GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:29
Tarih:10.12.2019

MHP GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Kapadokya Alan Başkanlığı bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlarken "gül kokulu" cennetmekân şehitlerimizi rahmetle anmak istiyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, bir milletin ve onun kurumsal yapısı devletin, ilanihaye hayatiyetini sürdürebilmesi için içeride ve dışarıda yeknesak bir siyasi söyleme ve duruşa sahip olması gerekir. Bu da kısaca, bir milletin dünden bugüne ve yarına yaşayıp yaşatarak kuşaktan kuşağa aktardığı siyasi, edebî, tarihî, hukuki ve örfi tüm değerler manzumesi diye tanımlayabildiğimiz kültürel dokusunu muhafaza edip dünya medeniyetine katkı sağlayıcı nitelikte tanıtımının yapılmasını öngörmektedir. Bu değerler manzumesi içerisinde özellikle Türk milletinin birlik ve bekasının güçlenmesini ve ebet müddet bir yapıya bürünmesini sağlayan önemli unsurların başında dil birliği yani ortak dil bilinci ve tarih şuuru gelmektedir. Diğer bir ifadeyle, bizi biz yapan vazgeçilmez kültürel değerlerimiz arasında en önemlisi, ses bayrağımız dediğimiz güzel Türkçemiz ve maziden atiye başı dik ve saygın bir biçimde ulaşımımızı sağlayan o şanlı, şerefli tarihimiz ve o tarihimizi yazan kahraman ecdadımızdır. İşte, bu millî duygu ve dünya görüşüyle hareket eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu kültürel değerlerin farkında olarak, akamete uğramış millet olma potansiyelini harekete geçirerek millî mücadeleyi ve genç cumhuriyeti kurmayı başarmıştır. Dahası, bu kültürel değerlerin muhafaza ve müdafaası ile aynı zamanda uluslararası boyuta taşınması konusunda büyük bir hassasiyet ve öngörüde bulunarak Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumunu kurmuştur. İki ayrı kurum olarak varlık bulan yapı, daha sonra bünyesine Atatürk Kültür Merkezi ve Atatürk Araştırma Merkezini de alarak Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumuna dönüşmüştür.

Bugün bünyesinde kültürümüzün ana aksını oluşturan ve hayat tarzımızı biçimlendiren dil ve tarihle birlikte onların ürettiği değerlerimizi koruyup taşıyan kurulların görev ve sorumluluklarına bakıldığında ortak nokta dilimizin, örfümüzün, tarih, sanat ve edebiyatımızın anlaşılıp anlatılması, aynı zamanda uluslararası boyutta hak ettiği yere ulaşmasını sağlamak olarak öngörülmektedir. Türk milletinin en kalıcı hazine ve sermayesi olan kültürel değerlerin yaşanıp yaşatılması, aynı zamanda tek millet çok devlet sürecine girilen bir siyasi dünya gerçeğinde Türk dünyası ve akraba toplulukları başta olmak üzere dünyanın her tarafına taşıması gereken bir misyonun varlığından da söz etmekteyiz.

Sayın milletvekilleri, çift başlı Selçuklu kartalının simgelediği gibi, Doğu-Batı gerçeğini birlikte tasavvur eden yüce Türk milletinin yıpratılan, yok edilen veya akamete uğratılan soydaş ve akraba topluluklarla ilişkilerini yeniden imar etme yükümlülükleri vardır. Bu ulvi görev, bu yüce misyon yalnızca Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumuna bırakılmayacak, benzer hedef ve amaçlara sahip TİKA, YTB, TÜRKSOY, TÜRKPA ve Yunus Emre gibi ulusal ve uluslararası kültürel kurum ve kuruluşlarla yakın iş birliği ve eş güdüm içerisinde yürütülecektir.

Saygıdeğer milletvekilleri, bu tarz kurumlarımızın çok önemli bir diğer görevi de Türk milletinin öz ve özgün değerlerini dünya medeniyetine katkıda bulunması amacıyla uluslararası boyuta taşımaktadır. Bunu gerçekleştirmenin yolu öncelikle tanıtımdan geçmektedir; işte, kültürel değerlerin turizmle kesiştiği en önemli nokta da burasıdır. Yani son zamanlarda Zeugma ve Göbeklitepe hatta Kapadokya Kanunu'yla ete kemiğe büründüğü gibi bu tanıtım misyonu doğru yapıldığında sadece turizme değil her anlamda ülke ve değerler tanıtımına da katkıda bulunacaktır.

