| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 11.12.2019 |
HDP GRUBU ADINA EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet Bakanlığının bütçesini konuşuyoruz ama biz Adalet Bakanlığının bütçesini konuşurken partimiz güne gözaltılarla ve tutuklamalarla başladı. Bu sabah Mardin'de, Mardin İl Eş Başkanımızın arasında olduğu, Mardin Tabip Odası Başkanı Doktor Derya Etem'in arasında olduğu, eski İl Başkanımızın ve beraberindeki parti üyelerimizin arasında olduğu; daha önemlisi, kadın mücadelesi yürüten Şahmaran Kadın Platformu üyesi kadın arkadaşımızın da arasında olduğu bir grup arkadaşımız bu sabah itibarıyla gözaltındalar ve gerekçeyse Demokratik Toplum Kongresinin çalışmalarına katılmak.
Tabii, şunu söylemeden geçmek istemiyorum: Demokratik Toplum Kongresi, Anayasa çalışmaları sürecinde görüşüne başvurulan, görüşünün önemsendiği, Meclis tarafından çağrılan bir sivil toplum örgütü, bir kongreyken bugün nedense faaliyetleri krimine ediliyor. Çünkü iktidar, AKP Hükûmeti işine göre bir suç tanımlaması yapıyor; işine gelirse suç yoktur, işine gelmezse suç vardır. O dönem itibarıyla Demokratik Toplum Kongresi kriminal bir örgüt değildi, kriminal bir sivil toplum örgütü değildi ama bugün itibarıyla kriminal bir sivil toplum örgütü. Dolayısıyla yasalar ve şeyler sizin keyfinize göre değiştirilemez.
Değerli arkadaşlar, bir ülkede insan haklarının aynası cezaevleridir. Cezaevlerindeki hak ihlalleri, cezaevlerinde yaşananlar aslında bizim insan hakları karnemizi gösteriyor ki Türkiye'nin karnesi bu konuda kötü. Benden önceki arkadaşlarım da ifade ettiler, ben de söylemek istiyorum. OECD verilerine göre tutuklama sıralamasında Türkiye 2'nci sırada. Eğitimde, sağlıkta, teknolojide, birçok konuda geri sıralardayken nedense cezaevleriyle ilgili konularda, tutuklama konusunda ilk sıralardayız. Tebrik ediyoruz Adalet Bakanlığını bu çalışmalarından kaynaklı(!)
Hak ihlallerinin en çok yaşandığı yerler cezaevleri. Ben burada saymaya kalksam sanırım sabaha kadar dinlemek zorunda kalacaklar ama özetle şunları ifade etmek istiyorum: Mahpusların özellikle tek kişilik hücrelerde tutulması ki belediye eş başkanlarımız bu konuda özel bir uygulamaya tabiler; hepsi cezaevlerinde tek hücrelerde tutuluyor. Süngerli oda uygulamaları; cezaevi görevlilerinin uyguladığı darp ve kaba dayak; bunu aslında işkence olarak tanımlamak gerekiyor.
Cezaevine gönderilen mektupların mahpuslara verilmemesi; kalabalık koğuşlarda yatacak yerin olmaması ve mahpusların yerlerde uyuması; hasta mahpusların tedavi süreçlerinin yapılmaması, kelepçeli muayene dayatması ve ilaçlarının verilmemesi; ayakta sayım uygulamaları; Kültür Bakanlığının izniyle çıkmış kitap ve yayınlarının cezaevlerine verilmemesi; anneleriyle birlikte kalmak durumunda olan çocukların ihtiyaçlarının gözetilmemesi -bu, zaten çok ayrı ve özel değerlendirilmesi gereken bir konu- çıplak arama uygulamaları, mahrem alanlara kameraların konulması. Bunu daha açık ifade edeyim: Diyarbakır Kadın Cezaevinde kadınların kullandığı koğuşların içerisinde özellikle banyo kapısını görecek şekilde kameraların ayarlanmış olması gibi mesela.
Ve diğer bir konu ise hasta mahpuslar. Hapishanelerde 457'si ağır olmak üzere 1.334 hasta mahpus bulunuyor. İnsan Hakları Derneği geçenki açıklamasında hasta mahpus sayısını 1.154 olarak açıkladı. Adalet Bakanlığının konuyla ilgili verdiği son bilgiler Şubat 2017 tarihli, aslında Şubat 2017'den sonra açıklanmış bir veri yok. Bakanlık, o dönem itibarıyla Adli Tıp Kurumu raporuyla ağır ve sürekli hastalığı belgelenen tutuklu ve hükümlü sayısının 841'e ulaştığını açıklamıştı. Dönemin Bakanı, 2009 ve 2016 tarihleri arasında 2.300 kişinin hayatını cezaevinde kaybettiğini ifade etmişti.
Değerli arkadaşlar, bir örnek vermek istiyorum. Abdulkadir Denli duruşma esnasında kalp krizi geçirdi ve hâlâ cezaevinde. Geçen yıl aralık ayında İbrahim Akbaba duruşma esnasında kalp krizi geçirip yaşamını yitirmişti. Sanırım tekrardan bir cenazenin çıkmasını bekliyoruz cezaevinden.
Cezaevleri konusunda bir an önce iyileştirmeler yapılmalı ve adımlar atılmalı. Ben hasta mahpuslarla ilgili bir örneği vererek konuşmamı toparlayacağım.
Üyesi bulunduğum Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonu olarak 9 Ekim tarihinde Elâzığ Cezaevine bir ziyarette bulunduk ve 24'üncü Dönem Kars Milletvekilimiz Mülkiye Birtane'yi odasında ziyaret ettik. Buradaki kimi vekil arkadaşlar muhtemelen kendisiyle mesai de yapmışlardır, kanser hastası olduğunu biliyorlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EBRÜ GÜNAY (Devamla) - Toparlıyorum Başkan.
BAŞKAN - Sayın Günay, tamamlayın sözlerinizi.
EBRÜ GÜNAY (Devamla) - Mülkiye Hanım'ın bize söylediği şey şu: "Ben en son 2018 Şubat ayında hastaneye gittim çünkü kapının önünde ringde saatlerce kelepçeli olarak bekletildim -dört beş saatlik bir zaman diliminden bahsetti- muayenem kelepçeli olarak yapıldı. Bu nedenle artık tedaviyi kabul etmiyorum."
Ben buradan Adalet Bakanına soruyorum: Halkın iradesiyle seçilen ve bu Mecliste vekillik yapmış bir arkadaşa bu zulüm reva mıdır gerçekten? Mülkiye Birtane hasta mahpusların yaşadıklarının sadece bir kısmını bize anlattı. Burada sayısız örnek vermek mümkün.
Bir an önce adaletin tesis edilmesi ve herkesin, bütün hasta mahpusların derhâl serbest bırakılması gerektiğini söylüyorum. (HDP sıralarından alkışlar)