| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gana Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 14.01.2020 |
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada aslında birçok konuyu dile getiriyoruz, konuşuyoruz ve konuştuğumuz maddelerden birisi de Türkiye ve Zambiya arasında yatırımların karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması.
Zambiya... Şimdi, normalde Halkların Demokratik Partisi, biz, birçok ülkeyle, barış için, uzlaşmak için, bir arada yaşamak için her türlü anlaşmanın, teşvikin, karşılıklı bilgi alışverişinin olmasından yanayız fakat bazı şeyler gelirken içeriğinde ne var, ne oluyor, insan merak ediyor. Zambiya... Birçoğumuz haritaya baktığında "Nerededir?" diye düşünmemiz lazım. Zambiya, Afrika'da alt kesimde, denizden uzak, bir tarafında Angola, bir tarafından Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Zimbabve olan, işte bazen böyle olumsuzluklarda ve ticari rakamlarda çıkan bir ülke. Geçmişinden bugüne kadar pek bir ilişkimiz yok fakat 2000'lerden sonra bir ilişki var. Yakın tarihte bir büyükelçilik orada açılıyor. 2013'te onlar Ankara'da büyükelçilik açıyor -tarihlere bakalım, işte, on yedi-on sekiz yıl iktidardan söz ediliyor- ve peşinden, 2018'de, bizim 24 Haziran seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanının yemin törenine oranın cumhurbaşkanı geliyor, peşinden, yirmi gün sonra Cumhurbaşkanı oraya ziyarete gidiyor. Bunları niçin anlatıyorum? Bu teşvik ve gidiş gelişler baktığımızda bir dönem artıyor, 2018'den sonra. Ne oluyor bu teşvik ve korunma için, baktığımızda? Türkiye'de biz her "yandaş" dediğimizde burada kıyamet kopuyor, itirazlar çıkıyor; Cengizler Holding orada ciddi yatırım yapmaya başlıyor, ciddi ithalat yapmaya başlıyor, ihracat yapmaya başlıyor ve biz "yandaş" dediğimizde yine anlaşılmıyor. O yüzden, belki de bu anlaşmanın ismini "Zambiya arasında karşılıklı yatırım anlaşması" değil de "AKP'yle arasında karşılıklı anlaşma" yapmak lazım, yandaşla arasında karşılıklı teşvik anlaşması diye tanımlamak lazım. Çünkü ne konuşursak konuşalım, içeriğine baktığımızda... Yani Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan yurttaşlar, kurumlar, kişiler, bizler yararlanmıyoruz. Bu yandaşlardan söz ettiğimizde nedense itirazlar yükseliyor. Ama bu yandaşlar doymuyorlar, doymuyorlar, bir kıyamet koptuğunda da her şeyi söylüyorlar. 17-25 Aralıkta, Cengiz Holding dediğimizde, küfürleri hâlâ kulaktan çıkmıyor. Ne oluyor? Bunlar doymadıkları gibi... Biz biliyoruz ki bu yandaş Türkiye'de korunduğunda bütün her şeyimize müdahale ediyor. Neler yapıyor? Doğayı tahrip ediyor, işçi haklarını yiyor, insanlar işçi sağlığı olmadığı için iş güvenliğinden, canından oluyor. İş kazası değil, iş cinayetlerinden söz ediyoruz. Şimdi, biraz özetlemeye çalışacağım, paranın üstüne para katıyor. Fakat Türkiye'de biz işten, emekten, yoksulluktan, işsizlikten söz ettiğimizde hemen itirazlar yükseliyor ve bu yandaş tatmin olmuyor; medyasından, enerjisinden, sanayisinden, otoyolundan, köprüsünden her adımda, her yerde var. Türkiye haritasında yandaşların şeyini çıkarırsak her tarafa sinmişler, yaşamımızın her alanında var.
Peki, bunlar neden oluyor? Çünkü Türkiye Cumhuriyeti artık bir parti devletine dönüştü. Biz bunu söylediğimizde "Ya, nasıl olur?" Normalde, bu Meclis açıldığında "parti devleti" dediğimizde, "Bu sistemde giderek birçok problem çıkacak." dediğimizde kimse inanmıyordu. Fakat bugün kamusal kurumlar, devlet kurumları artık AKP'yle eşit bir tarza geldi, AKP de yandaşla eşit bir tarza geldi ve her yerde her adımı yürütüyorlar. Ne oldu? Hatta geçenlerde anımsarsanız, Hükûmetin başı, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşmasında dedi ki: "Fransa, İngiltere, Almanya ve şahsım bir zirve yaptık." Bu şahıs anlayışı, bu zirve anlayışı işte bu yandaşlıkla beraber eşit gidiyor. O zaman bunların ismini de hiç kamufle etmeyelim, direkt isimlerini koyalım, ya holdingin ismini veya direkt diyelim ki şu yandaş firmalarla, şu ülkeler arasında ilişki olsun.
