| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 16.12.2019 |
MHP GRUBU ADINA SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve bizleri televizyonları başında izleyen büyük Türk milleti; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Kabinemizin değerli üyeleri, sizler de hoş geldiniz.
Sayın Spor Bakanım, bugün bol bol teşekkür alıyorsunuz, bir teşekkür de ben edeyim size. On beş gün önce, iki hafta önce vakıf üniversiteleriyle beraber yapmış olduğunuz bir protokolde, millî sporcuların o üniversitelerde yüzde 100 bursla eğitim görmesini sağladınız, ben de eski bir millî sporcu olarak bütün arkadaşlarım adına size teşekkür ediyorum.
Ancak burada iki sorun daha var çözmemiz gereken. Bir tanesi, aynı şekilde, dünya olimpiyatlarında ve Avrupa şampiyonalarında derece alan, atanamayan -öğretmen olarak atanamayan- 300 kadar millî sporcumuz kaldı. Dün de Sayın Millî Eğitim Bakanıyla burada görüştüm, kendisi bu sene de atama yapacağını söyledi ama öğretmen atamalarında beden eğitimi öğretmenlerinin yüzde 10 kadar kontenjanı var bu arkadaşlarımız için. Bu sayı da 100-150 arası, geriye 150-200 kişi kalacak. Benim sizden ricam, bunları Spor Bakanlığı kadrosuna alın, bu arkadaşlarımız hem müsabakalarına rahat rahat gitsinler hem de boş zamanlarında öğretmenlik yapsınlar. Bunu da sizden rica ediyorum.
Bir ricam daha var: A Millî Takımı'nda futbol oynamış arkadaşlar var, bunlar futbol bittikten sonra normal hayatlarına dönüyorlar, bir sıkıntı yok fakat statlara giremiyorlar. Yıllarca o statlarda oynamış, A Millî olmuş futbolcularımıza da -toplasanız sayısı da çok fazla değil, bunlar birkaç yüz kişidir- eğer serbest giriş kartı verebilirsek... Bu konuda da sizden yardım istiyorum Sayın Bakanım. Bu millî oyunculara müdahale etmeye başladınız, çok memnunuz bu işten; lütfen, bunları da yaparsanız size minnettar kalırız.
Tabii, yıllardır burada Türk sporunun durumunu anlatıyoruz, anlatmaya da devam edeceğiz çünkü burası Türkiye Büyük Millet Meclisi ve bunlar kayda geçiyor; yarın öbür gün bizler de sorumlu olacağız bu işten. Şimdi, Türk sporu iyi durumda mı? Maalesef iyi durumda değil. Daha önce de anlattım, eğer bir ülkenin sporuna bakmak istiyorsanız iyi mi kötü mü diye, hiç ülkeyi tanımanıza gerek yok, dört yılda bir yapılan olimpiyatlara bakarsınız, olimpiyatta aldığı dereceye bakarsınız, oradan ortaya çıkıyor zaten bir ülkenin sporu. Niye? Aşağı yukarı her branşta katılıyorsunuz zaten. Maalesef, Türkiye, son 3 olimpiyattır yani aşağı yukarı on iki yıldır tarihinin en kötü neticelerini alıyor. Hem de ne zaman alıyor biliyor musunuz? Türkiye tarihinin en yüksek tesisleşmesinin yapıldığı ve büyük bir atılımın yapıldığı, dünya çapında tesislerimizin olduğu bir zamanda. Tesis var, dünyayla iletişim var, para var, imkân var ama başarı yok. Neden? Bunun nedeni basit: Peygamber Efendimiz'in lafını dinlemiyoruz. Peygamber Efendimiz demiş ki: "İşi ehline verin." İşi ehline vermediğimiz için de maalesef, Türk sporu şu anda çok başarısız ve gittikçe de daha eksiye gidiyor. Bir söz var -çok sevmem o sözü- diyorlar ki: "Kurumlar kalıcı, kişiler geçici." Peki, kurumları kim kurum yapıyor? Tabii ki kişiler yapıyor, insanlar yapıyor. Kuruma ehil insanı koyarsanız o kurum yukarı çıkar, ehil olmayan, ehliyetsiz insanı koyarsanız da kurum aşağı gömülür. Onun için, biz mutlaka işi ehline vermek zorundayız.
