| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 19.12.2019 |
MHP GRUBU ADINA TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin 6'ncı maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle muhterem heyetinizi selamlıyor, yüce Türk milletine saygılarımı iletiyorum.
Türk milleti, Asya steplerinden binlerce yıl önce başlattığı destansı yolculuğunu kurduğu cihanşümul devletlerle taçlandırmış büyük bir millettir. Bu necip millet, musibetleri ferasetiyle defetmeyi bilmiş, varlığıyla mazlum ahalinin de varlığının teminatı olmuştur. Türk milletinin hürriyet sevdası Sivas Kongresi'nde Büyük Atatürk'ün "Ya istiklal, ya ölüm!" diye haykırışında kendisini bulmuştur. Millî Mücadele karargâhında demir dağları eriten o kutlu ses bir asır sonra, üyesi olmaktan gurur duyduğumuz bu Gazi Meclisimizin çatısı altında yankılanmış, liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin "Öleceksek adam gibi ölelim." çağrısında hayat bulmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; asırlar öncesinde yakılan hürriyet meşalesi aynı zamanda bugün de heyecanla yanmakta, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün taşıdığı bağımsızlık ruhu ilk günkü canlılığını yaşamaktadır. İlelebet payidar kalacağına iman ettiğimiz devletimiz bugün de hakkına uzanan müstevli ellere gereken cevabı vermekte, hainlere haddini bildirmektedir. Ne mutlu ki Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtı'yla kan emici teröristlerin başı ezilmekte, Doğu Akdeniz'de Türk milletinin hakkını gasbetmeye çalışan, barışa hasım insanlık düşmanlarının oyunu bozulmaktadır. Kabul etmek gerekir ki, milletçe Türkiye'nin hedefe koyduğu stratejilere ve politikalara şahitlik ederken Türk dış politikasının da Türkiye merkezli stratejilerden beslenmesinin, millî çıkarları öne alan bir tavır sergilemesinin, teröristlere kaçacak delik aratan, kirli ittifakların oyununu bozan sonuçlara ulaşılmada etkisi de büyüktür.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklüğünün hakkının gasbedilmeye çalışıldığı bir süreçten geçtiğimiz ortadadır. Özellikle Doğu Akdeniz'de yaşanan gelişmelerin, Türk milletini ve devletini yok saymaya yönelik girişimlerin sonucu olduğu da muhakkaktır. Bu sebeple, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında imzalanan Deniz Sınırlarının Belirlenmesine Dair Mutabakat'ın ardından Türkiye ile Libya arasında da aynı mutabakat muhtırası imzalanması da büyük önem arz etmektedir. İnanıyor ve biliyorum ki, imzalanan ve hayata geçirilen mutabakat muhtıraları kadar önem arz eden diğer bir husus da Dışişleri Komisyonunda kabul edilen Türkiye ile Libya Arasında Güvenlik ve Askerî İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasına İlişkin Kanun Teklifi'nin yüce Meclisimizde kabul edilecek olmasıdır. Milliyetçi Hareket Partisi söz konusu adımı olumlu ve gerekli görmektedir. Geçtiğimiz günlerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında varılan mutabakatla, Kuzey Kıbrıs'ın Geçitkale Havalimanı'nın İHA ve SİHA'larımızın kullanımına açılmasının, gaspçıların hayallerini kâbusa çevirdiği de bir muhakkaktır. Atılan bu adımlar bütün dünyaya göstermiştir ki, Türkiye ne Akdeniz'den ne Kıbrıs'tan ne de tarihin kendisine verdiği haklardan asla taviz vermeyecektir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bundan sonra da Türkiye, hem kendi haklarını hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin haklarını hem de hakları gasbedilmeye çalışılan Akdeniz'e kıyıdaş ülkelerin haklarını korumaya artan bir kararlılıkla devam edecektir. Bu kararlılığın karşısında ellerindeki tüm imkânları âdeta silah gibi kullanan şer ittifakının adımları da gözden kaçmamaktadır. Bölge ülkelerinde istikrarsız bir siyasi sistem oluşturma çabasına giren ve sosyopolitik buhran yaratmaya çalışan ABD ile Fransa ve Almanya'nın başını çektiği kimlik krizi yaşayan AB, coğrafyamızda yaşanan kargaşayı körüklemekte âdeta birbirleriyle yarış içine girmektedir. Emperyalist bozguncuların, kırılgan siyasi yapılara sahip ülkelerdeki riskleri kendi çıkarları için kullanmaya çalışarak iç siyasete müdahaleye yeltenmesi tehdidin boyutunu artıran farklı gelişmelerdir.