Arkadaşlar, bunlar peki ne yapıyorlar? Baktığınızda, ben, size bu Mersin'deki nükleer güç reaktöründen mi söz edeyim, size Hasankeyf Ilısu'dan mı söz edeyim, size üçüncü havalimanından mı söz edeyim? Birçok şey sayabilirim fakat yakın tarihteki bir şeyden söz etmek istiyorum, Mardin'in Mazıdağı ilçesi. Bugün, bildiğiniz gibi, bir taraftan olaylar olurken, bir taraftan kıyamet koparken, yatırımlar olmazken Mardin Mazıdağı'nda -öteden beri, devletin kuruluşlarından Etibank diye bir kurum var- fosfat üretiliyor, gübre üretiliyor, birçok çalışma yürütülüyor.ve bunun özelleştirilmesine karar veriliyor birçok kurum gibi. İtalyanlar talip olmaya çalışıyorlar, İtalyanlar bir şekilde vazgeçiyor, Cengiz Holding burayı alıyor. Koskoca bir dağ, fosfat var, başka madenler var, birçok şey üretiliyor. Peki, burayı aldıktan sonra Cengiz Holding ne yapıyor? Cengiz Holding burayı aldıktan sonra, yaptığı işlemlerden birisi, diyor ki: "Burada yol yok, yol yapmak lazım." Tamam. Karayolları Genel Müdürlüğü diyor ki: "Yol yapalım oraya." Sadece oraya -ondan sonraki Mardin yolu uzun süre bekledi- yol yapılıyor. E, diyor ki: "Ben buraya yol yaptım, bu da yetmiyor, bir güvenlik..." Tamam, güvenlik zaten nasıl olsa... Hemen bir kamuflaj bulalım, hemen şey yapalım, korucuları artıralım, güvenliği, bir de kulübe yaptıralım. Tamam. Diyor ki: "Ben buradan bunları üretirsem olmaz ki ben bunu nasıl pazarlayacağım?" Nasıl pazarlayacaksın? Diyor ki: "Ben bunu tırlarla götüremem, bir demir yolu ağı lazım." "Kurtalan Ekspresi" dediğimizin yıllardır daha herhangi bir işlemi yok, bir yenileme yok. Ben Batman Vekiliyim, Batman ile Diyarbakır arasındaki demir yolunda bir onarım yok, hâlâ tren bir buçuk saatte gidiyor, iki saatte gidiyor ve doğru dürüst durmuyor. Mardin'e bir tren yok. Mardin Mazıdağı fosfat tesislerine Cengiz Holdinge demir yolu döşeniyor özel taşıması için. Hadi bu da geçti, Cengiz Holding doymuyor, yandaş doymuyor. Diyor ki: "Bu demir yolu ihalesini yapın." İhale açılıyor, 109 milyon fazla veren firma ihaleyi alıyor. Kim? Cengiz Holding. Bu kadar da olmaz ya, pes!
Şimdi, bu ülkeyi yağmaladınız, yediniz, bitirdiniz, sıra Zambiya'ya mı geldi? Ve böyle devam ediyorsunuz; bu şahıs hükûmeti ve işte, iktidar hükûmeti buna dönüşüyor. Biz bunları Plan ve Bütçe Komisyonunda konuşurken Mazıdağı'ndan muhtar aradı. Bir şekilde orada olduğumuzu duyunca Karataş Köyü muhtarı dedi ki: "Vekilim, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yazıyoruz, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına yazıyoruz, kabul edilmiyor; valiye çıkıyoruz, kabul edilmiyor. Evimiz... Bunlar bir taraftan maden ararken, bir taraftan yeri dinamitlerle patlatırken gece gündüz kapımızı açamıyoruz, penceremizi açamıyoruz; toz duman içerisindeyiz, hepimiz hasta olmuşuz, bu hâl midir? Ve bu patlamalar esnasında demir yolu inşaatı da başlayınca kimi zaman içme suyumuza, açılan kuyulara çamur karışıyor; çamurla beraber su geliyor, vali buna bir şey yapamıyor. Bu Cengiz Holding devletin yerine mi geçmiş? Bakan cevap vermiyor, vali cevap vermiyor; bunu bir söyler misiniz?" Yani, siz "yandaş" diyorsunuz; "yandaş" demeyin, bunun yerine ismini "devlet" koyun. Devlet bunların yandaşı konumuna gelmiş, bu hâlden bu hâle gelmişiz. Ve bu, son yedi yılda -daha önce 70 iken- 710 milyara varan bir ciro yapıyor. Ve biliyor musunuz, yakın tarihte ne oldu? Yakın tarihte, Avrupa'nın ve dünyanın en iyi ekonomi kurumları bir araştırma yaptı; dünyada ilk 10'a giren, son yıllarda gelişen müteahhit firmalar: Cengiz, Limak, Kolin ve bu "yandaş" dediğimiz kesimler. Ve bunlar yapılırken bir taraftan Artvin'de, bir taraftan Hasankeyf'te, bir taraftan Mersin'de nükleer santrallerde hepimizin geleceği tümüyle yok edilmek isteniyor, çevre tümüyle altüst ediliyor. Sadece bugüne değil, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğine ipotek konuluyor ve bu yandaş doymuyor, doymuyor; hepimizin geleceğini resmen ipotek altına almak istiyor. Ve geldiğimiz aşamada, biz, bir taraftan da baktığımızda, anımsarsanız, bunların bir vergi affı gündeme geldi Türkiye'de. Her seferinde burada vergiyle ilgili düzenlemeler yapılıyor. Arkadaşlar, Cengiz Holdingin vergi borcu bir tek kalemde -bir dakika, rakama bakayım- 422 milyon, o günkü, 2010'daki. Ben bir hesap yaptım, bugünle karşılaştırdığımızda 1 milyar 610 milyon vergi bir seferde yok ediliyor, çiziliyor. Ya, bu yandaş burada bunları yapıyor, vergisi çiziliyor, ödül alıyor, teşvik alıyor, ceza almıyor, her şeyi yapabiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi Sayın İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, burası bitti, oradaki aldığı parayla tekrar buradaki kıyıma mı kalkışacak, bize katkı mı sunacak? Hayır. Bu şahıs devletinden, yandaş devletinden, parti devletinden çıkmadığımız sürece, herkese eşit ulaşmadığımız sürece hepimizin geleceği ipotek altına alınmakta.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)