Niye anlatıyorum bunu? 2020 senesinde bütün federasyonlarımızın seçimleri var, dört yılda bir yapılıyor biliyorsunuz, 65 civarında da federasyonumuz var. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bir kanun teklifi vermiştik, tekrardan onu veriyoruz, yeniliyoruz. Gelin şöyle yapalım, 65 tane federasyonun başkanı şöyle seçilsin, kanunda şunu istiyoruz: O branşta millî olmayan kimse başkan olamasın. Gelin, o branşta millî olanları federasyon başkanı yapalım ve o branştaki millî sporcular için en az yüzde 25 de kota koyalım. Şöyle ki: 20 kişilik yönetim kurulunda en az 5 kişi de millî sporcu olsun. Bakın, göreceksiniz, dünyadaki prestijimiz de çok çabuk artacak ve yeni bir atmosfer olacak, yeni bir şey olacak.
Sayın Bakanım, lokomotif olarak bu işi sizin başlatmanız lazım, biz de arkanızdan gelelim, bu işlere müdahale edelim. Konuşuyoruz, kısmen bir şeyler düzeliyor ama eğer bu işleri kökünden düzeltmezsek, böyle radikal kararlar almazsak büyük sıkıntılar olacak.
Şimdi, biraz popüler olduğu için futbol...
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Bunlar seçimle yapılıyor Başkanım.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Nasıl?
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Seçimle geliyor bunlar.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) - İşte, seçim de, diyorum ki: Seçerken kriter koyalım, diyelim ki "O branşta millî olmayan kimse federasyon başkanı adayı olmaz." Ve yüzde 25 de kota öneriyoruz.
Tabii, biraz futboldan bahsedelim çünkü en popüler o, en kolay öyle anlatıyoruz ne durumda olduğumuzu. Türk futbolu son yirmi yıldır holding patronlarının, büyük şirket patronlarının güç savaşı yaptığı bir mecraya döndü. Bugün Türkiye'nin belki de yüzde 80'inin tuttuğu Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş'ın toplam borcu gün itibarıyla 9 milyar liraya yakın. Peki, holding patronu olabilmek için parayı yönetmeyi bilmek lazım, şirketi yönetmeyi bilmek lazım. Maşallah, holdinglerini çok iyi yönetiyorlar, aldı başını gidiyor holdingler; aynı adamlar kulüpleri yönetiyor, kulüpler de iflas etti. Peki, bu nasıl iş? O zaman şöyle yapacağız: Kulüpler o kadar zor durumda ki idareciler çıkacak "Ey büyük Türk milleti, biz şu anda bu durumdayız." diye bunu bütün çıplaklığıyla anlatacak ve kabul edecek herkes bunu, artık denizin bittiğini göreceğiz ve müdahale edeceğiz. Bu müdahalenin de nasıl yapılacağı belli.
Şimdi, Bankalar Birliği yedi sekiz ay önce müdahale etti, 12 milyar lira borcu vardı kulüplerin, 7 milyarını iki yıl ödemesiz öteledi; o borcu silmedi, silemez zaten, öteledi, iki sene öteledi, sadece faizlerini alacak. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Boğuluyor bir adam, kafasından çıkardın "Hadi iki üç tane nefes al, şimdi aşağıda devam et..." Devlet her seferinde bu şekilde müdahale edemez size. 2009'da da müdahale etti, sıfırladı, gene neler yaptınız; işin geldiği nokta gene rezillik.