Diğer yandan, ABD Temsilciler Meclisi, aşağılık kompleksiyle hareket eden bir grup lobicinin yalanlarına bel bağlayarak soykırım yalanına ortak olmuş ve bu minvaldeki bir tasarıyı kabul ederek hukuken, ahlaken hiçbir dayanağı olmayan bir kararla Türkiye'yi tehdit etme hadsizliğine düşmüştür. Yine, ABD Dış İlişkiler Komitesi, kahraman Mehmetçik'imizin destansı mücadeleler sergileyerek gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekâtı'nı ve Türkiye'nin S-400 satın almasını gerekçe göstererek ülkemize bazı yaptırımlar uygulanmasını öngören tasarıyı 9 Aralık 2019 tarihinde onaylamış, ABD Senatosu da 17 Aralık 2019 tarihinde bu tasarıyı kabul etmiştir. Yaşanan bu gelişmelerin aksine, ABD'nin 1987'den bu yana Güney Kıbrıs Yönetimi'ne uyguladığı silah ambargosunu manidar bir zamanlamayla kaldırma kararı alması da akıllara soru işareti getirmiştir.
Bununla birlikte, ABD'nin Atina Büyükelçisi de boş durmamış, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki varlığından ve attığı adımlardan duyduğu rahatsızlığı dile getirmiştir. Avrupa Birliği ve AB'ye üye 27 ülkenin devlet ve hükûmet başkanları ortak bir açıklama yapmış ve Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti arasında imzalanan mutabakat metnini tanımadıklarını deklare etmişlerdir. Sokakları ateşe teslim eden, acziyet içerisinde kıvranırken bile Türk düşmanlığından medet uman Fransa'nın erken öten horozu Macron'un haddini aşan açıklamaları da kara kaplı defterde yerini almıştır. Son yıllarda kırmızı bültenle aranan teröristlerin uğrak adresi hâline gelen Avrupa Parlamentosu da Türkiye'nin Suriye politikasını eleştirerek kaybedenler koalisyonunda yerini almıştır.
Ne var ki Milliyetçi Hareket Partisinin kararlı duruşu, yüce Türk milletinin aklıyla ortaya çıkan Cumhur İttifakı ve milletimizin tasdikiyle hayata geçen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi tüm bu tehditlere karşı âdeta kalkan oluşturmuştur. Bugün, Türkiye'yi hedef alan kan emici emperyalizmin ve onların figüranlığına soyunan içimizdeki parazitlerin Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine aynı sözlerle, aynı gerekçelerle ve aynı hedef çerçevesinde saldırması, şer odaklarının ülkemiz karşısında nasıl da ustaca birleşebildiklerini net olarak bize göstermektedir. Siyasi istikrarı, hızlı ve yerinde kararlar alınmasını, devlet mekanizmasının en etkili şekilde kullanılmasını sağlayan bir sistem olan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ve bunun mimarı olan Cumhur İttifakı'nın hedef alınması şaşırılacak bir durum değildir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmesiyle birlikte siyasi, ekonomik, askerî ve sosyal baskısını artıran sözde medeni dünyanın geçmişi şaibeli, bugünü kanlı, geleceği ise karanlık oyun kurucuları, millet aklıyla vücut bulan Cumhur İttifakı'na ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin çelikten duvarlarına çarparak hain emellerine ulaşamayacaktır. Türk milleti, tüm bu saldırılara rağmen sürdürülen mücadelenin amacına ve haklılığına sonuna kadar inanmaktadır. Karadeniz kıyılarından Afganistan dağlarına, Suriye'den Doğu Akdeniz'e kadar sürdürülen mücadelenin sonuna kadar yanındadır. Çünkü Türk milleti, külli iradenin sahibi tarafından bu toprakların sahibi ve vârisi kılınmıştır. Çünkü Türk milleti, beklenen şafağın kutlu habercisidir. Çünkü Türk milleti, karanlığı yaracak hilalin son habercisidir.
Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken mavi vatanımız Akdeniz'in bizim için sadece bir deniz olmadığını haykıran cennetmekân Osman Yüksel Serdengeçti'nin şu mısralarını sizinle paylaşmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın.
TAMER OSMANAĞAOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.
Akdeniz Hilalindir; Salibin değil!.. / Ey! Emperyalist, muhteris Avrupa!... / Bu hakikatin önünde eğil!.. / Biz asırlarca burada gezenlerdeniz! / Batılı değil, hakkı sezenlerdeniz... / Müsterih ol bizim deniz Akdeniz. / Sen bizdensin, biz... Sendeniz."
Bu duygu ve düşüncelerle 2020 yılı bütçemizin yüce Türk milleti ve devletimiz için hayırlar getirmesini temenni ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.