GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:31
Tarih:12.12.2019

CHP GRUBU ADINA FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Teşekkür ederim Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Enerji Bakanlığının bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum. Değerli heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, Bakanlığınızın vermiş olduğu maden ruhsatları sebebiyle sıklıkla gündeme geliyorsunuz. Sürekli, kamuoyunda, doğaya karşı, ağaca karşı, derelere, kuşlara karşı bir bakanlık görünümündesiniz. İnsanlarımız devamlı sizlerin personeliyle karşı karşıya kalmak durumunda. Ülkemizin her tarafında çevre felaketleriyle ilgili imdat sesleri yükseliyor. Balıkesir'de, Çanakkale'de, Kaz Dağları'nda, Madra Dağları'nda, Uşak'ta, Kütahya'da, Murat Dağı'nda, Artvin'de, Tunceli'de, İzmir'de, Mersin'de, Gümüşhane'de, Türkiye'nin dört bir yanında dağımız ve vatandaşlarımız yaşam mücadelesi veriyor.

Sizin verdiğiniz madencilik izinleriyle binlerce ağaç kesiliyor, yüzlerce dere kuruyor, pek çok insanımız sağlığını kaybediyor. Bunun kötü bir örneğini de çok yakın bir tarihte Kaz Dağları'nda hep birlikte yaşadık: 200 bini aşkın ağaç kesildi, içlerinde belki beş yüz, altı yüz yıllık ağaçlar vardı. Bu ağaçlar öyle sıradan ağaçlar değil, bunlar mitolojide Truva Atı'nın yapıldığı ağaçlar, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un fethi esnasında kullandığı teknelerin yapıldığı ağaçlardı. Madencilik izni verdiğiniz bu bölgeler sıradan bölgeler değil, Türkiye'nin, hatta dünyanın en değerli tabiat güzelliklerine sahip olduğu bölgelerdi. Kaz Dağları, Türkiye'nin en fazla oksijen üreten dağı; mitolojide ilk defa güzellik yarışmasının yapıldığı, Afrodit'in güzellik tanrıçası seçildiği, Sarıkız ve Hasan boğuldu efsanelerinin yaşandığı yöreler.

Sayın Bakan, daha önce Bakanlığınıza vermiş olduğum bir soru önergesinde Kaz Dağları ve Madra Dağları'na kaç adet maden ruhsatı verdiğinizi sormuştum; verdiğiniz cevap inanın, bir felaket. Bakınız, "Toplamda 155 firmaya 279 adet maden ruhsatı verdik." diyorsunuz. Bunun yaklaşık olarak 115 tanesi arama ruhsatı, 164 tanesi işletme ruhsatı. İnanın, Sayın Bakan, bu, bir felaket bizim bölge için; çok yoğun bir sayıda madencilik faaliyetine izin vermiş bulunuyorsunuz.

Diğer taraftan ise çevreyi koruması gereken Çevre Bakanlığına "Nasıl koruyorsunuz? ÇED raporlarını nasıl veriyorsunuz?" diye sorduğumuz zaman aldığımız cevap bizi daha fazla korkuya düşürüyor açıkçası. Bakın, Çevre Bakanlığı da şöyle bir cevap veriyor bize: "Yaklaşık olarak yirmi altı yıllık sürede, 1993 ile 2019 yılları arasında ÇED olumlu rapor sayısı 5.655, ÇED olumsuz sayısı -dikkatinizi çekiyorum, sadece- 54 adet." Yani yüzde 1 dahi değil. Yani bir taraftan yoğun bir madencilik faaliyetine izin veriyorsunuz, diğer taraftan da çevreyi korumuyorsunuz yani doğal güzellikleri tamamen harap hâlde bırakıyorsunuz.

Yine, Komisyon esnasında size sorduğum bir soru vardı "Çanakkale'deki madencilik faaliyetlerine devam izni verecek misiniz?" diye. Bakın Sayın Bakan, verdiğiniz cevap şöyle: "Firmanın madencilik izni 13 Ekim 2019 tarihinde sona erdi ve süre uzatım talebini değerlendiriyoruz." diyorsunuz yani "Hayır, vermeyeceğiz." demiyorsunuz "Süre uzatım talebini hâlâ değerlendiriyoruz." diye bir cevap veriyorsunuz.

Bakın, dün, yine o bölgeden bir vatandaşımızın feryadını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakın, Burhaniye Çevre Platformundan bir arkadaşımız, sayın vatandaşımız şöyle diyor: "Balıkesir, tam bir madenci işgali ve talanı altında. Yok mu bu memlekete sahip çıkacak birileri? Daha ne kadar seyirci kalacaksınız?"

Sayın Bakan, vatandaşın bu feryadına lütfen kulak verin. Yine, bakın, size şurada bir fotoğrafla seslenmek istiyorum: Bu bir çocuğumuz, bakın Sayın Bakanımız, Kaz Dağları'ndaki madencilik faaliyetlerine ne kadar umutsuz bakıyor bu çocuğumuz. Gelin, bu çocuklarımızın umutlarını yeşertelim. Bakın, madencilik faaliyetlerini hâlen değerlendirdiğiniz bölgenin görüntüsü böyle. Lütfen bunlara izin vermeyelim.

Efendim, sürem bir hayli azaldı, sözlerimi şöyle tamamlamak istiyorum: Değerli iktidar yetkilileri, iktidara gelirken -tabii üç kelimelik ifadeleri çok seviyorsunuz- 3Y'yle geldiniz. Neydi bunlar? Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edeceğinizi söylemiştiniz. Yolsuzluk konusunda 4 bakan hakkında hiçbir işlem yapmadınız, hatta 1 bakanı da ödüllendirdiniz, büyükelçi yaptınız. Yoksulluk konusunda ise hiç mesafe katedemediniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, bağlayalım sözlerimizi Sayın Şahin.

FİKRET ŞAHİN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yoksulluk konusunda ise insanlarımız artık bireysel olarak değil, yoksulluk sebebiyle ailesel olarak intihar etmeye başladılar. Yasaklar konusunda ise bakın, Kadına Karşı Şiddet Günü'nde dahi kadınlarımıza bu eylemi yasaklıyorsunuz ve ters kelepçe yapıyorsunuz.

Tabii, bu şekilde söyleyerek -Genel Başkanınız- iktidara geldiniz ama -yine, kızıyorsunuz, o ifadeyi ben de kullanacağım- damat Bakan da geri kalmıyor, o da yine 3Y'ye örnek olarak "3D" diyor ekonomide. Neydi bu 3D? Efendim -olmayanı söylüyorsunuz tabii- ekonomide denge; dengeyi, tabii, kaybettiniz. "Disiplin" diyorsunuz; disiplini de yitirdiniz. "Değişim" diyorsunuz; ekonomide pozitif yönde hiçbir değişim yapamadınız. Ve vatandaşımız, milletimiz size yerel seçimlerde şöyle diyor: "3G" Bunu sakın GSM operatörünün "G"si olarak algılamayın. Diyor ki vatandaşımız size: "Geldiniz, gördünüz ve gidiyorsunuz." Evet, gidiyorsunuz sayın iktidar yetkilileri. (CHP sıralarından alkışlar)

Bütçenin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Muhtemelen, herhâlde son bütçeniz olacaktır bu.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - İnşallah.

FİKRET ŞAHİN (Devamla) - Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)