GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 8'inci Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:36
Tarih:17.12.2019

CHP GRUBU ADINA SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bugün Strateji ve Bütçe Başkanlığı birimine dair bir tartışma yürüteceğim. Hakikaten nedir bu bütçenin stratejisi? Özetle şu: Üç S var bütçe stratejisinde: Sükse, simitçi ve saray. "Sükse" sözlük anlamına göre "gösteriş, ilgi çekecek durum" demektir. Cumhurbaşkanı tarafından en üst düzeyden ekonominin stratejisi olarak ilan edilmiş vaziyette. Peki, o zaman şu soruyu sormak gerekiyor: Bu bütçe kime gösteriş yapmak istiyor, kimin ilgisini çekme derdinde, kime sükse yapmak istiyor? Yanıtı çok net: Rantçılara. Bir yandan rantçı yandaş müteahhitlere sükse yapmak istiyor, diğer yandan da iktidarınızın "faiz lobisi" "bize saldıran dış güçler" diye tarif ettiği yabancı finans merkezlerine sükse yapmak istiyor. Bütçe stratejisinin temelinde -yanlış duymadınız- iktidarın "dış düşmanlar" diye sözüm ona bağırıp çağırdığı, "lobi" diye isimlendirdiği, Türkiye'ye borç veriyor olan yabancılara hoş gözükme derdi var, onlara sükse yapma gayreti var. İktidar "Program içerisinde dengeleneceğiz." diyor, "Kastettiğim de cari fazla vermektir." diyor, "Bugün fazlayı verdik, yarın daha fazlasını vereceğiz." diyor. Cari fazla, kabaca, ihracat gelirlerimizin ithalat giderlerimizden fazla olması demek. O zaman şunu sormak gerekiyor: Birdenbire bu cari fazlayı, verimlilik çok arttığı, katma değer yükseldiği için ihracatımızın değeri arttığından mı verdik? Yoksa, üretimi ithalata bağımlı kılınmış bir düzende üretmediğimiz için ithal etmediğimiz bir durumdan mı verdik? Bu cari fazlayı üretimimiz durduğu için verdik. (CHP sıralarından alkışlar)

Tam da bu nedenle, iktisadı bilen hiç kimse, vicdanı olan hiç kimse bu cari fazla dengelenmesinden gurur ve onur duymaz hatta bunu söylemeye utanır. Bu cari fazla, üretmemek demek; bu cari fazla, işsizlik demek; bu cari fazla, yoksulluk demek. Bu durumda dengelenme halkın isteyeceği bir şey değil, bu durumda dengelenme sükse yapıyor olduğumuz yabancılar için önemli bir şey. Türkiye'ye yıllardır borç vermiş olanlar için, "Bu borcu bir gün geri alacağız, aman ha." diyenler için, sizin deyişinizle dış düşmanlar ve faiz lobicileri için. Tam da bu nedenle hoş gözükmeye çalıştığınızın kim olduğu belli. Zira şunu söylüyorsunuz: "'Dengelenme' diyoruz ama halkı işsizliğe mahkûm ederiz, ülkeyi yoksullaştırırız; aman ha endişeniz olmasın, ne pahasına olursa olsun size o faizi öderiz." Zira, iktidarınız boyunca yaklaşık 500 milyar doları faize ödediniz. Bu bütçede de 139 milyar lira "dış düşman" dediğiniz faiz lobicilerine faiz olarak ödenecek. Yani faizciye, rantçıya sükse yapmanın iktidar dilindeki tercümesi şu: "Disiplin, dengelenme, değişim." (CHP sıralarından alkışlar) Sükse peşindesiniz, değiştirmiyorsunuz, vitrin süslüyorsunuz, doğrunun üzerini örtüyorsunuz, gerçekleri konuşanlara da "terörist" diyecek kadar gözünüz kararmış vaziyette.

Bir yandan da "simitçi" var bütçede. İktidarın batan ekonomide kimi kurtaracağına dair tercihini özetleyen bir kelime bu. Halktan ranta iktidar yolculuğunu da çok somutluyor çünkü iktidara gelmeden önce halkın çay ve simit hesabını yapanlar, bugün, halktan aldıkları parayla simitçi kurtarmak derdindeler. Üstelik halkın olan, kârlı ve stratejik bütün şirketleri özelleştirmiş olanlar bunu yapıyorlar.

Bütçe, rantçı bütçesi, yandaş bütçesi. Kamu-özel iş birliğiyle 18,9 milyar lirayı yandaş müteahhitlere vereceksiniz. 7,9 milyar lirayı geçmediğimiz, kullanmadığımız köprüleri yapan yandaş müteahhitlere aktaracaksınız. Özetle, ne içeride ne dışarıda hiçbir rantçı unutulmamış ama kim unutulmuş? İşsiz unutulmuş, KOBİ unutulmuş, çalışan emekçi unutulmuş, üretici güçler unutulmuş, halk tamamen yok sayılmış. Oysa Türkiye'nin ihtiyacı belli, güçlü bir sosyal devlete, üretken ve üretici bir kamuya ihtiyacımız var. Biz yapacağız, hazırız, reçetesi elimizde, belli. (CHP sıralarından alkışlar) Rantçılığın yerini verimlilik alacak. Kamu kaynakları rantçılara değil, üreticilere ve emekçilere aktarılacak. Ücretler enflasyon karşısında korunacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın Böke.

SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Bizim iktidarımızda, sadece enflasyondan değil, refahtan da gereken pay emekçilerin olacak. Asgari ücretten vergi alınmayacak ama vergi cennetleri listesini bizim hükûmetimiz ilk gün yayınlayacak. Ötekileştirmenin yerini kapsayıcılık alacak. İşsizlik sigortasını emekçiler kullanacak, aile sigortası halkın güvencesi olacak. Çalışma saatleri insanileştirilecek. Hak temelli bir sosyal devlet kurulacak, çalışma hayatı güvenceli olacak. İktidarın bekası değil Türkiye'nin geleceğini düşünen bir sürdürülebilirlik anlayışı olacak, temelinde bütçe hakkı olacak, özgürlük olacak, hukuk olacak. Bunları siz yapmazsınız, yapamazsınız demiyorum, yapmazsınız, tercihen yapmazsınız. Ama biz yapacağız, bu topluma yeniden nefesi ve bu toplumun hak ettiği renkleri vereceğiz. İçinde kadının olduğu mor ekonomiyi, içinde şeffaflığın olduğu beyaz ekonomiyi, içinde geleceğin olduğu mavi ve yeşil ekonomiyi, birbirimizle dayanışarak nefes aldığımız bir ekonomiyi biz yapacağız. (CHP sıralarından alkışlar)