GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:34
Tarih:15.12.2019

MHP GRUBU ADINA YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Eğitim Bakanlığının 2020 yılı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, millî eğitim istikbalin inşası, istiklalin güvencesidir. Millîlik, binlerce yıllık devlet ve millet geleneğini ifade eder. Eğitim alanındaki millîlik milleti millet yapan değerlerin bütününe işaret eder. Eğitim politikamız, Türk milletine mensubiyetin gurur ve şuuruna sahip, manevi ve ahlaki değerlerimize bağlı, çağımızın bilimsel gerçeklerine açık, analiz eden, üreten ve problem çözen, kültürlü, inançlı, toplumsal duyarlılığı olan nesiller yetiştirmek olmalıdır. Millî bir eğitimin gerçekleştirilmesi için çağımızın gereklerine uygun planlamalar yapılması ve bunların tatbik edilmesinin yanında, değerlerimizin yozlaşmasına karşı bu topraklarda ortaya çıkan bilginin ve hikmetin rehber olarak öğretilmesi, genç kuşaklara aktarılması sağlanmalıdır. Bu kapsamda, Millî Eğitim Bakanlığımızca açıklanan 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi'ni önemsediğimizi ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, binlerce yıl geçmişi olan Türk tarihimiz, milattan önce binli yıllarda Asya Hun Devleti'nin kurulmasıyla ayrıntılı olarak bilinmektedir. Türk toplumlarının eğitim ve uygarlık anlayışı, yaşama biçimlerinin etkisiyle şekillenmiştir. Türklerin tarihi bilinen en eski yazılı belgeleri de Göktürk Devleti dönemine aittir. Bunlar, milattan sonra 732 tarihinde yazılan Orhun Kitabeleri'dir.

Değerli milletvekilleri, Karahanlılar ve Gazneliler döneminde Orta Asya'da Semerkant, Taşkent, Buhara gibi kentler birer büyük kültür merkezi olmuş; bu dönemde Farabi, İbni Sina, Birûnî, Kâşgarlı Mahmut, Hoca Ahmet Yesevi gibi çok önemli Türk bilim adamları yetiştirilmiştir. Selçuklular döneminde medreseler kurulmuş, medreselerin yanı sıra ilköğretim düzeyinde de kurumlar açılmıştır. Bu dönemde ortaya çıkan önemli bir eğitim kurumu da Ahiliktir. İlk Selçuklu medresesi Tuğrul Bey tarafından Nişabur'da açılmıştır. Sultan Alparslan döneminde Nizamülmülk tarafından kurulan Nizamiye Medreseleri eğitim alanında çok önemli bir yere sahipti. Medreselerin programlarında dinsel, yazınsal, felsefi derslerin yanı sıra pozitif bilimlere de yer verilmiştir.

Değerli milletvekilleri, Osmanlı'nın 3 kıtaya hâkim olmasında, hâkim olduğu bu coğrafyada adil ve güçlü yönetim sistemini devam ettirmesinde kurmuş olduğu eğitim sisteminin etkisi büyüktür. Osmanlı Devleti'nde Fatih ve Kanuni zamanında zirveye ulaşan eğitim, 16'ncı yüzyılın sonlarına doğru yönetim ve ekonomiye bağlı olarak bozulmaya başlamıştır. Osmanlı Devleti'nin temel eğitim kurumları olan medreselerde pozitif bilimlere verilen önemin azalmasıyla birlikte eğitim ve öğretimde aksaklıklar ortaya çıkmıştır. Ayrıca, Meşrutiyet'le birlikte, Müslüman olmayan azınlıklar ile yabancı misyon ve hükûmetlere bağlı misyoner okullarının açılması Osmanlı Devleti'nin çöküşünü hızlandırmıştır.

Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Dönemi'nde millî eğitim politikalarına yeniden ağırlık verilmiş; amaç, Türk insanını cehalet ve bilgisizlikten kurtarmak olmuştur. Osmanlı'nın gerileme döneminde çökmüş ve amaçsız eğitim politikalarına yeni bir yön verilerek millî eğitimin temelleri daha Kurtuluş Savaşı yıllarında atılmaya başlanmıştır. Atatürk döneminde eğitim sistemimizde nitelik yönünden görülen önemli gelişme ve düzenlemeler, bugünkü eğitim sistemimizin temelini ve ana çatısını oluşturmuştur. Mustafa Kemal Atatürk, 1923 yılında İzmir'de halka yaptığı bir konuşmada "Ulusumuzun eğitim ve öğretim yuvaları bir olmalıdır." diyerek Tevhidi Tedrisat Kanunu'nun ilk işaretlerini vermiştir ve 3 Mart 1924'te bu kanun kabul edilerek ülkedeki bütün eğitim kurumları Maarif Vekâletine bağlanmıştır.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; binlerce yıllık tarih, kültür, bilgi ve medeniyet birikimine sahip bu milletin, elbette kendine özgü bir millî eğitim sistemini kurup işletmesi şarttır. Bu, hepimizin omuzlarına yüklenmiş bir yüktür.

