| Konu: | Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 11.02.2020 |
ORHAN SÜMER (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 18'inci maddesi üzerinde CHP adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ülke olarak zor ve sancılı bir dönemden geçiyoruz. Elâzığ ve Malatya'da meydana gelen depremde, Van'da yaşanan çığ felaketinde, Sabiha Gökçen Havalimanı'ndaki uçak kazasında hayatını yitirenlere, İdlib'de şehit olan askerlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara ve gazilerimize acil şifalar diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.
1988 yılında, 775 sayılı Gecekondu Kanunu'yla, belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığına ait yetkiler belediyelere devredilmişti; teklifin 18'inci maddesiyle, belediyelere devredilen bu yetki kaldırılıyor. Yerel yönetimlerin yetkilerini kısıtlayan bu madde, demokrasiyle bağdaşmayan bir müdahaledir. Bu düzenlemenin, uygulamada sorunlara yol açacağı ve gecekondulaşmanın önlenmesine ilişkin çalışmaları sekteye uğratacağı açıktır. Yerel yönetimleri özellikle şehircilik ve gecekondulaşmayı önleme konusunda idari, mali ve hukuki anlamda güçlendirmek gerekirken bu maddeyle bunun tam tersi yapılıyor.
Sayın milletvekilleri, İmar Kanunu, Gecekondu Kanunu gibi özellikle kentsel yerleşimleri ilgilendiren önemli bir teklifi görüşüyoruz ancak asıl konuşmamız gerekenin deprem olduğunu hatırlatmak isterim. Daha iki hafta önce, deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini bir kez daha hatırladık ancak her zaman yaptığımız gibi bunu hemen unuttuk. Bilim adamları, konunun uzmanları yıllardır bu konuyla ilgili çalışmalar yapıyor ve sürekli uyarıyorlar; yapılması gerekenler belli ancak hâlâ iktidarın attığı bir adım yok. "34 milyar dolar deprem vergisi nerelere harcandı?" diye soruyoruz, bir açıklama yok. Bu ciddiyetsiz tavırla, değil depremle, en küçük bir doğal afetle bile baş edemeyiz. Kamuoyunu aydınlatana kadar bu konuyu gündemde tutmaya devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle Türkiye'nin iyi yönetilmediğini, hatta savrulduğunu hep dile getiriyoruz. İktidar her şeyin güllük gülistanlık olduğunu söylese de TÜİK'in saklamaya çalıştığı istatistikler bile bu gerçeği her gün doğruluyor.
Daha dün işsizlik rakamları açıklandı. İşsizlik, Kasım 2019'da, önceki yılın aynı dönemine göre 1 puan artışla yüzde 13,3'e yükseldi; işsiz sayısı 327 bin kişi artarak 4 milyon 308 bin oldu. Geniş tanımlı işsiz sayısı ise 7 milyon yani her 4 gençten 1'i işsiz.
Vatandaşın bankalara ve finans şirketlerine olan tüketici kredisi ve kredi kartı borcu, Aralık 2019-Ocak 2020 arasında yaklaşık 7 milyar lira daha artarak 598 milyar lira oldu; bu borcun 481 milyar lirası tüketici kredilerinden, 117 milyar lirasıysa kredi kartlarından kaynaklanıyor. Vatandaşın takibe alınan tüketici kredisi ve kredi kartı borcu ise 10 Ocak itibarıyla 21 milyar lira oldu. UYAP istatistiklerine göre, ocak ayı içerisinde toplam 424 bin yeni icra dosyası açıldı, 2019'da 899 şirket konkordato ilan etti.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem Adana'yı yakından ilgilendiren tarım sektörü can çekişir hâle geldi. 2002 yılında 7,5 milyon kişi tarım sektöründe faaliyet gösterirken bu sayı 2018'de 4,9 milyona düştü. Toprağı terk edenlerin başında ise maalesef gençlerimiz var. On yıl öncesine kadar çiftçilik yapanların yaş ortalaması 35-40 idi, şimdi yaş ortalaması maalesef 55'e çıktı. Geçtiğimiz haftalarda Adana'nın 15 ilçesini 4 milletvekili arkadaşımızla ziyaret edip yurttaşlarımızla görüştük. Özellikle kırsal ilçelerimizde büyük sorunlar yaşanıyor. AKP'nin çıkardığı bütünşehir yasasıyla en ücra köyler bile bir anda mahalle oldu, vergiler arttı ama aynı oranda hizmet alamaz hâle geldiler. Mesela Adana'nın merkezi Reşatbey Mahallesi ile kuzeydeki bizim en son ilçemiz Tufanbeyli'nin Kirazlıyurt, Karsavuran ve Kayacık köyleri aynı statüde ele alınabilir mi? Özellikle köylerde altyapı yok, üstyapı yok, elektrikler kışın sık sık kesiliyor, yollar maalesef kardan en az bir hafta on gün kapalı, müdahale eden yok, telefon şebekeleri çekmiyor; köylüler "El insaf!" diyor ve seslerinin duyurulmasını istiyor.
Değerli milletvekilleri, bir dönem iş ve aş bulma umuduyla insanlar Adana'mıza gelirken şimdi maalesef Adana'dan teğet geçiyorlar. Adana'da fabrikalar kapanıyor, ürünler tarlada kalıyor, özellikle küçük ve orta ölçekli esnaf kepenk kapatıyor. Ben buradan iktidara soruyorum. Yerli ve millî olan, yılda 12 bin araç üreten, 1.500 işçinin çalıştığı TEMSA'da üretim durdu, akıbeti hâlâ belirsiz. İncirlik Üssü'nde işten daha bir hafta önce çıkarılan 424 işçinin durumu hâlâ belirsiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ORHAN SÜMER (Devamla) - Bir futbol kenti olan Adana'da yeni stadyum inşaatı 2014 yılında başladı, maalesef hâlâ bitirilemedi. İnşaatı bitirilemeyen başka bir bina daha var, Adana Adliyesi. "Türkiye'nin en büyük adliyesi" diye tanıttılar, 2014 yılında temeli atıldı, maalesef hâlâ bitirilemedi. Ceyhan Devlet Hastanesinin inşaatı 2012 yılından beri hâlâ tamamlanamadı. Ceyhanlılar "Hastanemiz ne zaman hizmete açılacak?" diye soruyor. Yüreğir ilçemizin Karataş Caddesi üzerinde bulunan ve tam yüz on yedi yıl önce hizmete giren, 2012 yılında da yıkılan bir hastanemiz vardı. Yüreğir'in yanı sıra, Karataş Ovası'na ve köylerine de hizmet veren bu hastanemiz yıkıldı, yerine modern bir hastane yapılacak denildi ama maalesef hâlâ temeli bile atılmadı. Buraya hastane yapılacak mı, yoksa arazisi özelleştirilip satılacak mı?
Adana trafiğinin can damarı olan ve ölüm yolu olarak bilinen Karataş yolu ne zaman bitirilecek? Adanalılar olarak iktidarın bu yatırımları acil olarak bitirmesini, kentimize istihdam kapılarının açılmasını bekliyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)