| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 14.01.2020 |
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisimizin 100'üncü yılını kutlayacağımız 2020 yılının ülkemize huzur ve esenlik getirmesini dileyerek hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İşte arkamda yazıyor, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." diyor ama değerli arkadaşlarım, millet adına bu Mecliste çıkardığımız yasalara uyulmadığını görmek hepimizi düşündürmeli. 2019 yılında bu Mecliste çıkardığımız ve kamuoyunda en fazla tartışılan icraatınız yargı reformuydu. Meclisteki tartışmalar sırasında iktidar sözcüleri hep dediler ki: "İfade özgürlüğünün önünü açacağız, bundan sonra haber ve eleştiri suç olmayacak." Bizler ise yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmadan bunun asla gerçekleşmeyeceğini vurguladık. Bu kürsüde şu sözleri söylediğimi iyi hatırlıyorum: "Bu kanun çıktıktan sonra da savcılar ve hâkimler haberden, eleştiriden terör, gazeteciden terörist çıkarmaya devam edecek. Haklı çıktım demek için değil ama ülkemizin ayıplı hâlini görmemiz açısından yaşananları sizinle paylaşmak isterim.
Biz kanunu 17 Ekimde çıkardık, bakın üç ayda neler yaşandı. Sadece manşet ve köşe yazıları delil gösterilerek Sözcü gazetesine, Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz'a, yazarları Emin Çölaşan'a, Necati Doğru'ya, Gökmen Ulu'ya "Fetullahçı terör örgütüne bilerek yardım" suçundan hapis cezaları verildi. Bir yandan Sözcü'ye, Cumhuriyet'e ve daha birçok basın organına asla yapışmayacak FETÖ'cü çamuru atılmakta, diğer yanda adliyelerde kurulan FETÖ borsalarında bu örgütün en üst noktalarında yer alan bürokratlar, iş adamları, damatlar beraat etmekte, aklanmakta. Bu yaşananlar akıl tutulması değil de nedir?
Bakın, Çalışan Gazeteciler Günü'nde Cumhurbaşkanı basın özgürlüğünden bahsediyor. Ama aynı gün Zonguldak'ta Halkın Sesi Yazı İşleri Müdürü Cevdet Akgün yazdığı yazı nedeniyle hapse giriyor; yazdığı yazı da Bank Asyanın avukatının bu iktidar tarafından sınavsız hâkim yapılması. İşte, daha dün, savcılar yazar Aslı Erdoğan için, hak savunucusu Eren Keskin için dokuz yıl hapis cezası istediler. Bugün, T24 yazarı, gazeteci Mehmet Yılmaz hâkim karşısındaydı; dört yıl hapsi isteniyor yazdığı yazı nedeniyle. Sadece Cumhuriyet yazarları, muhabirleri, yöneticileri hakkında şu anda devam eden 90 tazminat davası, 37 ceza davası var, hepsi haberler, manşetler nedeniyle.
Değerli arkadaşlarım, tarafsızlığını yitiren mahkemeler sadece kanuna direnmiyor, uluslararası hukuka, yüksek yargıya da direniyor. Cumhuriyet davasında Yargıtayın "Habercilik yaptılar." diyerek hepsi için beraat istediği gazeteciler ve yöneticiler alt mahkemelerde ısrarla ve inatla terörle suçlanıyor, hapis cezası isteniyor; işte, Osman Kavala örneği, işte Wikipedia örneği. Anayasa Mahkemesinden, AİHM'den çıkan ihlal kararları mahkemeler tarafından tanınmıyor.
Değerli arkadaşlarım, Meclisin iradesine, yargı reformuna, AİHM'e, Anayasa Mahkemesine kim, hangi gerekçeyle direniyor; bunu hep birlikte sorgulamalıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, gazeteciler sokak ortasında dayak yiyorlar, mahkemeler saldırganları cezalandırmıyor bile. Basına baskının çeşidi ise sınırsız. İşte, BirGün, Cumhuriyet, Evrensel gazetelerine resmî ilan ambargosu uygulanıyor. Anadolu'da yüzlerce yerel gazete üç kuruş borçları gerekçe gösterilerek susturuluyor. Gazetecilerin en temel hakkı olan basın kartları bile baskı aracı olarak kullanılıyor yazamasınlar, konuşamasınlar, halk gerçekleri bilmesin diye. Tüm bunlar olup biterken 10 Ocakta saraydan mesaj geliyor: "Çok sesli, etkin, herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmayan medyanın varlığı demokratik ve şeffaf toplumun olmazsa olmaz koşuludur." deniyor. Gerçekten demokratik, gerçekten şeffaf toplum isteyenlerin ilk yapması gereken, basının üzerinden ellerini çekmeleridir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)