| Konu: | Cumhurbaşkanlığının, Türkiye'nin millî çıkarlarına yönelik her türlü tehdit ve güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde her türlü tedbiri almak, Libya'daki gayrimeşru silahlı gruplar ile terör örgütleri tarafından Türkiye'nin Libya'daki menfaatlerine yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek, kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı güvenliğin idame ettirilmesini sağlamak, Libya halkının ihtiyacı olan insani yardımları ulaştırmak, Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti tarafından talep edilen desteği sağlamak, bu süreç sonrasında meydana gelebilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde Türkiye sınırları dışında harekât ve müdahalede bulunmak üzer |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 02.01.2020 |
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün önemli bir tezkereyi görüşüyoruz fakat şu ana kadar olan rakamı vereyim: Mecliste siyasi parti temsilcileri olarak 10 siyasi parti temsilcisi bulunuyor. Bunlardan 7'si bu tezkereye "hayır" dedi, 3'ü sadece "evet" diyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Ülkeyi yaklaşık on sekiz yıldan beri yönetiyorsunuz. Bunu çok iyi yaptığınız söylenemez. Ciddi hatalar yapıyorsunuz, kandırıldığınızı ve bu hataları kandırıldığınız için yaptığınızı söylüyorsunuz fakat bu doğru değil. Bu hataları yapıyorsunuz çünkü o günkü çıkarlarınız bunu gerektiriyor -ülkemizin çıkarları değil, iktidarın çıkarları- fakat bunun bedelini on sekiz yıldan beri masum insanlar ödüyor.
İktidarın çıkarları masum insanlara bedel olarak ödetilirken Suriye'de "Barış koridoru kuracağız." diye yola çıktınız, kendi toprağımızı terk ettiniz. Süleyman Şah Operasyonu'nu da sayarsak 4 operasyon sonunda koridordan vazgeçtiniz, orada bir ceple yetinir duruma geldiniz. PYD ve YPG'nin, Türkiye'den taş atma mesafesinde bulunan Kobani'deki, Kamışlı'daki tüm idari yapılanması hâlâ yerli yerinde duruyor. İdlib'de kurulan 12 Türk gözlem noktasından 8 tanesi şu anda gerçekten vahim durumda. 9 gözlem noktasında Mehmetçik, Esad ordusu tarafından kuşatılmış durumda. Daha acı olan, Mehmetçik'in 9'uncu gözlem noktasında korumasını Rus askerî polisi üstlenmiş durumda. İdlib'de 2 gözlem noktası daha aynı duruma düşmek üzere. Biz size bunun için mi tezkere izni verdik? Orada bulundurduğumuz Mehmetçik'in can güvenliğini koruyun, ülke sınırlarımızı koruyun, terörü bertaraf edin diye tezkere izni verdik. Yanlış ve beceriksiz dış politikanız Türkiye'de 4 milyon Suriyeli göçmeni barındırmamıza neden oldu. Olan, Suriye topraklarında şehit düşen evlatlarımıza ve evine ateş düşen annelerimize ve babalarımıza oldu. Kendinizce en büyük başarınız, göçmenleri Avrupa'ya karşı tehdit olarak kullanma başarınızdır. Yine insanların yaşamı üzerinden bir pazarlık yürütüyorsunuz çünkü elinizde başka güç kalmadı.
Şimdi sıra Libya'da. Türkiye, Doğu Akdeniz'de sıkışmış durumda. Siz Rauf Denktaş'ı itibarsız hâle getirmeye çalışırken Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde, Kuzey Kıbrıs dış politikasında siz çuvallarken Doğu Akdeniz'de Rum ve Yunan kol kola girip cephe oluşturdu. Türkiye'nin haklı egemenlik davasında bizi tek başımıza bıraktırdınız. Şimdi mecbur kaldığınız için, iç savaşın yaşandığı Libya'ya asker göndermeyi son çare olarak görüyorsunuz ve bir iç savaşa taraf olmak istiyorsunuz.
Ne uğruna? Mehmetçik'in canı uğruna. Ne uğruna? Yüzlerce Müslüman'ın birbirini katletmesi, evsiz kalması, yurtsuz kalması uğruna. Ne uğruna? Ülkemize yeni göçmenlerin göç etmesi uğruna. Ne uğruna? ABD, Rusya, Mısır, Avrupa, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudilerle karşı karşıya gelme uğruna. Bizim, sizin diplomasiden yoksun, yanlış dış politikanıza verecek bir tek Mehmetçik'imizin canı asla yoktur. (CHP sıralarından alkışlar)
Türkiye'nin milyonlarca yeni göçmeni kaldırmaya sabrı da yoktur. Türkiye'nin yeni bir maceraya atılma gücü de yoktur. Libya'da gözü dönmüş emperyalist güçlerin tek bir derdi var, o da petrol. Petrol için Orta Doğu'yu ateşe verdiler. Milyonlarca Müslüman'ın kanını akıttılar, çocukları katlettiler, kadınlara tecavüz ettiler, ülkeyi parçaladılar. İşte, bu projenin başkanı Amerika, bu projenin eş başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Hadi oradan!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Hadi oradan!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hadi oradan!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Amerika Libya'yı bombalayıp Müslüman lider Kaddafi'yi öldürmek için emir verdiğinde, binlerce masum Libyalının ölmesini umursamadan uçakların Türkiye'den kalkmasına izin verdiniz. Nasıl yüzünüz kızarmıyor? Nasıl buradan çıkıp da Libya'yla ilgili "Dost Libya, Kıbrıs savaşında bize destek olan Libya..."
