GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/102, 461, 682, 977, 981, 982) No. lu Hayvanların Haklarının Korunması ile Hayvanlara Eziyet ve Kötü Muamelelerin Önlenmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:44
Tarih:16.01.2020

CHP GRUBU ADINA DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hakkâri Çukurca'da şehit olan, Zonguldak Çaycuma ilçesi doğumlu Piyade Sözleşmeli Er Sait Miyanyedi'ye ve Adıyaman doğumlu Tolga Kaplan'a Allah'tan rahmet, ailesine ve milletimize başsağlığı, yaralanan askerlerimize acil şifalar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi dünyamız sadece insanlar için değil, tüm canlılar için bir yaşam alanı. Hayvanların da insanlar gibi doğma, büyüme ve yaşama hakkı var. Büyük bilge Mahatma Gandi diyor ki: "Doğa, sadece ihtirasları ve bencillikleri karşılayamaz." İşte, biz, insanların doğaya karşı olan bu ihtiras ve bencilliklerini mümkün olduğunca ortadan kaldırmak için Türkiye Büyük Millet Meclisinde Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu olarak görev yaptık. Mecliste grubu bulunan partilerin 12 üyesiyle toplam 12 toplantı gerçekleştirdik; Komisyon görevlileri, STK'ler ve konunun tüm paydaşlarıyla gerek Komisyon toplantılarında gerekse sahada bizzat inceleme yaparak bir araya geldik.

Hayvan hakları ve hayvanlara eziyet nedir? Konuya biraz daha verilerle ve biraz daha derinine inerek yaklaşmak istiyorum. Hayvana eziyet; hayvana işkence etmek, aç susuz bırakmaktır. Hayvan dövüştürmek, hayvanı zehirlemek veya zehirlemeye teşebbüs etmek, hayvanı terk etmek, hayvanı zalimane bir şekilde taşımak, vicdansızca, zalimce aşırı bir şekilde çalıştırmak, hayvana cinsel saldırı ve bunun gibi daha nice eziyetler...

Dünyada hayvan hakları ve hayvanlara eziyete karşı alınan bazı tedbirler var. Mukayeseli bir değerlendirme yapmak oldukça önemli. Bu bakımdan, hayvanlara yönelik fiillerin hapis cezasıyla cezalandırıldığı ülkelerden bazı örnekler vermek istiyorum. İtalya, İngiltere, İsviçre, Belçika, Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya, Fransa ve Hollanda gibi ülkelerde hayvana eziyete hapis cezası da verilebilmektedir. Ancak yaman bir çelişkidir ki maalesef, bu ülkeler, buldukları başıboş sahipsiz hayvanları çok kısa süre, bir hafta, iki hafta gibi sürelerle bakımevlerinde tuttuktan sonra, eğer sahiplerini bulamazlarsa onlara ötanazi uygulamakta ve onları itlaf etmektedir. Buradan da anlaşılmaktadır ki bir örnek teşkil edecek bu ülkelerin çok daha ilerisine geçerek Hayvan Hakları Araştırma Komisyonunun Raporu'nun maddelerini değiştirmeden, altını boşaltmadan bir hayvan hakları kanununa dönüştürdüğümüz takdirde bu alanda dünyada bir numara olabiliriz. Kültürümüzle, coğrafyamızla, her şeyimizle de 1 numara olmayı hak edecek vicdana sahip Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyız.

2 tane çok kötü örnek vereceğim 2 ülkeden. Devlet uygulamasıyla hayvanlara karşı eziyeti bir politika hâline getirmiş 2 ülke; biri Tayvan, biri Hindistan. Tayvan'da köpeklere uygulanan işkence sıradan bir hâle gelmiş, sokak köpekleri vahşi bir şekilde bir kafeste, su dolu bir tankta, kafesin içinde boğularak itlaf edilmektedir. Yine, Hindistan'da, yakalanan başıboş köpekler içi su dolu bir tankın içinde veya römorkta tutularak elektrik verme yoluyla öldürülmektedir.

Peki, dünyadaki bu örneklerden sonra, şu anda Türkiye'deki durum nedir, neyle karşı karşıyayız? Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün verilerine göre, bugün itibarıyla Türkiye'de 2 milyon sahipsiz hayvan var, 1 milyonu kısırlaştırılmamış ve sürekli üreyen hayvanlar; aynı zamanda, sürekli tehdit altında kaldıkları için hayatta kalma refleksiyle de üreme hızları gittikçe artıyor. Biz devlet kurumları olarak yılda 200 bin kısırlaştırma yapıyoruz ve 30 milyon TL de para harcıyoruz. Eğer bu hızla gidersek on yılda 300 milyon TL kısırlaştırmaya para harcamış olacağız ve elimizde de sokaklarda da sahipsiz 3 milyon hayvan olacak.

