GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:37
Tarih:11.12.2012

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkan, değerli vekil arkadaşlar; adına konuşacağım Türk Dil Kurumu seksen yaşında. Bu seksen yıllık süre içerisinde çok önemli işler yaptı. Bundan sonra da kendi alanıyla ilgili faaliyetlerini sürdürecek. Mesela, geçen yıl 18 ulusal, uluslararası toplantı düzenlemiş, bu yıl, önümüzdeki yıl için 33 tane planlıyor. Çok çeşitli kitapları destekliyorlar, araştırmacıları destekliyorlar. Bütün bu işleri de 12,8 milyon parayla yapacaklar; 56 da kadroları var, bunlar çalışarak yapacaklar.

Elbette, bir ülkenin dili sadece bir kurumu marifetiyle zenginleşmez, gelişmez. Ülkelerin dilleri ülkelerin zenginlikleriyle ve gelişmişlikleriyle ilgilidir. Mesela, Alman felsefesinden bahsediyoruz, Marx Almanca yazmıştı. Alman felsefesinin arkasında 19'uncu yüzyılda Almanya'nın büyük gelişmesi, tiyatrosunun canlılığı vardır. İngiliz ekonomi politiğinden bahsederiz. Orada da yine, 15-16'ncı yüzyıldan bu yana İngiltere'nin canlı, siyasi, ticari, iktisadi hayatı vardır. Fransa edebiyatı için de öyledir. Aklımıza hangi isim gelse, Lawrence Durrell'den, İngiliz Robert Musil'e yahut da Albert Camus'a kadar, bunların hepsinin arkasında zengin, güçlü ülkeler vardır. "Batı medeniyeti" dediğimiz, esasen o dilsel anlatım repertuarı önemli ölçüde salonların ürünüdür, salonlar, kültür salonları...

Demek ki dil meselesi de aslında ülkelerin gelişmişlikleriyle çok yakından alakalı ve Türkiye'nin özellikle son on yılda yaşadığı gelişmeyi sadece iktisadi, istatistiğe dayalı bilgiler olarak değil, aynı zamanda Türk diline yapılmış olan yatırım olarak görmek gerekir. Mademki dile ilişkin iddiamız var, bunu sanat, edebiyat ürünleriyle ortaya koymamız gerekiyorsa bunun arkasında zengin bir toplumun olması gerekir. Eğer zengin değilseniz, dil konusunda da bir iddianız olmaz. Türkiye'de de Allah'a şükür yazarlar çizerler yetişiyor. Herkesin görevidir. Her alanda, mutlak surette, o dile katkı sağlayacak tarzda, rafine, estetik bir dil oluşturmak lazım.

Dil meselesi önemli. Dilin uzun bir tarihi var, yeryüzündeki maceramıza eşlik eden bir tarih. Dil aslında bu dünyanın avatarıdır ve insanın en müthiş icadıdır. Dil marifetiyle dünyanın duplikasyonunu yapıyorsunuz, bir benzerini kuruyorsunuz. O yüzden, Wittgenstein o meşhur "Tractatus" kitabını bitirdiğinde son cümle olarak "Konuşulmayanın hakkında susulmalı." diye dile ilişkin ilginç bir laf eder. Bir başka sözü de "Dil üzerine konuşmak maşayı maşayla tutmaya benzer." der. Alman felsefeci Heidegger'in "Dil varlığın evidir." lafını herkes bilir veyahut da Frankfurt Okulu'ndan Benjamin'in "Dil iletişim aracı değil bir varlığın kendisidir." Dil üzerinde düşünürsek aslında dil insana kafayı da yedirebilir çünkü dil marifetiyle her şeyi anlatabiliriz, her şey üzerine konuşabiliriz. Shakespeare o yüzden "kelimeler, kelimeler, kelimeler?" diyor.

Değerli arkadaşlar, bir örnek vermek istiyorum: İngilizce "person" kelimesi, Latince "personare"den gelir. Dilin de bir tarihi var, kelimelerin de bir tarihi var. "Personare", "per sonare", adam başına derinlik demektir. Kişilik iç derinlikle alakalıdır. İçinizin derinliğini davulun boşluğu gibi yapmayacaksınız, içinizin derinliğini dünyanın avatarı olan kelimelerle dolduracaksınız. Eğer davulun boşluğu gibi bir iç derinliğiniz varsa o derinlik ölçüsünde güçlü bir davul sesi, kös davulu gibi bir ses çıkar. O yüzden, iç derinliği olanlar meramlarını çok böyle bağırarak anlatırlar. Türkçede biliyorsunuz, "bağırmak"la "böğürmek" aynı kökten gelir. Burada bağıranların muhakkak dikkat etmesinde fayda var. Bağırarak medeniyetler kurulmaz ama savaşlar yapılır. Büyük medeniyetler ise zarafetle, kelimelerle kurulur. Büyük medeniyetler kurmak için birbirimizi anlayacağımız, üretim yapacağımız zengin, güçlü bir Türkiye'ye ihtiyacımız var.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Başbakan da çok bağırıyor ama. Nasıl yapacağız?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Grup konuşmalarınızda?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - İnşallah, bu Türkiye'yi hep birlikte kuracağız.

Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bostancı.