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Yalan söylüyorsun!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - O Libya'nın başında Kaddafi vardı. O Libya'nın çocuklarını bombalayan uçakları siz gönderdiniz, o emri Recep Tayyip Erdoğan verdi; hâlâ burada utanmadan konuşuyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
Yetmedi, şimdi Libya'da kardeş kardeşi öldürüyor, buna taraf olacaksınız öyle mi? Müslüman kanı akıtmaya hâlâ doymadınız mı? Emperyalistlerin maşası olmaktan kurtulamıyor musunuz? (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Yürütemediğiniz diplomasi, yanlış dış politikanız için, Mehmetçik bu politikalar uğruna daha ne kadar bedel ödeyecek? Biz diyoruz ki: Geldiğimiz nokta açık, Doğu Akdeniz'de yalnız kaldık, bu yalnızlık bir çözüme muhtaç. Çözüm, diplomasi yoluyla mı olmalı, bir iç savaş tarafı olarak mı? Sizin bugün masaya koyduğunuz, bu ülkenin iç savaşta taraf olmasıdır. Bunu daha önce yaptınız, Suriye'de taraf oldunuz, kaybettiniz; Mısır'da taraf oldunuz, kaybettiniz; Türkiye de kaybetti, iki ülkeyle diplomatik bağımız yok, büyükelçilerimiz yok. Libya'yla Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması yapmak -Cumhuriyet Halk Partisi destek verdi- doğrudur. Ancak, bu diplomatik kazanımı korumanın yolu iç savaşa taraf olmak değildir. Bu diplomatik kazanımı yine diplomasi yoluyla güçlendirmek gerekir. Bu yol daha henüz tükenmemiştir. Libya'da bir ulusal hükûmet var mı? Var. Birleşmiş Milletler bu hükûmeti tanıyor mu? Evet, tanıyor. Liderimiz Kemal Kılıçdaroğlu'nun belirttiği gibi, derhâl Birleşmiş Milletlere başvurun. İç savaşın sona erdirilmesi ve ülkede akan kanın durdurulması için Birleşmiş Milletler Barış Gücünün vakit geçirmeden bölgeye gönderilmesine önayak olun. Türkiye, bölgede istikrarın sağlanması için katkı vermeli, tüm diplomatik çabasını bu yönde ortaya koymalıdır. Libya'nın toprak bütünlüğünden, barıştan yana taraf olalım. Bunu hepiniz gönülden istiyorsunuz. O zaman buna cevap verirken "hayır" deyin. (CHP sıralarından alkışlar) Diplomasi önerilerine kulak tıkayarak iç savaşa taraf olmak, Türkiye gibi bölgesinde güçlü bir ülkenin tek çaresi olamaz, olmamalıdır. Çocuklarımızı, ülkemizi sonucunu öngörmediğimiz bir iç savaşın tarafı hâline lütfen getirmeyelim arkadaşlar. Arap çöllerinde yitirebileceğimiz tek bir evladımız yok. Bugüne kadar iddialı olduğunuz birçok konuda yanıldığınızı ve aldatıldığınızı kendiniz zaten söylüyorsunuz. Çocuklar üzerinden yeni bir yanılgıya tahammülümüz yok. Ülkemizin diplomasi geleneğini, itibarlı, barışçıl, ara bulucu konumunu yanlış dış politikalarla mahvetmeyiniz. Bölgemizde yalnız kaldık, Doğu Akdeniz'de sıkıştırıldık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Orası Arabistan değil, orası Afrika.
BAŞKAN - Sayın Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Diplomasi masalarında yerimiz kalmadı. Şimdi "Sıkıştık, Libya'ya asker gönderelim." diyorsunuz. Siz, Doğu Akdeniz'de sıkıştığınız için mi Libya'ya asker gönderiyorsunuz yoksa Es Serrac "Gel benim jandarmalığımı yap, karşılığında sana Akdeniz'de bir yer açayım." dedi, onun için mi asker göndermeye kalkıyorsunuz?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Yazık! Yazık!
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Diplomasiniz yok ama pazarlığınız maşallah çok. Desteklediğiniz tarafın Libya'da kaybetmesi hâlinde yaşanacak senaryo ne yazık ki herkes tarafından biliniyor. Türkiye'yi uluslararası çıkarları konusunda daha çok zor duruma düşürmüş olacaksınız. Bu bir yurt savunması olsaydı o zaman biz, ne askerimiz ne yurttaşlarımız sonuna kadar bunu düşünmezdik. Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi "Ya istiklal ya ölüm!" der sonuna kadar giderdik. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Bu sıralar çok andığınız Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk Nutuk'unda "Yemen Çöllerinde kavrulup yok olan Anadolu evlatlarının sayısını biliyor musunuz?" diye soruyor. Nutuk'u okudunuz mu? Yemen Türküsü'nün her söylenişinde Mustafa Kemal Atatürk'ün gözlerinden yaş akıyor, biliyor musunuz? Yemen türkülerinin neredeyse tümünde, Yemen'e gönderilen vatan evlatlarının yaşadığı kötü tecrübeler var; evlatlarının hasretini çeken annelerin babaların, sevdalıların hüznü ve endişesi var.
Yüz yıl sonra annelerimize yeni Yemen türküleri yaktırmayın. Mehmetçik'imizi Libya çöllerinde helak ettirmeyin. (CHP sıralarından alkışlar) Birleşmiş Milletler üzerinden barış koridoru önerimizi dikkate alın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Bu yanlışa, bu tezkereye Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz "hayır" diyoruz. Bedelini Mehmetçik'in canıyla ödeyeceği bu karara kesinlikle "hayır" diyoruz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)