GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:37
Tarih:18.12.2019

MHP GRUBU ADINA RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin 13'üncü maddesi olan "Gelir ve giderlere ilişkin diğer hükümler" üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Sözlerimin başında, heyetinizi, Genel Kurulu, ekranları başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı ve Aksaraylı hemşehrilerimi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizin beşerî ve iktisadi varlıklarını değerlendirerek mali istikrarın korunması, yurt içi tasarrufların artırılması, rekabet gücü yüksek bir üretim yapısına ulaşılması, altyapının geliştirilmesi, çevrenin korunması, doğal kaynakların rasyonel kullanımı ve yönetimi, nitelikli kentleşme, afet risklerinin azaltılması, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması ve kırsal kalkınmanın sağlanması gibi toplumun refahı üzerine doğrudan etkisi olan alanlarda, sürdürülebilir, bütüncül bir bakış açısının geliştirilmesi gerekmektedir. Ülkemizi de sarmalayan zorlu küresel ve bölgesel ekonomik ve siyasi koşullara, etrafımızda cereyan eden terör olaylarına ve 15 Temmuz hain darbe girişimine rağmen, gerçekleştirilen yapısal reformlar ve özellikle, uygulanan politikalar sayesinde ülkemizde ekonomik istikrar ve güven ortamı korunmuş, büyüme ve kalkınma süreci kararlı bir biçimde sürdürülmüştür.

21'inci yüzyılda günümüz koşullarında modern ulus devletlerinin en önemli görevlerinden biri de kamu hizmetlerini kamu yararı düşüncesi içerisinde, vatandaşların beklentisi doğrultusunda sunabilmektir. Ayrıca ülkeler, makroekonomik anlamda istikrarı sağlamak, ülke genelinde ise kalkınmayı sürdürebilmek için yerel yönetimler vasıtasıyla yüksek ve nitelikli olarak büyüme sağlamak durumundadır. Yerel yönetimler, yerel özellik taşıyan çok sayıda kamu hizmetini etkin ve halkın tercihlerine uygun olarak yerine getirmelerinin yanı sıra demokrasiyi kurumsallaştırmanın da bir aracıdırlar. Her biri demokrasi okulu olarak görülen yerel yönetimler, yeterli gelir kaynaklarına sahip olabildikleri takdirde kendilerinden beklenen fonksiyonları arzulanan düzeyde yerine getirebileceklerdir. Günümüzde teknolojide yaşanan gelişmeler, demokrasiye olan inancın kuvvetlenmesi, sosyoekonomik yapıdaki değişmeler, yerelde nitelikli ihtiyaç ve taleplerin de artmasına neden olmuş, yerel kalkınmayı zorunlu hâle getirmiştir. Yerel kalkınma, kırsal bölgede yaşayan insanımızın sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan olumlu yönde değişmesine sebep olan, refah düzeylerinin geliştirilmesini amaç edinen bir kalkınma modelidir.

Yerel kalkınma, genel olarak, toplumdaki herkesin yaşam kalitesini artıran ve ekonomik yararları yükselten, sürdürülebilir ekonomik büyümeyi gerçekleştirmek için yerel otoritelerin, özel sektörün, kâr amacı gütmeyen kurumların ve yerel halkın birlikte çalışması şeklinde ifade edilebilir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu bağlamda, özellikle belediyelerden bahsetmenin gerekli olduğu kanaatindeyim. Belediyeler, vatandaşların tercihleriyle tutarlı farklılaştırılmış hizmet arzı sayesinde kaynakların daha etkin ve verimli kullanımını sağlayarak ekonomik büyüme ve kalkınma üzerine pozitif birtakım etkiler meydana getirmektedir.

Belediyelerin en önemli gelir kalemini, merkezî yönetim genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesi oluşturmaktadır. Belediyelerin genel bütçeden alınan pay dışında kanunda sayılan görev ve hizmetleri yürütmesi konusunda sahip olduğu mali olanaklar 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 59'uncu maddesince sabittir.

2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin 13'üncü maddesiyle de Avrupa Birliği projeleri için, borç limiti şartı olmaksızın, belediyelerimiz tarafından geliştirilen projelere Avrupa Birliği mali yardımları kapsamında finansal imkân sağlanmaktadır. Belediyelerimizin finansmandan faydalanabileceği başlıca alanlar ise şöyledir: Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki belediyelerle diyaloğun geliştirilmesi, çevre altyapısı, bölgesel rekabetin güçlendirilmesi, sınır ötesi ve bölgesel iş birliği, sosyal içerikli konular. Buradan hareketle, başta belediyeler, il özel idareleri olmak üzere yerel kalkınma konusunda yeterli kaynağa sahip olunması, yeterli fırsat ve kaynak sağlanması hâlinde yerel idarenin, yerel kalkınmaya destek verebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Bu sayede, yerel kalkınma, dolaylı olarak ulusal kalkınmanın da bir aracını oluşturacaktır.