Bundan beş sene önce UEFA kayyum olarak atandı, dedi ki: "Sen şu kadar para harcayacaksın, sen bu kadar, sen bu kadar..." Limit koydu. Tabii, aştık bu limitleri; hatırlarsınız, Trabzonspor, Beşiktaş, Fenerbahçe Avrupa kupalarından men cezası aldı, para cezası aldı, transfer tahtası kapandı. Kaldı ki kötü komşu ev sahibi yaparmış adamı, en çok da Trabzonspor'a yaradı; transfer tahtası kapandı, mecburen kadroyu dolduracaklar, aşağıdan 7-8 çocuk aldılar, A takıma bir koydular, çocuklar oynuyor aslan gibi. Hatta Yusuf da 17 milyon euroya satıldı. Yani bu Türk oyuncular ne kadar yetenekli, oynarlar ama bunlara bizim şans vermemiz lazım.
Ben de dedim ki geçen sene buradan: "Neden bizi İsviçreliler yönetiyor? Türkiye Futbol Federasyonu koysun bu kriterleri." Sezon başı koydular, her kulübün bütçesine göre, dediler ki: "Şu kadar, şu kadar, şu kadar harcayacaksınız." Ama orada büyük bir hata yaptılar, dediler ki: "Şu kadar harcayacaksınız, ilk sene yüzde 30 daha fazla harcayabilirsiniz." Ya, zaten batmış kulüpler, yüzde 30 opsiyon niye veriyorsun? Geçen hafta da bu yüzde 30'u yüzde 40 yaptılar. Şimdi, bunların da işi zor, yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal ama bu işi kökünden halletmezsek bu hep böyle devam edecek. Şimdi yüzde 40 limit aşımı verdiler, ne oldu? Ne olacak yani? Kanserli hasta var, biz morfin veriyoruz ona durmadan; diyoruz ki: "Bu iyileşmese de olur, buna ağrı kesici verelim, birkaç saat ağrısı kesilsin." Onun için hata yapıyorlar. Benim buradan futbolseverlere kötü bir haberim var: Türk futbolunda deniz bitti, haberiniz olsun.
Bakın, yöneticilere de sesleniyorum: Çıkın, doğruyu anlatın kardeşim bu millete, "Bu durumdayız, bu deniz bitti, haberiniz olsun, biz iflas ettik." diye söyleyin.
ORHAN SARIBAL (Bursa) - Daha Ziraat Bankası bitmedi; verirler, verirler.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) - İnanın, eğer Türk futbolu bir şirket olsaydı, çoktan konkordato ilan etmişti.
Şimdi, Türk toplumunu kandırmaktan artık vazgeçin. Türk toplumuna, bu büyük Türk milletine 2 şeyi yapmayacaksın; bir, yalan söylemeyeceksin; iki, rol yapmayacaksın. Artık, rol yapmayı ve yalan atmayı bırakın. Çıkın her şeyi anlatın "Durumlar budur." diye. Türkiye büyük bir devlet, gerekirse başka müdahaleler de yapılır ama bunun, böyle, sürdürülebilir hiçbir tarafı yok.
Şimdi, büyüklere söylüyorum biraz: Yöneticiler var orada, taraftar ve medya baskısıyla "Şu oyuncuyu da alın, şampiyon olalım. Avrupa kupalarında şöyle yapalım, böyle yapalım." diyorlar. Ne oldu? Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın oyunculara ödediği para yıllık ortalama 500 milyon TL şimdiki parayla. Peki, ne oldu? Avrupa kupalarında var mıyız? Avrupa'nın ikinci, üçüncü sınıf takımlarının arkasında bitirdik; ya sonuncu olduk ya sondan 2'nci olduk.
Peki, hani bu oyuncular bizi uçuracaktı Avrupa'da? Hani bu oyuncuların hepsi Türkiye liginde uçacaktı? Ne oldu? Ligin devre arasına yaklaştık, puan durumunu okuyorum: Sivasspor 33, Beşiktaş 27, Fenerbahçe 25, Galatasaray 24. Sivasspor Beşiktaş'a 6, Fenerbahçe'ye 8, Galatasaray'a 9 puan fark atmış. Ben de Sivasspor Kulübü Başkanı Sayın Mecnun Otyakmaz'ı aradım bugün, dedim ki: Başkan, oyunculara kaç para ödüyorsun? Dedi ki: "Bütün sene ödediğim para 90 milyon TL." Diğerleri 500 milyon TL ödüyor, Sivasspor 90 milyon TL ödüyor. Hani sizin bu futbolcularınız uçacaktı, havada beş dakika duracaktı, 40'ar gol atacaktı?
