| Konu: | İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 44 |
| Tarih: | 16.01.2020 |
CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir demokrasi olarak yoluna devam edebilmesi için Yüksek Seçim Kurulunun görevini layıkıyla yerine getirmesi lazım. Şimdi, bildiğiniz üzere YSK bir yargı organıdır, dolayısıyla yargı organından dünyanın her yerinde beklenen 3 tane temel şey olur. Birincisi, yasalara uygun davranması yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkardığı yasalara uygun kararlar vermesi. İki: İçtihatlara uygun davranması yani aynı yasalar, aynı koşullar devam ederken içtihatlarını değiştirmemesi, öngörülebilir olması. Üç: Tarafsız ve bağımsız olması.
Şimdi değerli arkadaşlar, bakalım bizde nasıl? Bu üç konuda da maalesef YSK iyi performans göstermiyor. Bir: En son Anayasa referandumunda yasanın açık hükmüne rağmen yani Türkiye Büyük Millet Meclisi iradesine rağmen mühürsüz oyların geçerli sayılmasına ilişkin karar verdi.
İki: 31 Mart yerel seçimlerinde hem yasanın hem yerleşmiş içtihatların aksine karar verdi. Bakın, Seçim Kanunu madde 112 "Gerekçe ve delil gösterilerek itiraz edilir." demesine rağmen -özetle söylüyorum- birçok sandıkta gerekçesiz ve delilsiz bir şekilde yeniden sayım kararları verildi.
Biliyorsunuz, seçim hukuku şeklî bir hukuktur. Belli süreler dâhilinde denetimler yapılır, ondan sonra kesinleşir. Daha sonradan seçim sonucunu değiştiren somut deliller ortaya konulursa bu iptal sebebi yapılabilir. YSK'nin tüm içtihatları bugüne kadar bu yöndeydi ama 31 Martta bunun tam tersi bir karar verdi.
Şimdi, gelelim tarafsızlık konusuna. Burada da çok vahim sıkıntılar var. Bakın, değerli arkadaşlar, İstanbul seçimleri için seçimin iptali ve yeniden yapılması kararı verilirken hemen hemen dilekçesi bile aynı olan Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde İYİ PARTİ'nin yaptığı itirazı reddetti, hemen hemen aynı. Böyle birçok örnek var yani geçmişten gelen çok örnek var ama güncel, hemen hemen aynı tarihlerde verdiği çelişkili kararlar bunlar.
Bir başka problemli durum değerli arkadaşlar, bakın, Yüksek Seçim Kurulu adaylık için başvuranları belirli şartları taşımıyorsa, yasaya aykırıysa veto edebilir ama o denetimi yaptıktan sonra, seçim sonucu ortaya çıktıktan sonra "Sen seçilme yeterliliğini taşımıyorsun." diyemez. Burada çarpıcı bir örnek var: Diyarbakır Bağlar ilçesinde yüzde 70 oy alan HDP'li belediye başkanına mazbata verilmedi, yüzde 25 oy alan AKP'li isme verildi. Şimdi, burada hiçbir demokrasi yok.
Değerli arkadaşlar, seçim kurulları adayı reddedebilir, bu ayrı tartışılabilirdi ama bu, seçmen iradesine tuzaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ZEYNEL EMRE (Devamla) - Şimdi, açıkçası, bu konuda tabii, çok uzun örnekler verilebilir ama uzunca bir süredir YSK sistemli bir şekilde yasaları ihlal ediyor. Aslında esas sorun şu: Esas sorun, YSK son dönemde tüm yüksek yargı organlarının yaşadığı sendromu yaşıyor. Ne o sendrom? Saray sendromu. Yani Erdoğan izin verirse, Erdoğan'ın izin verdiği sınırlar içerisinde ya da daha önceden ikna edilmek koşuluyla farklı kararlar verebilir ama bir konuda Erdoğan kararlıysa o konuda muhakkak öyle karar çıkıyor, YSK de bu konuda Erdoğan'ın kararlı olduğu her meselede âdeta esas duruşta duruyor. Biz uzun süredir söylüyoruz, siz de uzun süredir tepkisiz kalıyorsunuz. Bu sürdürülebilir bir şey değil, biz bu önergenin lehine oy kullanıyoruz. Bunun araştırılması bir dahaki seçimlerin sağlıklı olabilmesi için elzemdir diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)