Tam bu noktada, Milliyetçi Hareket Partisi olarak 2023'e Doğru Yükselen Ülke Türkiye Sözleşmesi'nde belirttiğimiz bir hususun tekrar altını çizmek istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti, Türk milletine dayalı millî ve üniter bir devlet yapılanmasını vazgeçilemez öncelikle kabul etmiştir. Dolayısıyla hizmetin vatandaşa daha yakın ve hızlı ulaştırılmasını amaçlayan, yetkilerin ve kaynakların yerel yönetimlerce kullanıldığı yerinden yönetim yapısının üniter devlet yapılanmasına karşı olacak şekilde siyasi yerinden yönetime dönüştürülmesine hizmet edecek hiçbir düzenlemeye fırsat verilmemelidir. Milletimizin terör belasından kurtarılması, Milliyetçi Hareket Partisi olarak milletimize en önemli taahhütlerimizdendir. Bu nedenle, Milliyetçi Hareket Partisi, özellikle 20 Temmuz 2015'ten sonra başlatılan PKK, PYD ve IŞİD gibi terör örgütlerine yönelik amansız mücadeleye açık ve net bir şekilde destek vermiştir. Böylelikle, bölücü terörün tüm unsurlarıyla kökünden kazınacağı ve vatandaşlarımızın terör örgütünün himayesinden kurtarılacağı konusunda taahhüdümüz, Hükûmete verdiğimiz güçlü destekle birlikte uygulama imkânı bulmuştur. Terörle mücadeledeki net tavrımız ve bu konuda Hükûmete verdiğimiz destek devam edecek, Türkiye terörden tamamen temizlenerek huzurlu ve güvenli bir ülke hâline gelecektir. Nitekim, terör örgütünün hamiliğini yapan belediyelere kayyum atanması, iç savaş hazırlığı için kurulan hendeklerin yerle bir edilmesi, terörün tahrip ettiği yerleşim yerlerinin yeniden imar edilmesi, terör eylemlerinin ve mağdurlarının sayısında ciddi azalma yaşanması gibi birçok olumlu gelişme, verdiğimiz destek sürecinde devletimizce elde edilen en önemli başarılardır.

Bugün gelinen noktada, Milliyetçi Hareket Partisi olarak dış politikada, siyasette ve ekonomide Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaya yönelik faaliyetlerin önüne geçmek, Türk devletinin ve Türk milletinin bekasına yönelen tüm tehditleri ortadan kaldırmak, milletimizin, huzur ve refahını artırmaya yönelik tüm sosyal ve ekonomik tedbirleri almak bizlerin en kutsi görevi olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu bağlamda, esnafımızın yaşadığı bazı sorunlara da değinmek istiyorum: Esnaflar ticaretin ilk dönemlerinden bu yana iş hayatı içerisinde etkin rol oynamıştır. Hem makroekonomik hem de yapısal sorunlardan kaynaklanan nedenlerle rekabette her geçen gün daha çok kan kaybetmektedirler. Modernleşmenin bir sonucu olarak her sokak ve caddeyi kuralsız dolduran zincir marketler ve AVM'ler, hem kentsel dokuyu bozmakta hem de esnafımızın varlığını tehdit etmektedir. Elektronikten kırtasiyeye, gıdadan konfeksiyona her türlü ihtiyaca cevap veren zincir marketler her sokağa peş peşe açılarak esnafı bitirme noktasına getirmiştir. Esnafımızın bu sorununu çözmek adına, büyük market zincirlerinin şehir merkezinde şube açmaları için asgari iş yeri büyüklüğü standardı getirilmeli ve bu standarda uymayan mevcut şubelerin program dâhilinde yerleşim dışına taşınması sağlanarak, küçük esnaf aleyhine gelişen haksız rekabetin önüne geçilmelidir.

Esnaf ve sanatkârlara sicil affı getirilerek stopaj ve BAĞ-KUR primleri düşürülmeli, ÖTV indirimi sağlanmalıdır. İş yerleri 50 metrekarenin altında ve kira olan küçük esnafımıza bir defaya mahsus olmak üzere kira yardımı yapılmalı ve bunun yanı sıra mevcut kredi borçları faizsiz olarak ertelenmelidir.

Ülkemiz genelinde sayıları 1 milyon 785 bin 586 olan esnaf sayımız, toplumda en çok çalışan kesim olmasına rağmen emeklilikte en uzun prim gün sayısını ödemektedir.

Anayasa'nın 173'üncü maddesinde belirtilen "Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır." hükmü gereğince, esnafımızın prim ödeme gün sayıları, Emekli Sandığı ve SGK sigortalısı olarak çalışan kesimle aynı olmalıdır. Ekonomiye destek vermek ve istihdam oluşturmak isteyen milyonlarca esnaf, vergi ve SGK prim borçlarını ödemekle uğraşmaktadır. Vergi ve SGK borçlarından dolayı ticarete yönelemeyen esnafımız, devlete olan kamu borçları için adım atılmasını beklemektedir. Esnafın birikmiş vergi ve SGK prim borçlarının bu konuya dâhil edilmesini talep ediyoruz.

Diğer taraftan şunu da söylemek isterim ki bu yapılandırmayla kastettiğimiz bir vergi affı değil, sadece kesinleşmiş amme alacaklarının yapılandırılmasıdır. Vergi affından herhangi bir indirim yapılmaksızın faiz katsayıları üzerinde indirim yapılmak suretiyle, borçların taksitlendirilerek ödeme kolaylığı sağlanmasının gerekli olduğu kanaatindeyim.

Sözlerime son verirken 2020 yılı bütçesinin ülkemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, Gazi Meclisimizi, ekranları başında bizleri izleyen büyük Türk milletini ve Aksaraylı hemşehrilerimi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)