GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İç Tüzük'ün 62'nci maddesiyle yürütmenin Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanlar tarafından temsil edileceğinin belirlendiğine ve 2019 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin Genel Kurulda görüşüldüğü ilk gün Meclis Başkanı sıfatıyla Binali Yıldırım'ın yaptığı konuşmaya ilişkin konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:33
Tarih:14.12.2019

BAŞKAN - Evet, değerli milletvekilleri, Değerli Grup Başkan Vekilleri; burada emin olabilirsiniz ki İç Tüzük hükümlerine göre kürsüyü ve Genel Kurulu idare etmeye çalıştığımı ifade etmek istiyorum.

Bakın, yürütmenin temsili, İç Tüzük'ün 62'nci maddesinde yazılmıştır ve yürütmenin, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar tarafından temsil edileceği belirlenmiştir.

İç Tüzük 163'e baktığınızda, bu da disiplini uygulayan bir hükümdür. Onun da son paragrafına geldiğinizde "Disiplin cezaları Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında da uygulanır." diyerek burada net olarak bakanların, Genel Kurul çalışmalarına aktif bir biçimde katılacağının altı disiplin cezası hükmüyle de net olarak çizilmiştir.

Ayrıca, bakın, geçen sene bütçe görüşmelerinin birinci gününde Meclis Başkanı Sayın Binali Yıldırım'ın yapmış olduğu bir konuşma vardı. Müsaade ederseniz o konuşmayı, metni bir kez daha okumak istiyorum: "Sayın milletvekilleri, bakanların statüsüne ilişkin olarak, görüşmelerde zaman zaman dile getirilen bazı hususlara dair açıklamada bulunmak istiyorum. Malumlarınız olduğu üzere Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar Anayasa'nın 106'ncı maddesi hükmü uyarınca milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından Cumhurbaşkanınca atanırlar. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, yine aynı madde hükmü uyarınca, Anayasa'nın 81'inci maddesinde yazılı olan şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde ant içerler. Sayın milletvekilleri de göreve başlarken aynı andı içerler. Yine Anayasa'nın 106'ncı maddesine göre, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar görevleriyle ilgili olmayan suçlarda yasama dokunulmazlığına ilişkin hükümlerden yararlanırlar, görevleriyle ilgili suçlarda ise Meclis soruşturması usulüne tabidirler. Bilindiği üzere, bu usulde üye tam sayısının salt çoğunluğunun -ki 301 milletvekili- imzasıyla Meclis soruşturması önergesi verilebilmekte, soruşturma açılmasına karar verilmesi Genel Kurulda üye tam sayısının beşte 3 çoğunluğuyla yani 360 milletvekiliyle mümkün olmaktadır. Yüce Divana sevk ise üye tam sayısının üçte 2'sinin, 400 milletvekilinin oyuyla gerçekleşmektedir. Milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından atanan, Genel Kurulda ant içen, yasama dokunulmazlığı hükümlerine tabi olan, göreviyle ilgili suçlarda ise istisnai bir yol olan Meclis soruşturması usulüne tabi olan bakanların Cumhurbaşkanı tarafından atanmış olmalarından bahisle birer memur statüsünde olduklarını söylemek doğru bir yorum olmayacaktır. Yeni sistemde bakanların milletvekili olmaması bir hiyerarşi meselesi değildir, bu durum, sert kuvvetler ayrılığının tercih edilmesiyle ilgilidir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ruhuna uygun olarak sert kuvvetler ayrılığı ilkesi neticesinde, Anayasa'da, bakan olarak atanan milletvekillerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliklerinin sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Hükûmet sisteminden kaynaklanan anayasal bir durumun bakanlar ile milletvekilleri arasında bir altlık üstlük durumu gibi yorumlanması sayın milletvekillerimize de sayın bakanlarımıza da haksızlık olacaktır."

Sayın Bostancı buyurun lütfen.