| Konu: | Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 04.02.2020 |
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; imar hakkında konuşuyoruz ve bildiğiniz gibi, AK PARTİ iktidarı yılları içinde en fazla değişim gösteren yasa, imarla ilgili yasalar oluyor çünkü iktidar talanı çok seviyor ve bunu imar üzerinden yapmayı da çok seviyor. Deprem hadisesi yaşadık ama hiç çekinmeden böyle bir yasayı getirdi ve inanılmaz teklifler yine getiriliyor.
Gerçekleri konuşmak lazım. 2001'de planda 480 depremde toplanma alanı vardı, 2016'ya geldiğimiz zaman 77 deprem toplanma alanı olduğunu görüyoruz ve ne kadar bu deprem alanlarının yağmaya, talana, betonlaştırmaya dönüştürüldüğü de apaçık ortada, itiraz edilemeyecek bir noktada bu.
Üzerinde konuştuğumuz 10'uncu madde valilere yetki veriyor. Şu anda, biliyorsunuz, valiler iktidarın emir eri gibi çalışıyor, iktidarın il başkanı gibi çalışıyor ve kendisinden olmayan kişiler hakkında nasıl bir karar vereceğini de buradan hepimiz tahmin edebiliyoruz.
Değerli arkadaşlar, bir de geçen hafta gündemimizde çok önemli bir uluslararası gelişme vardı, malum, Trump planı. Trump planı hakkında burada AK PARTİ'li yetkililer çok konuştular, telin ettiler, kınadılar ama ben onların samimi olduğunu düşünmüyorum, son derece samimiyetsizler, son derece ikiyüzlüler. Bunu ispat da edebilirim size; bakın, bir örnekle, bir anekdotla kendi yaşadığım bir örnekle kamuoyuna açıklayayım burada. 2009 yılıydı, 2009 yılında ben MAZLUMDER genel başkanıydım ve 2009'da Gazze katliamı yapılmıştı. Gazze'de korkunç bir katliam yapılmıştı ve biz dernek olarak arkadaşlarımızla -Türk Ceza Yasası'ndaki 13'üncü madde, insanlığa karşı olan suçlar, İsrail vatandaşlarının da yargılanabileceğini gösteriyordu- bu minvalde bir suç duyurusu hazırladık, suç duyurusunu savcıya sunduk. Etraflı bir suç duyurusuydu ve dünya çapında ses getirmişti. Yurt dışında da bu gündemdeydi ve savcı soruşturma açmak için -yasal olarak böyleydi- Adalet Bakanlığından izin istemişti. Adalet Bakanlığı izin verirse savcı soruşturma açacak ve ne olacaktı? İsrailli yetkililer Türkiye'ye gelmek istedikleri takdirde bu yargılamadan dolayı bir kriz yaşanacaktı ve ülkeye giremeyeceklerdi. Bunun benzerleri Avrupa'da İspanya, Belçika gibi ülkelerde yaşanmıştı, diplomatik krizler yaşanmıştı ve bir tavır konmuştu İsrail'in bu politikalarına. Ne oldu biliyor musunuz? Bunun için biz Adalet Bakanını bir heyet olarak ziyaret ettik. 2009'da Sayın Mehmet Ali Şahin'in makamına gittik. Bu konuda izin vermesi için, tüm Türkiye kamuoyunun isteğini yerine getirmesi için kendisinden bir istekte bulunduk. Bize ne dedi biliyor musunuz: "Arkadaşlar, bu konu, getirdiğiniz bu konu son derece önemli, bu konudaki karar beni de aşar. Bu karar reisin kararıdır, ona sormam lazım, o ne derse o olur." dedi ve biz beklemeye başladık. On beş gün, yirmi gün, bir ay, bir buçuk ay, iki ay... Bu arada Sayın Erdoğan meydanlarda "Kahrolsun İsrail!", "..."(x) falan gibi laflar ediyordu. Aradan iki buçuk ay geçti, ne oldu biliyor musunuz? Adalet Bakanı bu soruşturmanın açılmasına izin vermedi ve böylece samimiyetsizliğini net bir şekilde göstermiş oldu. Bu çok önemliydi. Niye? Çünkü İsrail Türkiye'nin bu konudaki tavrını çok iyi anlamıştı ve ardından 2010'da Mavi Marmara katliamını çok rahat bir şekilde yaptı. Çok rahat bir şekilde 10 vatandaşımızı şehit etti ve ardından yargılama başladı. Yargılamayı da çok yakından takip ettim, Filistin meselesini yıllardır yakından takip ediyorum. 2012'de yargılama başladı. Yargılamanın her safhasını takip ettim. Müthiş bir sündürme, geciktirme vardı. Yıllarca sürdü, iyice soğutuldu ve sonrasında, biliyorsunuz, yargılama da Türkiye-İsrail anlaşmasıyla bitirildi, 20 milyon dolarlık bir anlaşmayla bitirildi. Yani Türkiye'nin egemenlik hakkı çiğnendi. Meclisin bile çiğneyemeyeceği, gasbedemeyeceği egemenlik hakkı, iktidar tarafından, yargının baypas edilmesi, Türkiye-İsrail anlaşmasının yapılmasıyla 20 milyon dolara iktidar tarafından satıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın...
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Şimdi de çıkmışlar timsah göz yaşları döküyorlar, "Vay efendim, Trump planına biz karşıyız. Kahrolsun İsrail." ve benzerleri...
Değerli AK PARTİ'li yetkililer, biz sizin cemaziyelevvelinizi de biliyoruz ve burada, işte, bakın, tüm kamuoyunun önünde bu tarihî gerçekleri herkese de sundum. Samimiyetsizsiniz. Katil ve çocuk öldüren İsrail'e karşı son derece samimiyetsiz ve vitrine oynayan bir partisiniz.
Çok yakından takip ettik. O İsrail ki İman el Hams'ı ekmek almaya giderken öldüren bir devlettir. Babasının yanında çocukları öldüren bir devlettir ve bu, sizin samimiyetsiz politikalarınızla bunlara devam edecektir.
Filistin meselesinin aslına geldiğimizde mesele şudur, Trump planında da söyleyeyim, iki önemli mesele vardır Filistin'de: Mülteciler ve Kudüs'ün konumu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Mülteciler konusunda Trump planında hiç ciddi bir şey yok, inceledim, ciddi bir şey yok. Kudüs konusunda da çok büyük bir yalancılık var ve Kudüs, aslında Filistin'in başkenti olması gereken Kudüs -sadece Doğu Kudüs'te Filistinlilere bir yer ayrılıyor- İsrail'e teslim edilmiş oluyor. Bu konudaki iktidarın politikalarını da şiddetle kınıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)