GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:29
Tarih:10.12.2019

CHP GRUBU ADINA ÖZCAN PURÇU (İzmir) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarım, sevgili vatandaşlarımız; hepinize sevgiler saygılar sunuyorum.

Bugün 10 Aralık İnsan Hakları Günü. Herkesin İnsan Hakları Günü kutlu olsun, Romanlar hariç. Çünkü bizim haklarımız yok; yaşama hakkımız yok, barınma hakkımız yok, eğitim hakkımız yok; insanca, onurlu yaşama hakkımız yok. (CHP sıralarından alkışlar)

Mersin Üniversitesinin Sosyoloji Bölümündeki profesör hocalarımızın, akademisyenlerimizin araştırmasından biraz bahsedeyim. Türkiye'de yaşayan Romanların yüzde 39'unun evinde çamaşır makinesi yok, televizyonu yok, elektriği yok. Dolayısıyla biz 1700'lü yılları yaşıyoruz arkadaşlar, Romanlar 1700'lü yılları yaşıyor. Roman Strateji Eylem Planı yaptınız, masada kaldı. Bakın, Romanlar çadırlarda yaşamaya devam ediyor -1700'lü yıllarda- elektrik, su yok.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - AKP'nin bundan haberi yok!

ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Bakın Sayın Bakan, buyurun; strateji planınız nerede sizin? Masa başında kaldı, strateji planınız masa başında kaldı. (CHP sıralarından alkışlar) Bakın, çocuklara bakın; çadırlarda kalıyorlar, okula gidemiyorlar, bakın. Romanların yüzde 46'sı okuma yazma bilmiyor. Sahaya inip bir araştırma bile yapmadınız, yazıklar olsun, yazıklar olsun size! (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki: "İtibardan tasarruf olmaz." Bu, itibar değil de nedir? Vatandaş çadırda kalıyor, bu itibar mı Allah aşkına? Bu, Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışıyor mu? Bütçeyi hazırlarken baktınız mı bu insanlara? Yazıklar olsun! 6 milyon Roman vatandaşı var, 6 milyon; yarısı böyle arkadaşlar, yarısı böyle. Hikâyeden eylem planı, strateji planı... Ne yaptınız biliyor musunuz? Strateji planını sahaya inip hiç uygulamadınız, bakın burada, kâğıtta kaldı. 2018 Aralık ayı itibariyle, çadırda kalanlara, okula gidemeyenlere, orada burada barakalarda yaşayanlara konut yapacaktınız, aha, burada yazıyor, okuyun isterseniz; haberiniz bile yok ya, haberiniz bile yok! Bürokratları değiştirip değiştirip durdunuz. Seçimlere gittiniz, kandırdınız, oy istediniz. (CHP sıralarından alkışlar) "İtibar" dediniz ama bu vatandaşları görmezden geliyorsunuz. Bunlar var ya kayıt dışı yaşıyor, yüzde 96'sı kayıt dışı işlerde çalışıyor. Kayıtlarda bile yokuz arkadaşlar, yazıklar olsun! Hükûmetin bu planlarına, projelerine yazıklar olsun! Romanlara borcunuz var, yapacaksınız. Onlar da vatandaşımız.

Bu bütçede Romanlar yok, fakirler, garibanlar, işçiler, emekliler, memurlar yok; zenginler var. Vergisini ödemeyen o zenginlerin vergi borcunu siliyorsunuz ya, işte bütçede bunlar var. Bütçede alım garantisi verdiğiniz o şirketler var, o inşaat firmaları var. Bu insanlara da bir yaşam garantisi veremez misiniz, yok mu bir konut yapacak paranız, yok mu? (CHP sıralarından alkışlar) Yok mu bir konut yapacak paranız, yok mu? İnanın, vicdanınızdan bir nokta kadar bir şey göremedik. "Strateji" dediniz, "Romanları çok seviyoruz." dediniz, hepsi sahada kaldı.

HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - O bütçede Özcan Purçu var.

ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Özcan Purçu Cumhuriyet Halk Partisinde var, sizde yok, sizde yok. Özcan Purçu, Türkiye'de, cumhuriyet tarihinde, ilk defa, Atatürk'ün partisinden milletvekili oldu. (CHP sıralarından alkışlar) Siz de dört yıl sonra bir milletvekili yaptınız, hiçbir yetki vermediniz adama ya, adam çalışmıyor ki hiçbir şey yapmıyor, buraya gelip bir konuşma bile yapamadı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Purçu, Genel Kurula hitap edin.

ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Bakın, benim partim ilk bütçe günü bana konuşma sırası verdi. Oradaki milletvekiline konuşma sırası bile vermiyorsunuz ya. Yazıklar olsun, yazıklar olsun! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Purçu, Genel Kurula hitap edin lütfen.

ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Romanlara değer verin biraz, binlerce yıldan beri burada, bu ülkede yaşıyorlar. Bu Anadolu topraklarında yaşıyoruz biz. Herkese kardeşlik ettik, bayrağımızı da seviyoruz, devletimizi de milletimizi de.

EROL KAVUNCU (Çorum) - Ondan şüphemiz yok.

ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Biz, saygı istiyoruz ya, insanca yaşamak istiyoruz. Söylüyorsunuz, söylüyorsunuz, hiçbir şey yapmıyorsunuz.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Şahsileştirme.

ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Bakın, Roman Strateji Eylem Planı'na göre... 30 üniversite mezunu Roman var. İki yıl önce Hükûmet onları geçici işe aldı, onları da iki yıl sonra işten çıkardınız. Geçen gün telefon etmişsiniz Bakanlıktan "Temizlikçi olarak Romanların üniversite mezunlarını alalım." demişsiniz. Üniversite mezunu Romanları sadece temizliğe mi layık görüyorsunuz? Sizin anlayışınız bu işte, sizin anlayışınız bu!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Purçu, selamlamak üzere bir dakika süre veriyorum.

ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Sayın Başkanım, rica ediyorum bir dakika daha...

BAŞKAN - Verdim ben, buyurun, siz devam edin.

ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Tamam.

BAŞKAN - Yani siz rica etmeden de veriyoruz zaten.

ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Dört yıl önce Trakya Üniversitesinde Roman Dili ve Kültürü Araştırmaları Enstitüsünü açtınız, Adnan Menderes Üniversitesinde Romanlar Uygulama ve Araştırma Merkezi açtınız. Kilit açmadılar, daha sahaya inip bir tane araştırma yapmadılar. Romanlarla ilgili, arşivlerden bir tane araştırma sonucunu getirin, ne isterseniz söyleyin bana. Sahaya inmiyorsunuz ki sahaya inmiyorsunuz. Konuşuyorsunuz, yok.

Bakın, EYT'li arkadaşlar bekliyor, yok; Romanlar bekliyor, yok; işçi bekliyor, yok. O bütçeyi ne yapıyorsunuz, çok merak ediyorum ya, çok merak ediyorum.

Bir şey daha söyleyeyim...

BAŞKAN - Selamlayalım Sayın Purçu.

ÖZCAN PURÇU (Devamla) - Son cümle Başkanım.

Bakın, sarayın günlük 5 milyon lira masrafı var; bir aylığını şu Romanlara ayırın, 150 trilyon yapıyor. Biz konut yapalım, bari çadırda yaşamasınlar; size önerim bu olsun.

Hepinize sevgiler saygılar sunuyorum.(CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Çok teşekkürler Sayın Başkanım.