GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:29
Tarih:10.12.2019

CHP GRUBU ADINA FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kapadokya Alan Yasası'yla ilgili konuşacaktım ama bu konuyla ilgili hem bu kürsüden hem de Komisyonda defalarca konuştum. Bu Alan Yasası'nın çıkması doğru idi fakat bu yasanın uygulanmasıyla ilgili, burnumuza bazı pis kokular geliyor. Bununla ilgili, Sayın Bakana soru önergesi verdim, onun cevabını bekliyorum. Bu soru önergesine verilen cevaptan sonra bu konuda Meclis kürsüsünde yeniden bir konuşma yapacağım.

Değerli milletvekilleri, ben, bugün, AK PARTİ'nin "2002'den bugüne ülkeyi nereden nereye getirdik." diyerek böbürlenmesinin hiçbir geçerliliği olmadığını size rakamlarla anlatacağım. 1975'ten günümüze kişi başına millî gelir artışına baktığımızda, Türkiye her on yılda kişi başına millî gelirini yüzde 45-50 oranında artıran bir ülke. Bu oran, son on yılda kaydedilen yüzde 46'lık artışla aynı. 1975 yılında 62 milyar dolar olan millî gelir, 1985 yılında 89 milyar dolar, 1995 yılında 226 milyar dolar ve netice itibariyle 2015 yılına geldiğimizde de 720 milyar dolar. Yani millî gelirde her on yılda bir artışta hiçbir değişiklik olmamış. Bu rakamlar da gösteriyor ki AKP'nin bu döneminde hiçbir değişiklik olmadığı gibi, önümüzdeki -eğer böyle giderse- on yıldaki yüzde 45-50'lik artış düşüşe geçecek; öyle gözüküyor.

Sayın milletvekilleri, problemleri yok sayarak sorunlara çözüm üretme yöntemi henüz icat edilmemiştir. Problemlere doğru teşhis koymamız gerekir. Türkiye'nin kalkınamamasının gerçek nedeni -hep burada bahsedilen- ne dış güçler ne de coğrafyasıdır. Bunun 3 tane ana, temel nedeni vardır: Adaletin yokluğu, temel özgürlüklerden yoksunluğumuz ve eğitim alanında bilime, akla ve beceriye dayalı eğitim veremeyişimiz. Millî Eğitim Bakanlığı ile OECD tarafından ortaklaşa, gençler arasında gerçekleştirilen ölçüme göre, maalesef, itaatin, biatin kutsandığı toplumsal iklimimizde gençlerimiz eleştirel düşünceyi geliştiremiyor. Yapılan bu araştırmaya göre, gençlerimizin yalnızca yüzde 2,2'si ileri derecede eleştirel düşünce yapısına sahip. Oysaki OECD ortalaması yüzde 15, Güney Kore'de yüzde 28. Böylelikle, Güney Kore'nin neden kalkındığını da anlamış oluyoruz.

Çağımızda bir ülkenin kalkınmasının anahtarı katma değer üretmektir. Katma değeri yüksek üretim elde etmek için, hiç zaman kaybetmeden, kaliteli okul öncesi eğitimden başlayıp yaygın fen liselerine, araştırma odaklı üniversitelere, elit AR-GE merkezlerine ihtiyacımız vardır.

Biz bunları yapmadığımızda neler olduğunu size birkaç örnekle anlatacağım. Özellikle Karadenizli milletvekillerimiz burada sık sık dile getirirler. Her sene "rekor" diye kutladığımız fındık ihracatımızdan yılda 3 milyar dolar ciro yapıyoruz. Bu doğal kaynağı bizden alıp akıl, zekâ ve yaratıcılık katarak dünyaya pazarlayan İtalyan şirketi ise yılda 11 milyar dolar ciro yapıyor. 22 bin kişinin çalıştığı bir şirket bizim 5 milyon kişiyle ürettiğimiz değerin 4 katını kazanıyor. Fındığın hamallığını biz yapıyoruz, sefasını onlar sürüyor. Yine, size çarpıcı başka bir örnek vereyim. Amerika'da satılan havluların yüzde 90'ı Türkiye'de üretiliyor. Fabrika bizden, işçi bizden, pamuk bizden, düş gücü ve tasarım onlardan olduğu için bizim kazancımızın mislince para kazanıyorlar. Size Türkiye'den, memleketimden tersine de bir örnek vereyim. Memleketim olan Nevşehir'de girişimci, zeki bazı arkadaşlarımız, yıllardır metruk olan mağaraları, içine sanatçıların düş gücünü, tasarım becerisini katarak otele dönüştürdüler. Şimdi odaları, 150 eurodan başlayan fiyatlarla, ücretlerle satıyorlar. Pazarlama iyi, müşteri bol. Üzülerek söylüyorum ki Kapadokya Havaalanı'na direkt uçuşlar olmamasından dolayı ciddi sıkıntılar yaşanıyor, bunu Komisyon toplantısında Sayın Bakana defalarca söyledim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın.

FARUK SARIASLAN (Devamla) - Demek ki çağımızda, bu yeni ekonomik modelde, ne ham maddeyle ne de iş gücüyle ülkemizi kalkındıramıyoruz, kalkındırmamız da mümkün değil. Ya kalkınma masallarıyla kendimizi uyutacağız ya da gerçeği görüp kendimize çekidüzen vereceğiz yani akla, bilime ve yaratıcılığa değer vereceğiz.

Değerli milletvekilleri, şimdi de size Nevşehir'de yaratıcılığa dayanılarak neler yapılabileceğini -özellikle Turizm Bakanımız da burada- anlatacağım. Birincisi, bilimsel araştırmalar gösteriyor ki bizim Kozaklı ilçemizin sıcak suyu önemli mineraller içermektedir, bundan dolayı da fizik tedavide çok etkili sonuçlar alınıyor. Kapasitesi düşük fizik tedavi merkezi yerine, daha geliştirilmiş, büyütülmüş, kapasitesi yüksek bir fizik tedavi merkezi yaparak yurt dışından gelmekte olan taleplere cevap verilebilir, hastalar kabul edilebilir, böylece göç veren bir Kozaklı yerine göç alan bir ilçe yaparız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın, selamlayalım Sayın Sarıaslan.

FARUK SARIASLAN (Devamla) - Yine Nevşehir merkeze bitişik Nar beldemizde bulunan mağaralar, yukarıda verdiğim örneklerde görüldüğü gibi, işin içine zekâ, sanat katılarak otele dönüştürülebilir, Nevşehir merkez de turizmden yararlanabilir.

Nevşehir bölgesi güneş enerjisinden en çok faydalanacak bölgedir. Bu bölgede güneşten elde edilecek ucuz enerji, çiftçinin yıllardır belini büken sulamada kullanılan elektrik maliyetini düşürür, çiftçiyi rahatlatır ve borç batağından kurtarır.

Son olarak da devlet olarak futbol kulüplerine yaptığınız yardım kadar zor durumda olan esnaf ve çiftçiye de yardım yapın, çiftçi yeniden üretime geçsin, esnaf e-haciz batağından kurtulsun diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)