Öte yandan, yine ilgili kuruluşlar ve Bakanlığımızın dikkatini bir başka hususa çekmek istiyorum; o da Türk milletinin ve onun son sığınağı Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve onun kültürel, tarihî, sanatsal değerlerine yapılan saldırılar, oluşturulan bilgi kirliliği ve algı operasyonlarıdır. Sayın Bakan, bunların başında öncelikle, İngiliz istihbarat üretimi olan "Mavi Kitap" ve "Gece Yarısı" gibi ucube sinema yapımlarının oluşturduğu kara propagandalar gelmekte ve aynı trend maalesef bugün de devam etmektedir. İşte, iki hafta önce Almanya'daki ARD televizyonun yaptığı programda gördüğümüz gibi. Bunun üstesinden gelmenin en önemli yolu elbette ki bilimsel, akademik, tarihî gerçekleri her türlü etkinlikle her türlü platformda tartışmak olduğu gibi, aynı zamanda tanıtım imkânlarını yerli yerinde kullanmaktan da geçer. Somut örnek vermek gerekirse, ben tanıtım bağlamında çok dikkatimi çeken bir iki örneği burada kısaca paylaşmak istiyorum: Bir tanesi -Fransa'da meydana gelen bir olaya atfen söyleyeceğim- bu yüce Mecliste, bu yüce Türk milletinin vergileriyle her türlü maddi, manevi imkânları kullanarak sözde soykırım gibi ucube bir iddiayı maalesef taa Latin Amerikalara kadar taşıyan birilerinin varlığının yanı sıra, Türkiye'de bir yaz tatili geçirip bir komşuya gidip bir tatlı çay, bir kahve içip sonrasında "Ya, bu Türkler ne kadar kadirşinas insanlar." deyip ahde vefasını gösterip Paris'teki PKK gösterilerinde "Yeter artık!" deyip yüzlerine açık bir şekilde "Siz teröristsiniz, Türkler soykırımcı olamaz ancak sizden çıkar çıkarsa." diyen Fransız kadınıdır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) İşte, turizmin ve tanıtımın gerçekten böyle düşünebileceği, çok çok etkilendiğim bir örnektir.

Yine, aynı bağlamda bir başka önemle, ısrarla ifade etmeye çalışacağımız bir şey de, efendim, bakınız, bizim Allah'a şükür geçmişimizde bugüne kadar -elbette ki hatadan münezzeh bir yapı değiliz ama- samimiyet noktasında insanlığa, evrensel değerlere ve dünya kültürel mirasına saygımız, sevgimiz ve muhabbetimiz tartışma konusu edilemez. Şimdi, öte yandan "Bu ülkede can güvenliği ve emniyetten söz edilemez." diyen kriz arayıcılarına rağmen -ilginçtir, bu da bana geçen hafta tesadüfen iletildi- bir Kapadokya seyahati sonrası bir turist çift video çekimi yapıp koyuyor. "Buralar çok emniyetli, çok güzel. Ne olur gelin, Türkiye'nin bu eşsiz güzelliklerine sizler de tanıklık edin." diyebilme cesaretini ve gerçekten insani tavrını gösteren bir turist çiftinden örnek vermek istedim. Bunların her ikisi de kamuoyuna yansıdı.

Saygıdeğer milletvekilleri, bu örneklerden hareketle, elbette ki kalkınma topyekûn bir hadisedir. Turizm çok hafife alınacak, çok basite alınacak bir mesele değildir. Zaman zaman ciltlerce kitap yazıyoruz, zaman zaman gerçekten büyük konferanslar, büyük katılımlı paneller, oturumlar düzenliyoruz ama katedemediğimiz mesafeyi, misafir ettiğimiz, ağırladığımız ya da yardımcı olduğumuz, iki çay arası sohbette bulunduğumuz turistlerle elde edebiliyoruz. Özellikle Sayın Bakanım, bugün rakamlar açıklandı, söylendi; gerçekten, her şeye rağmen Türkiye turizm açısından büyüyen, gelişen, mesafe kateden bir ülke konumundadır; bunu görüyoruz. Ben, sözlerime son verirken bir talebimi de ifade etmek istiyorum. Efendim, bakınız, zaman zaman turizm, iş, akademik, siyasi ziyaretler için yurt dışına gidiyoruz; bu, çok önemli. Her gittiğimiz ülkede, kaldığımız konaklama yerlerinde, özellikle o şatafatlı otellerde nedense Türkiye'nin hiçbir kanalı gösterilmiyor ya da sansür uygulanıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın.

KAMİL AYDIN (Devamla) - TRT World'ü ısrarla arıyoruz, bulamıyoruz ama bu çifte standardın gerçekten çok açık yaşatıldığı ülkelerde, baktığımızda, söylemlerinde her zaman en büyük tehdit olarak gördükleri Çin ve Rusya'nın bütün kanalları çok açık ve net bir şekilde yayın yaparken TRT World'ün yayınının engellemesini anlamakta zorlanıyorum. Gören bilen, arkadaşlarımız da söylesin.

Ben burada Sayın Bakanım, size bir görev hatırlatmasında bulunuyorum. Değerli yetkililer, Dışişleri Bakanlığıyla eş güdümlü bir şekilde ve oradaki bizim konsolosluk ve büyükelçilik yetkilileri nezdinde bunun bir an önce düzeltilmesini istiyoruz.

Son olarak efendim, TÜRKSOY zaman zaman Türk kültür şehirleri ilan etmektedir. Elbette ki son iki yıldır Malazgirt'te çok görkemli Malazgirt Meydan Muharebesi kutlamaları yapıyoruz. Orada gerçekten ata yurtta, ana yurtta bir toy havasında kutlama yapıyoruz.

Anadolu'nun Türk İslam'a nefes verdiği diğer bir zafer de Pasinler Savaşı'dır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMİL AYDIN (Devamla) - Bir cümle...

BAŞKAN - Tamamlayın.

KAMİL AYDIN (Devamla) - Ben diyorum ki: Pasinler Savaşı üzerinden temsilcisi olduğum, memleketim olan Erzurum da artık bir sonraki Türk kültür şehri adaylığına namzettir diyorum. Bu konuda desteklerinizi ve katkılarınızı bekliyorum.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)