| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti ile Arjantin Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığı ile Vergiden Kaçınmaya Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 15.01.2020 |
SERKAN TOPAL (Hatay) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılarımı sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, Parlamento geleneğimizde ve yönetim anlayışımızda, genel anlamda, şu ana kadar cumhuriyet tarihinde özellikle iki temel konunun iç politik tartışmalardan uzak tutulduğunu çok iyi biliyoruz. Birincisi, dış politika; ikincisi, savunma politikası çünkü ikisi de millî. Çünkü bu bakanlıklara atama yapıldığında hepimizin çok iyi bildiği gibi, birikimi, kapsayıcılığı ve de gerçekten devleti iyi temsil etme kabiliyetinin olması çok önemli. İşte, AK PARTİ hükûmetlerinin, iktidarlarının yaptığı en büyük hatalardan biri de bu atamaları yanlış yapmaları.
Değerli arkadaşlar, gerek bizler gerek diğer muhalefet partilerinin milletvekilleri bu kürsüde her zaman şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Dış politika ülkemizin menfaati göz önünde bulundurularak yapılır. Devletimizin bekasını sürekli dillendirenler... Bizler de bunu, aynı şeyi söylüyoruz; evet ama ortak aklın ürünü diplomasinin derinliğiyle yürütülür dediğimizde, AK PARTİ milletvekili arkadaşlarımız ve iktidarları diplomasinin derinliğini muhtemelen "stratejik derinlik" olarak algılıyorlar. Şimdi, ben şunu soruyorum: Hangi stratejik derinlik ve biz şu anda hangi derinlikteyiz, neredeyiz arkadaşlar? Şimdi, çok basit bir şey: Libya'ya asker gönderme tezkeresi çıkıyor ve en yakın üssün, Dalaman Havaalanı'nın Trablus'la arasının 875 deniz mili olduğunu hesaplayamayacak kadar derinlik bilgisinin az olduğunu burada ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, AK PARTİ iktidarlarının 2002 yılındaki yine en büyük argümanlarından bir tanesi "sıfır sorun"du. Değerli arkadaşlar, bu yola çıktığımızda sıfır sorun yerine... Sorunsuz bir komşumuz var mı arkadaşlar? Sorunsuz bir sınırımız var mı arkadaşlar? Yok. Şimdi, tabii, Türkiye, bölgede bölgesel bir güç olma düşüncesiyle çıktığı yolda, "stratejik derinlik" dedikleri, aslında Orta Doğu bataklığına saplandığımızın bir göstergesidir şu anda bizim bulunduğumuz durum.
Değerli arkadaşlar, "Dış politikada cumhuriyet tarihinin en büyük zikzaklarını çizen bir iktidar." dediğimizde, bunu sataşma olarak kabul ediyorlar. Bu bir sataşma değil, ben zikzakları da çok basit not aldım.
Mesela Mavi Marmara'yı törenle uğurluyorlar, ertesi gün "Dönemin Başbakanına sordunuz mu?" diyorlar. Mesela "NATO'nun Libya'da ne işi var?" diyorlar, ertesi gün "NATO Libya'ya girmelidir." diyorlar. Yani Fetullah efendiye, terör örgütüne, değinmeyeceğim, zamanım kısa. "Kardeşim Esad" diyorlar, ertesi gün "Katil Esad" diyorlar; bugün artık muhtemelen yeniden "Kardeş Esad" olacaktır.
Kıbrıs konusundaki yani Ege adaları konusundaki zikzakları söylemeye şu anda zaman yok ancak şunu ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlar: Şimdi, Türkiye'nin bulunduğu konumu çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Yüzyıllardır Rusya'nın Akdeniz'e inme hayalleri var; bugün elini kolunu sallayarak giriyor ve gerçekten bölgede en güçlü ülke hâline geliyor. Yine, İsrail orada bölgesel aktör olmaya devam ediyor; Yunanistan Kıbrıs Rum kesimini de yanına alarak ekonomik aktör olmaya devam ediyor; bizim durum nerede belli değil.
Değerli arkadaşlar, yine, 2002 yılında "Terörü bitireceğiz." demişlerdi, 2002 yılında zaten terör sıfırdı, bugün neredeyse ülkemizi terör yuvası hâline getirdiler. Şimdi, bir defa bütün partilerden bir komisyon kurup gerçekten bizi dinleseler bütün bu sorunlar bitecek ama maalesef, olmuyor.
Şimdi, zaman yetmeyecek ama son olarak şunu söylemek istiyorum...
BAŞKAN - Yetmez.
SERKAN TOPAL (Devamla) - "Güçlü ekonomi" diyorlar.
Şimdi, Sayın Erdoğan'ın iktidara gelmeden önce bir cümlesi vardı: "Bu iktidar, bu zalim iktidar, bu milleti çay ve simide..." Maalesef hani sürekli "çay ve simit" diyor ya, çay ve simit hesabını yapıyorlar. Hatta ve hatta...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son cümlelerinizi alayım.
SERKAN TOPAL (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
"Çay ve simide mahkûm kıldılar." diyor ya, hatta her mitingde buradaki bir bakanımız, her bir milletvekili mitinglerinde vatandaşlarımıza soruyor, "Çay kaç lira, simit kaç lira? Asgari ücretten bu kadar artıyor." diyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, milletimiz çay, simit yiye yiye midesi simit doldu. Yani siz sadece simitle mi besleyeceksiniz? O zaman biz şöyle bir hesap yapalım, ben şunu sormak istiyorum: Hani sarayda ejder meyveli "smoothie" çayı var ya, ejder meyveli "smoothie" çayı, bir onu da hesaplayalım, asgari ücreti onun üzerinden yapalım.
Değerli arkadaşlar, "güçlü Türkiye, güçlü Türkiye" diyor. Şimdi, içeride bu kadar istikrarsız bir ortam varken ve bölgede gerçekten bu kadar bize güvensizlik varken bizim neyimiz örnek alınacak değerli arkadaşlar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SERKAN TOPAL (Devamla) - Bitirebilir miyim son olarak?
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum, sağ olunuz.
SERKAN TOPAL (Devamla) - Son konuşmacı olduğumuz için...
BAŞKAN - Son konuşmacı olduğunuz için gereken tolerans sağlandı. Zaten saat dokuz oldu.
SERKAN TOPAL (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Son olarak şunu söylüyorum: Hep birlikte bir komisyon oluşturalım ve ülkemizi bu Orta Doğu politikasından kurtaralım.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)