GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Tümü münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:39
Tarih:20.12.2019

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye, Osmanlı'dan başlayarak parlamenter sistemi ve cumhuriyetle birlikte temelde kuvvetler ayrılığını esas almıştır. Bu yapı 9 Temmuz 2018 tarihine kadar devam etmiştir. Söz konusu tarihte Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet rejimine darbe vurmuştur. Parlamenter rejimde millete hesap verilirdi, bu sistemdeyse saraya hesap veriliyor.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Evet.

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) - Yine millet seçiyor, kim seçiyor?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Parlamenter rejimde millet tarafından seçilen Başbakan ve bakanlar milletin Meclisine karşı sorumluydular, saray rejimindeyse Başkan ve onun atadığı bürokratlar var.

ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) - Yine sorumlu.

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) - Cumhurbaşkanını kim seçiyor?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Parlamenter rejimde milletin vergileriyle oluşturulan bütçe Sayıştayın denetimine tabiydi, şimdi sarayın denetiminde. Parlamenter rejimde bütçeyi seçilmiş Maliye Bakanı sunarken saray rejiminde tek kişi tarafından atanmış bürokratlar sunuyor. Saray rejiminde kuvvetler ayrılığı yok edilmiştir. Dördüncü kuvvet olan basın da büyük ölçüde millet adına yayın yapmaktan çıkmış, saray basını hâline gelmiştir.

Peki, tek adam rejiminde ne oldu? Burada Sayın Fuat Oktay az önceki konuşmasında -büyük bir şaşkınlıkla izledim- Sayın İlhan Kesici'ye cevap verirken "Biz bu fakirin ve mazlumun parasını 2 bin liraya çıkaran iktidarı temsil ediyoruz." dedi.

ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) - Doğru.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Bu para sizin kurtarmaya çalıştığınız Simit Sarayında 4 kişilik bir ailenin sadece çay ve simit parası karşılığıdır o da 2.400 liradır. (CHP sıralarından alkışlar) Övünerek anlattığınız, Türkiye'yi getirdiğiniz nokta işte tam da budur.

Milletin cüzdanı boşaldı. Mutfakta yangın büyüdü. İşsizlik rekor düzeye ulaştı. Türkiye'nin sırtındaki borç yükü ağırlaştı. Vatandaşın vergisi faiz lobilerine aktı. Türk lirası eridi. Adalet sistemi çöktü. Türkiye, Yolsuzluk Algı Endeksi'nde 25 sıra geriye gitti. Ülkede huzur, refah kalmadı. Kadın cinayetleri, uyuşturucu, çocuk tacizleri aldı başını gitti. Saray milleti unuttu, şimdi adında "saray" var diye Simit Sarayını kurtarmaya çalışıyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Yaratılan adaletsiz, haksız, hukuksuz bu düzen son ve büyük halkasını yarattı: Tank Palet. Bizi, televizyonlara çıkarmayanlar, bu ihanet çemberinde bulunan Ethem Sancak'a şov yaptırıyorlar. Geçen gün, bakıyorum, televizyonda atıp tutuyor, yayına katıldım telefonla, dengesi bozuldu ve bana nereden bulduğu anlaşılmayan bir cesaretle "Gel, televizyonda birlikte tartışalım." dedi. Daha sonra, moderatör beni aradı, ben bu teklifi derhâl kabul ettim. (CHP sıralarından alkışlar) Dün, moderatörden bana bir telefon geldi, Ethem Sancak demiş ki: "Bu programa AKP'nin temsilcisi katılmadığı için ben gelemeyeceğim." Normaldir, mert dayanır, namert kaçar! (CHP sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar) Zaten, bizim muhatabımız da Ethem Sancak değildir, bizim muhatabımız olayın siyasi ayağıdır; askerî fabrikamızı Katar ordusunun büyük ortağı olduğu bu yapıya peşkeş çekenlerdir. Ethem Sancak'a talimat vererek geri çekilmesini söyleyen AKP Genel Başkanı ne zaman isterse istediği kanalda Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'yla milletin karşısına çıksın. (CHP sıralarından alkışlar) Bizler de AKP'li muhataplarımızın istedikleri her platformda karşılarına çıkmaya hazırız, hodri meydan diyoruz onlara! (CHP sıralarından alkışlar) Tank Paletle ilgili son ve tek sözümüz var: Tank Palet vatandır, satılamaz diyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, gelelim bütçedeki üç günahınıza: Az önce, Sayın Fuat Oktay tam 7 kere şehit ve gazilere neler yaptıklarını anlattı, tam 7 kere hamaset yaptı. Bu vatan toprağında ay yıldızlı bayrağımız dalgalanıyorsa, darbeciler, vatan hainleri, işgalciler emellerine ulaşamadılarsa, hâlâ minarelerden ezanlar okunuyorsa, bunu, bu vatan uğruna canını vermiş şehit ve gazilerimize borçluyuz. (CHP sıralarından alkışlar) Hangi görüşten olursak olalım, hangi etnik kimliğe sahip olursak olalım, yaşam tarzımız ne olursa olsun bizim sevdamız ülkemizedir, Türkiye'yedir, bunun adı da yurtseverliktir. (CHP sıralarından alkışlar) Emperyalistlere, iç ve dış düşmanlara karşı bizi bir arada tutan yurtseverliğimizdir.