Değerli milletvekilleri, günümüzde 70 bin civarında okulumuzda 1 milyonun üzerinde öğretmenle yaklaşık 18 milyon öğrencimize eğitim öğretim verilmektedir. Ayrıca, 207 üniversitemizde 7 milyon 800 bine ulaşan öğrencimize 168 bin öğretim elemanıyla eğitim verilmektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere Millî Eğitim Bakanlığı, tüm ülke nüfusunu ilgilendiren ve ülkemizin geleceğini şekillendiren bir bakanlıktır. Bu kadar kapsamlı ve insan odaklı bir Bakanlığın sorunlarla karşı karşıya kalması elbette kaçınılmazdır ancak bu sorunların çözümü noktasında da ivedilikle çalışmaların yapılması gerekmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu sorunların çözümünde Bakanlığımızın sonuna kadar yanında olup destek vereceğimizi belirtmek isterim.

Millî Eğitim Bakanlığımızın en büyük sorunlarından biri, ortaöğretimden yükseköğretime geçişteki yığılma ve sınav sistemidir. Bakanlığımızın bu konudaki çalışmalarını yakinen biliyor ve takip ediyoruz. Kurulan mesleki eğitim merkezleri daha da yaygınlaştırılarak eğitim, istihdam ve üretim ilişkisinin güçlendirilmesiyle, bu sorunun çözüme kavuşturulacağı inancındayız.

Değerli milletvekilleri, hepimizin üzerinde büyük emekleri bulunan cefakâr öğretmenlerimizin, çözüme kavuşturulmasını bekledikleri önemli sorunları var. Mevcut insan kaynağının en verimli şekilde değerlendirilmesi ve aidiyetin güçlenmesi için öğretmen ve yöneticilerin hakları konusunda gerekli duyarlılık gösterilerek öğretmen ve okul yöneticilerinin atamaları, çalışma şartları, görevde yükselmeleri, özlük hakları ve benzeri diğer hususları içeren öğretmenlik meslek kanununun bir an önce çıkarılması gerekiyor ve öğretmenlerimizin toplumsal statüsünün mutlaka yükseltilmesi lazım. Bu kanun kapsamı içerisine, öğretmenlerimizin ve millî eğitim sistemimizin karşı karşıya kaldığı problemlerin giderilmesine yönelik çalışmalar mutlaka eklenmelidir.

Değerli milletvekilleri, öğretmenlerimizin en büyük sorunlarından bir tanesi de öğretmene şiddet konusudur. Yapılan araştırmalara göre, maalesef, öğretmenlerimizin 29,3'ü şiddete maruz kalıyor. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konunun çözümü noktasında ve yaptırımların artırılması için gerekli kanun teklifimizi Meclis Başkanlığımıza sunduk.

Yine, öğretmenlerimizin 3600 ek göstergeyle ilgili beklentileri var. Bu konudaki düzenlemeyi de bir an önce yapmamız gerekiyor. Bununla birlikte, her yıl eğitim öğretim yılı başında öğretmenlere ödenen eğitim öğretime hazırlık ödeneği iyileştirilmeli ve hizmet sınıfı ayrımı yapılmadan MEB ve yükseköğretim personelinin tamamına ödenmelidir. Kaldı ki hem 3600 ek gösterge hem de eğitime öğretime hazırlık ödeneği hakkındaki kanun teklifimizi de Milliyetçi Hareket Partisi olarak Meclis Başkanlığımıza sunduk; en kısa zamanda çözüme kavuşturulacağı inancındayız.

Değerli milletvekilleri, bizim her zaman söylediğimiz bir şey var: "Öğretmenin ücretlisi, sözleşmelisi olmaz; öğretmen kadrolu olmalıdır." Kanunla birlikte bu sorunun da mutlaka çözüme kavuşturulacağı inancındayız.

YILDIRIM KAYA (Ankara) - Teklifi getirin, arkanızdayız.

YAŞAR KARADAĞ (Devamla) - Atama bekleyen öğretmenlerimizin de atama sorunları gerekli planlamalar ve mevcut ihtiyaçlar doğrultusunda kademeli olarak giderilmeli, 920 civarındaki mağdur ücretli öğretmenimizle birlikte 1.200 civarındaki engelli öğretmenimizin de atama beklentilerine cevap verebilecek bir çalışma mutlaka başlatılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanlığımızın teftiş ve denetim yapısıyla ilgili sorunlarımız da var. Denetimin olmadığı yerde, devletin koyduğu kuralların bazı kesimlerce ihlal edileceği kesindir. Nitekim, yeterli denetim olmadığı için kaçak dershaneler, kaçak kurslar, kaçak etüt merkezleri ve öğrenci yurtları hâlen faaliyetlerine devam etmektedir. 80 bin civarında kurumun 498 müfettişle denetlenmesi mümkün değildir. Konunun ciddiyetine binaen, şahsa bağlı kadroyla illerde bekletilmekte olan 1.500 Maarif Müfettişinin de ivedilikle Bakanlık Maarif Müfettişliği kadrolarına geçirilmeleri şarttır.

Değerli milletvekilleri, emperyalist sistemin en çok gözünü diktiği noktalardan biri de eğitim. Maalesef, demin de bahsettiğim gibi, Osmanlı'nın son döneminde açılan misyoner okullarıyla birlikte, bakıyoruz, yaklaşık 1.600 civarında misyoner okulu olduğunu görüyoruz. Nerede? Örneğin, 1894 kayıtlarında; Elazığ'da 83, Bitlis'te 22 , Diyarbakır'da 22, Erzurum'da 24. Neredeyse Anadolu'nun tamamının eğitimi bu misyonerlerin hakimiyetine bırakılmış. Ne oldu biliyor musunuz? Bu hâkimiyet, bu eğitim öğretimin bunlara bırakılmasıyla birlikte, azınlık olan vatandaşlarımız maalesef, istismar edildiler. Beş yüz yıl bizimle birlikte olan en güvenilir halk olarak tanınan Ermeniler kışkırtıldı. Bu azınlıklar çetelere dönüştürüldü; Hınçak kuruldu, Taşnak kuruldu ve Anadolu'da yaklaşık 500 binin üzerinde -bugün gidip baktığımız zaman, toplu mezarlar çıkıyor- insanımız katledildi. Bir imparatorluk maalesef, emperyalist düzenin eline geçirdiği bir eğitim sistemiyle birlikte bölünüp parçalanma, dağılma sürecine girdi. Maalesef, bu üst akıl, bu düzen günümüzde de devam etti. 1980'ler sonrası yol verilen, ülkede birilerinin istasyon şefliği şeklinde kurulan bu FETÖ okullarının sayılarına bakıyoruz; 1.069 tanesi, binlerce kurs, binlerce etüt merkezi Millî Eğitim Bakanlığımız tarafından kapatıldı. Anadolu'nun bağrından çıkan, ihtiyaç sahibi olan, muhtaç çocukları, maalesef, yurtlarında, okullarında, dershanelerinde devşirdiler ve devşirilen o insanlarımız, Anadolu topraklarında yetişen o çocuklar geldi, bu Meclisi bombaladı. 15 Temmuzdaki 251 şehidimiz, 2.194 gazimiz, bunun gerçeği. Maalesef, hâlâ daha bunların etkilerinin biteceğini düşünmek hayalperestlik olur çünkü kırk yılda kurulan bir sistem. Millî Eğitim Bakanlığımıza, Meclisimize ve yüce Türk milletine özellikle bu konuda çok büyük görev düşmektedir. Saygıdeğer milletvekilleri, bunu öyle siyasi polemiklerle geçiştirmekle; bilmem, "kontrollü darbe" demekle; bilmem, bunu başka başka boyutlara çekip malzeme aramakla olmaz. Bu, bu milletin canına kasteden bir örgüttü.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Siyasi ayağı...

METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Anla anla! Bir dinle!

YAŞAR KARADAĞ (Devamla) - Bu örgütü... Bizim en fazla da dikkat edeceğimiz nokta Millî Eğitim Bakanlığımızdır. Yiğit düştüğü yerden kalkar. Eğitim sisteminin millî olmamasından dolayı bir imparatorluk kaybetti bu millet. Bizim, ta ilköğretim çağından yükseköğretimin sonuna kadar yetiştireceğimiz insanları kendi özgün değerlerimizle ve kendi millî politikamızla yetiştirme zorunluluğumuz var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Karadağ.

YAŞAR KARADAĞ (Devamla) - Aksi takdirde, bu üst akıl, bu emperyalist oyunlar emin olun bitmez ve gün gelir siyasetimizi de çürütür. Yine, liderimiz Devlet Bahçeli'nin defalarca dile getirdiği gibi, siyasetin içerisinde ne türlü artıkları, ne türlü uzantıları varsa hepsinin mutlaka ve mutlaka sökülüp çıkarılması lazım. (MHP sıralarından alkışlar)

KADİM DURMAZ (Tokat) - Haydi!

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Haydi! Hep birlikte, haydi!

YAŞAR KARADAĞ (Devamla) - Yine, millî eğitim sistemimizin ve devletimizin tüm kurumları içerisinde ne varsa sökülmesi lazım. Bunlar sadece Türkiye'yle kalmadı. Bu emperyalist uşakları, aynı zamanda ülkemizin bütün dünyayla olan bağlantılarını da şu anda sabote ediyorlar. Dışişleri Bakanımız kalktı galiba, Sayın Meclis Başkanımızla yapmış olduğumuz bir gezide biz bunu gördük. Bizim ülkemizin yapacağı o diplomatik çalışmaları ve ülkemizin uluslararası ilişkilerini her noktada baltalamaya çalışıyorlar ve her noktada da baltalıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Karadağ.

YAŞAR KARADAĞ (Devamla) - Allah Türk milletini sonsuza kadar yüceltsin ve korusun.

Çok teşekkür ederim. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)