Artık, bu milleti kandırmayı bırakın. Millete de söylüyorum, futbolseverlere de söylüyorum. Lütfen, siz de artık kabul edin bunu, kabul edin; bu millete de baskı yapmayın yoksa bu işin gidişatı çok kötü.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bağlayın sözlerinizi Sayın Sancaklı.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Peki, çözümü yok mu? Var. Kısa vade, orta vade ve uzun vadede çözümleri var. Çok kısa vadedeki 2 tane çözümü söylüyorum hemen. Bir tanesi: Sekiz yıldır bekliyor Kulüpler Birliği yasası burada, bir türlü çıkaramıyoruz, çıkarmıyorlar, çıkarttırmıyorlar. Kulüpler Birliği yasasından sadece bir tane madde söyleyeceğim size: "Kulüp başkanları ve yöneticiler bulundukları dönemin borçlarından sorumludur." Haydi bakayım, harcayın da göreyim o zaman 20 milyon euroyu, 30 milyon euroyu; o oyunculara verin bakalım 5'er milyon euroyu, göreyim ben ondan sonra.
İkincisi, çok kısa bir şey söyleyeceğim buradan, vaktim de kalmadı, Futbol Federasyonuna söylüyorum: Bu yabancı konusunda herkes bir şeyler konuşuyor. Ya, sen altyapıdan oyuncuyu fışkırt, oyuncuyu getir, sonra yabancıyı da serbest bırak, önemli değil. Onun için, önümüzdeki sene için çok kısa bir çözüm söylüyorum, Başkanım belki bir dakika daha bana süre verebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Veririm.
Buyurun Sayın Sancaklı.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Süper Lig'de 18 takım var, alttaki TFF 1. Lig'de de 18 takım var; 36 takım etti. Söylüyorum, şimdiden Futbol Federasyonu önümüzdeki sene için yayınlasın tamimini, talimatını: Seneye, ilk 11'de altyapıdan yetişen 2 oyuncu oynatma zorunluluğu olacak, 2 de kulübede, etti mi 4, o 4'ün 4 de yedeği olacak. Doğal olarak bir kulüpte -ama bu kanunla olacak ki herkes yapmak zorunda kalacak- 26 kişilik kadroda altyapıdan 8 oyuncu olacak.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Destekliyoruz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Destekliyoruz, evet.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Peki, 8'le 36'yı çarparsanız aşağı yukarı, ortalama 300 oyuncu falan yapıyor herhâlde. Alın size seneye 300 Türk oyuncu, bunu üç sene yürütürsen zaten al sana bin Türk oyuncu, ondan sonra sen yabancıyı serbest bırak istediğin kadar. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisinden o arkadaşlara söylüyorum bunu: Buyurun, yapın ama bunu yapmamız için de Sayın Spor Bakanım, sizin de devreye girip, Futbol Federasyonu Başkanıyla konuşup çok güzel bir şekilde bunu söylemeniz lazım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kanunla yapalım; hazırla, altına imza atalım.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Onun için, arkadaşlar yani çözümsüz hiçbir şey yoktur, Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlettir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Sancaklı, bitirelim lütfen.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Ama bu çocukları, bu milleti, bu gençliği ya spora göndereceğiz, spor yaptıracağız, maçlara göndereceğiz, izlettireceğiz ya da gidip uyuşturucunun batağına düşecekler, kötü alışkanlıklara kapılacaklar. Bunun da sorumluluğu hepimizin burada, sadece Spor Bakanına yüklenip de "Her şeyi sen yapacaksın, siz yapacaksınız." diye bir şey yok, bu hepimizin görevidir.
Ben bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum.
Perşembe günü de bir on dakika konuşmam var; biraz daha anlatacağım bugün vaktim kalmadığı için.
Söz verdiğiniz için de teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)