Şimdi, sizin birinci günahınız: Nasıl oluyor da, 15 Temmuz darbesine karşı canını vermiş şehitlerimizin aileleri için toplanan yardım paralarını tam üç buçuk yıldan beri tek hazine hesabında tutup buna el koyabiliyorsunuz? Efendim, neymiş, vakıf kuracakmışsınız; neden üç buçuk yıldan beri kurmadınız, elinizi tutan bir kimse mi vardı? Efendim, para, üç buçuk yılda 330 milyon olmuş; bir vatandaş bu parayı yatırsaydı bankaya, 500 milyon olurdu. Ormanları sattınız, limanları yağmaladınız, kaçak yapılardan rant sağladınız, fabrikaları sattınız, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını 500 bin dolara peşkeş çektiniz; sıra şehidin parasına mı geldi! (AK PARTİ sıralarından "Yuh!" sesi) Size yuh!

YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) - Sana yuh!

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Günah iki: 10 Aralık 2016'da Beşiktaş'ta terör saldırısı meydana geldi, 39 polis 8 sivil vatandaşımız şehit oldu, teröre kurban gittiler. Onların aileleri için de toplanan 55 milyon lirayı vermediniz, tam üç yıldan beri tek hazine hesabında tutuyorsunuz. Para orada mı? Hayır, kullanıyorsunuz. Bir vatandaş bu parayı yatırsaydı 75 milyon lira para yapardı. Aradan üç yıl geçti, orada şehit düşen ailenin babası evini satışa çıkardı yoksulluktan dolayı. (AK PARTİ sıralarından "Yalan!" sesleri)

Bu ülkede el atıp kirletmediğiniz bir şey kaldı mı? Hayır. Sıra terör şehitlerine geldi. Hiç mi üzülmüyorsunuz, hiç mi vicdanınız sızlamıyor, hiç mi kul hakkından korkmuyorsunuz, hiç mi şehitlerimizin akıtılan kanının hesabından korkmuyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Günah üç: Gazilerimize bağlanan aylığı kestiniz. Kaç kişiler? 377 kişi. Her şey bitti, sıra gazilere geldi. Bu bütçede 377 gaziye ayıracak parayı bulamadınız da Simit Sarayını kurtaracak milyon dolarları mı buluyorsunuz, yazıklar olsun size! (CHP sıralarından alkışlar)

Bu kadar mı vefadan, vicdandan noksan bir noktadayız. Yol bitti, yolun sonuna geldiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özkoç, buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Milletin değil, sarayın; şehidin ve gazinin parasına el koyan bu günah bütçesine elbette biz "hayır" diyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP iktidarında laik, demokratik, parlamenter sistem olacak, hukukun üstünlüğü olacak. Hiçbir çocuk CHP iktidarında yatağa aç girmeyecek. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Sosyal devlet inşa edilecek. Kimse yaşam tarzından, kökeninden, inancından dolayı farklı muamele görmeyecek.

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) - At, at!

YUSUF BAŞER (Yozgat) - 28 Şubatı unutmadı bu millet.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Üreten Türkiye olacak, hakça paylaşan Türkiye olacak ve son olarak, cumhuriyeti biz demokrasiyle taçlandıracağız ve mazlumun ve mağdurun laik, demokratik cumhuriyetini silah arkadaşlarıyla birlikte bize emanet eden gerçek Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'e şükranlarımı sunarak hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar)