptığınız yanlıştır ama benim bunu size söylememin hiçbir kıymetiharbiyesi de yoktur; onu da anlıyorum, onu da biliyorum. Ama şunu söyleyeyim: Yanlış yapıyorsunuz.
Ve son bir söz olarak da şunu söyleyeyim: Adalet ve Kalkınma Partisi bu değildi arkadaşlar. Ben, Adalet ve Kalkınma Partisinin çıkışında o çıkışı onaylamış insanlardan biriyim. Yazılarımla, konuşmalarımla onaylamış insanlardan biriyim ama şu anda geldiğiniz yer, çıktığınız yer değil arkadaşlar. Şimdi hepiniz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon) - PKK'ya terör örgütü diyebiliyor musunuz? Diyemiyorsunuz. Hocam, PKK'ya terör örgütü diyebiliyor musunuz?
BAŞKAN - Buyurun Hocam.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Yahu Allah'ın aşkına aynı şeyi söylemeseniz ya.
BAŞKAN - Ya, arkadaşlar, lütfen ya.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Son olarak arkadaşlar...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hocam, bir söyleyiverseniz ya. Hocam, bence söyleyiverin.
BAŞKAN - Arkadaşlar, kürsüdeki hatibe cevap vermeniz gerekmiyor, lütfen ya.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Müsaade eder misiniz. Bakın, şunu söyleyeyim arkadaşlar... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Bakın, arkadaşlar, uzatırsanız ara vereceğim.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Sayın Fuat Oktay'ın söyledikleri, anlattıkları hikâye sizin hikâyeniz mi? Ben emin değilim, bir daha gözden geçirmenizi tavsiye ederim çünkü sizin hikâyeniz başka bir hikâyeydi. Bir itirazın hikâyesiydi ama şimdi bir biatin hikâyesi hâline geldiniz.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)