Bu verilerden hareketle, bizim Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu olarak önerilerimiz nelerdir? Önerimiz, öncelikle ülkemizdeki sahipli-sahipsiz hayvanların sayımının, coğrafi dağılımını da tespit ederek 1 Temmuz 2020 tarihine kadar yapılmasıdır. Ardından, yılda 500 bin sahipsiz hayvanın kısırlaştırılması ve başlatılacak beş yıllık bir kısırlaştırma seferberliğiyle birlikte de bu sorunu tümüyle çözmeyi öneriyoruz. Sahipli ve sahipsiz hayvanların kimliklendirilmesi ve takibinin yapılması çok önemli. Kısırlaştırma yapacak olan veterinerlerin, görevlilerin eğitim alması, sayılarının artırılması ve bütçe olarak güçlendirilmeleri ve tıbbi cihazlarla da desteklenmeleri bu kısırlaştırma seferberliğinin gerçekten hayata geçip sonuç vermesi için çok önemli çünkü bu beş yıllık programın içinde herhangi bir sıkıntı ve akamet oluştuğu anda, bir kısır döngü şeklinde harcanan para da boşa gidecek, kaybedilen zaman da boşa gitmiş olacak.

Hayvan refahı fonu kurulmasını, hayvan kolluğu kurulmasını öneriyoruz.

En önemli maddelerden bir tanesi, hayvana eziyeti Kabahatler Kanunu'na göre değil, TCK'ye göre hapis cezasıyla cezalandırmak istiyoruz. Bu hapis cezasının ertelenemez, para cezasına çevrilemez ve adli sicile işlenecek şekilde kanunun düzenlenmesini istiyoruz.

Belediyelerimizin durumu nasıl? Belediyelerimizin durumunu size tek bir veriyle anlatacağım. Ülkemizde toplam 1.397 belediye var, bu belediyelerin sadece 254'ünde hayvan bakımevi var yani yüzde 18'inde.

Evet, bir diğer konu AK PARTİ politikaları. AK PARTİ politikaları maalesef, doğayı korumaktan ziyade doğayı tahrip etmek üzerine kurulu. Bir örnek, Kaz Dağları'nda bildiğiniz gibi bir ağaç kıyımı yapıldı, binlerce ağaç kesildi. Bunun üzerine AK PARTİ yöneticilerinin de milletvekillerinin de "Evet, ağaçlar kesildi ama onların yerine fidan diktik." şeklinde açıklamaları oldu. Unutmayın ki değerli milletvekilleri, doğa bir bütündür. Fidan dikeceğiz, tabii ki dikmeliyiz ve bu kısmını destekliyoruz, daha da fazla dikmeliyiz ama unutmayın ki siz tilki, ayı, tavşan dikemezsiniz. O nedenle, sadece yapay bir yaklaşımla doğacı görüntüsüne kavuşmak maalesef, inandırıcı olmamaktadır.

Kaçak avcılık konusunda maalesef, çok sıkıntılıyız; ruhsatlı avcı sayımız 150 bin, ruhsatsız avcı sayısı 250 bin.

Dünyadaki 5 önemli kuş göç yolunun 2'si İstanbul Havaalanı'nın üzerinden geçiyor, hem de on binlerce yıldır geçiyor.

Hayvanlı kara sirklerinin yasaklanmasını istiyoruz.

Bu kibirli havai fişek kullanım alışkanlığına sınırlandırma getirilmesini istiyoruz.

Kürk hayvanı üretimi ve ithalatının Komisyonca yasaklanmasını istiyoruz.

Deniz memelileri ve hayvanları gösteri ve terapi merkezlerinin biz, Komisyon olarak iki yıllık bir sürecin içinde kapatılmasını talep etmiştik, ben ek görüş bildirmiştim; bunun en geç 2020 yılının 11'nci ayında kapatılmasını talep ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Bu yunus ve deniz memelilerinin bulunduğu gösteri amaçlı parklarda 75 yunus, 51 fok var, 9 tane böyle park var. Bu 9 park da belirli bir siyasi görüşe sahip olan tek bir kişiye ait olan şirketler grubuna aittir.

Birkaç tane çok pozitif ilave yapmak istiyorum. Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğünün daire başkanlığına dönüştürülmesi konusunda bir girişim vardı sarayda. Bundan haberdar olduk ve Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu olarak oy birliğiyle, daire başkanlığına dönüştürülmemesi, Genel Müdürlük olarak kalması gerektiği konusunda görüş bildirdik. Bu görüş hayata geçmiş, Genel Müdürlük olarak faaliyetine devam etmektedir.

BOTAŞ kurumu da Tuz Gölü'ndeki flamingo popülasyonunun artırılması konusunda dünyada ödül almış. Bir KİT Komisyonu üyesi olarak oraya yaptığımız gezide de kendi Komisyonumuzla bağ kurdurarak bu doğrultuda da onlara bir teşekkür yazısı gönderdik Komisyon olarak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son cümlelerinizi alayım, buyurun.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) - Onlar da bu teşekkür yazısını çerçeveleterek astılar.

Evet, 9 Kasım 2019'da kısacık ömrünü, tüm canlıların iyiliğine adamış Sevgili Burak Özgüner'i kaybettik. Hayvan Hakları Yasası'nın çıkarılması konusunda uzun yıllar mücadele veren, Komisyonumuzun çalışmalarına ve bu raporun hazırlanmasına destek olan hayvan hakları savunucusu, iyi kalpli, sevgi dolu, örnek insan Burak Özgüner'i sevgiyle ve dostlukla anıyorum.

Milletvekillerimize de sesleniyorum, diyorum ki: Değerli milletvekilleri, gelin, hayvan hakları kanununu Hayvan Haklarını Araştırma Komisyonunun raporu doğrultusunda çıkaralım; içini, altını boşaltmayalım, bir hayvan dostumuz daha eziyet çekmeden hep birlikte dünyanın bir numaralı devleti olalım diyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)