GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:50
Tarih:30.01.2020

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Elâzığ ve memleketim Malatya'da gerçekleşen depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın ailesine başsağlığı diliyorum. "Malatya'ya, Elâzığ'a ve Türkiye'mize geçmiş olsun." Ama değerli arkadaşlar, bu cümleyi kurarken bir yandan da utanıyorum. Bu ülkenin Meclisinin bir üyesi olarak inanın, bakın, şu haritayı görüp de yani nerelerde deprem olacağını bilim söylerken, Elâzığ ve Malatya bu deprem hattının üzerindeyken, bununla ilgili tedbir almamış bir Meclisin üyesi olarak bu başsağlığı dileğini söylerken utanıyorum. Ancak biz sorumluluğumuzu yerine getirmeye çalıştık sevgili vatandaşlar, AKP ve MHP'nin oylarıyla defalarca reddedildi deprem araştırma önergelerimiz. Maalesef depremle ilgili araştırma önergelerimiz reddedildi ve vatandaşlarımız bir afet sonucu değil, maalesef bir cinayet sonucu taammüden öldürüldü arkadaşlar. Çünkü bakın, bu haritaya baktığımızda nerelerde tedbir alacağımızı bilim bize söylüyor, biz bu tedbirleri etkin bir şekilde almadığımız sürece bütün ölümlerin vebali de boynumuzadır, özellikle AKP ve MHP'nin boynunadır arkadaşlar.

Bakın, teklif sahibi Sayın Mustafa Demir -az önce buradaydı, şimdi yok sanıyorum- bir teklif getirmiş. Arkadaşlar, böyle bir yıkım üzerine bir Meclis ne yapar? Önceliğini belirler, öyle değil mi? Önceliğini belirler. Nedir önceliğimiz, ne olmalı? Depremi konuşmalıyız, öyle değil mi? Sayın Mustafa Demir ve sizler: "Ya, bu da bir hafta konuşulur, on beş gün konuşulur. Ne var ki İzmit depreminde 18 bin vatandaşımız öldü, iki ay konuşuldu. Diğer depremlerde yüzlerce insan konuşuldu, on beş gün konuşuldu, yirmi gün konuşuldu sonra unutuldu, bu da unutulur." diyorsanız, bundan sonra bu deprem hatlarında olacak bütün depremler de depremlerin vebali de boynunuza olur arkadaşlar.

Sayın Mustafa Demir bu ülkede on beş yıl Belediye Başkanlığı yaptı, Fatih'te Belediye Başkanlığı yaptı. Ben de Fatih'te esnaflık yaptım, akrabalarım orada yaşıyor. O binaların durumunu çok iyi biliyorum, biliyor musunuz? Ayakta zor duruyor Fatih'teki binalar, ayakta zor duruyor. Bırakın depremi, o Kartal'daki binadaki gibi kendi kendine yıkılacak durumda. Ben, Sayın Mustafa Demir'i suçlamak için söylemiyorum bunu, yapısal bir sorunumuz var ama Mustafa Demir de sorumlu, vebali boynunadır. On beş yıl Belediye Başkanlığı yaptı. Yıllarca siz yönettiniz bu deprem bölgelerini ve hiçbir tedbir almadınız arkadaşlar.

Önceliklerimizi belirlememiz lazım. Peki, on beş yıl Belediye Başkanlığı yapmış Mustafa Demir, teklifinde ne getiriyor? "Van, Bitlis Ahlat'ta saray yapacağız; efendim, Kanal İstanbul yapacağız, orada bazı sorunlar var." Bu mudur on beş yıl Belediye Başkanlığı yapmış bir insanın önceliği bir deprem ülkesinde? Önceliğimiz, o tabut evlerde, o ayakta zor duran evlerde yaşayan, yaşamak zorunda bırakılan vatandaşlarımızı kurtarmak değil mi? Bakın, milyonlarca vatandaşımız patlamaya hazır bir bombanın üzerinde yaşıyor arkadaşlar ve Meclis bununla ilgili hiçbir şey yapmıyor. Ne yaptı Meclis? Bir buçuk yıl önce İmar affı çıkardı, seçim kazanmak için, AKP ve MHP seçim kazansınlar diye imar affı çıkardı. İşte, o imar aflı binalarda ne yapıldı? Cepheleri boyandı, içleri çürük. İçinde vatandaşlarımız ölümü bekliyorlar arkadaşlar. O binaların yenilenmesi lazım, güçlendirilmesi lazım. Arkadaşlar, bu yasanın derdi vatandaşlarımızı kurtarmak mı? Asla değil. Bu yasanın derdi Kanal İstanbul, Ahlat'taki saray. Bundan utanmalıyız arkadaşlar ve bu yasayı mutlaka geri çevirip esas konumuza, depreme dönmeliyiz.

Bakın, Sayın Süleyman Soylu ne dedi arkadaşlar? "İstanbul'da 7,5 şiddetinde bir deprem bekliyoruz." dedi. Evet, bilim de öyle söylüyor, "7,2 ila 7,6 arasında bir deprem çıkacak." eğer Süleyman Soylu'nun ve bilimin söylediği doğru çıkarsa. İstanbul'da bilim yine şunu söylüyor: "200 bin ölü olacak, 200 bin vatandaşımız hayatını kaybedecek, 2 milyon vatandaşımız yaralanacak." Değerli arkadaşlar, o durumda ne olacak, biliyor musunuz? Bazı mahallelere giremeyeceğiz, iş makinaları dahi giremeyecek. Bakın, 4 tane bina çöktü, bir haftada vatandaşlarımızı ancak çıkardık. Aylarca o enkaz kalkmaz, vatandaşlarımız o binalardan çıkarılamaz ve bunun vebali de hepimizin boynuna olur arkadaşlar.

Ne yapmamız lazım? Değerli arkadaşlar, kentsel dönüşüm bazı yerlerde oluyor. Nerede oluyor? Rantın olduğu yerlerde oluyor. Az katlı binaların olduğu yerlerde oluyor. Oraya yüksek katlı imarlar veriyorsunuz ve oraya müteahhitler giriyor ama şehrin eski semtlerinde, Mustafa Demir'in de belediye başkanlığını yaptığı Fatih gibi semtlerde, oralarda çok kat yapılamıyor, zaten çok katlı o binalar ve oralarda yoksullar yaşıyor arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Paylan.

GARO PAYLAN (Devamla) - Yoksulların sahibi yok bu ülkede, rantçıların sahibi var; Ağaoğluların, müteahhitlerin sahipleri var ama yoksulların sahibi yok. Yoksulların sahibi bu Meclis olmalı arkadaşlar. Milyonlarca vatandaşımız tabut evlerde yaşıyor. El birliğiyle, bütün partiler ortak bir komisyon kuralım, depremle ilgili master bir plan yapalım. Yoksa Elâzığ'la, Malatya'yla ilgili "Efendim, geçmiş olsun." demek kolay. Bizlerin sorumluluğu var. Bu sorumluluğu yerine getirmediğimiz sürece, bundan sonra olacak her depremde de bunların vebali öncelikle sizlerin boynunadır arkadaşlar.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)