GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:55
Tarih:12.02.2020

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün sabah saatlerinde Bitlis'in Tatvan ilçesinde partimize yönelik bir siyasi operasyon yapıldı ve HDP İl Eş Başkanımız dâhil 3 arkadaşımız gözaltına alındı. Siyaset üretemeyen yönetim, baskı mekanizmalarıyla muhalefeti susturmaya çalışıyor. Daha Elâzığ depreminin yaraları sarılmadan ikinci bir vaka meydana geldi ve Van Bahçesaray ilçesinde art arda iki çığ meydana geldi, 40'ın üzerinde canımızı kaybettik. Ölenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum, yaralılara da acil şifalar temenni ediyorum.

Maalesef, acılardan ders çıkarılmıyor. Elâzığ depremi sonucu ağır hasarlı binalar gerekli tespitler yapılmaksınız alelacele yıkılıyor. Bunun adı delil karartmaktır. 41 insanın canından olduğu, 1.600 insanın yaralandığı ve 11.319 binanın hasar gördüğü bir depremde dahi savcılık makamları kamusal sorumluları ortaya çıkarmak için soruşturma başlatmış değil. İşte bu sorumsuz yönetim anlayışı, ölümlere davetiye çıkartmakta, ölenler için sadece başsağlığı dileyip ölüme sebep olan sorunlarla yüzleşmeyen anlayıştır. Denetimsizlik bir yönetim anlayışı hâline geldi ve sadece ölümlere değil, emek hırsızlığına da yol açmaktadır.

Bilindiği üzere, geçen hafta, Konutla Dolandırılanlar Hak Sahipleri Platformu, Meclisi ziyaret ederek bütün gruplarla görüştü. 100 binin üzerinde konut mağduru insan var. Bunları dolandıranlar, denetlenmeyen müteahhitler toplum içinde varlıklarını rahat bir şekilde sürdürebiliyorlar. Denetim mekanizmalarının gelişmediği sistemlerde mağduriyet her yerdedir. Konut mağdurlarının hakları korunmalı ve devlet üzerine düşeni yaparak mağduriyetleri gidermek için her türlü sorumluluğu üstlenmelidir.

Değerli milletvekilleri, 19'uncu maddede "millet bahçesi" ibaresi yeniden geçmekte. "Millet bahçesi" ibaresi kanunda bulunmasına rağmen "millet bahçesi"nin tanımı yönetmelikte yer alıyor. Bu, usul açısından doğru değildir. Eğer kanunda bir kavram kullanılıyorsa tanımının da kanunda yapılması gerekmektedir. Millet bahçesiyle yeni alanlar yapıldığı zannediliyor fakat rekreasyonel, sportif ve kültürel anlamda kentlerin gündelik hayatlarında önemli yer tutan benzer işlevlere sahip alanların isimleri değiştiriliyor. (Uğultular)

BAŞKAN - Arkadaşlar, biraz sessiz lütfen. Lütfen biraz sessiz...

Buyurun.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Yine 19'uncu maddeyle, Van Gölü kenarına yapılan kaçak saraya rıhtım yapılmasının altyapısı hazırlanıyor.

Kısaca size bu saray hikâyesini de anlatayım: Ahlat Belediye Başkanının yaranma ve şov yapma çalışmasının bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Malazgirt kutlamalarından sonra Cumhurbaşkanı program gereği Ahlat'a uğruyor. Belediye Başkanı ve encümenleri belediyeye ait bir arsanın Cumhurbaşkanının şahsına hibe edilmesi kararını alıyorlar. Hatta Başkan "Biz jest yapmış oluruz, zaten Cumhurbaşkanı bunu kabul etmez." der. Cumhurbaşkanı da gerçekten şahsı adına bu araziyi kabul etmiyor ama makama hediye olarak kabul ediyor. Emin olun, Belediye Başkanı bile bu sonucu tahmin etmemişti. İşte, bu yaranma faaliyeti sonucu Ahlat'ta bir saray macerası da başlıyor. Aynı zamanda, Ahlat'ın Yeniköprü köyü merası ve mevcut Çarho Piknik Alanı Okçuluk Vakfına devrediliyor; Ahlat, halkın değil, kurum ve kuruluşların alanına çevriliyor.

Bir orman katliamından da bahsetmek istiyorum. Bitlis'in Yukarıölek bölgesinde ağaçlar iş makineleriyle kökten sökülüyor ve köylü kesilen ağaçları almasın diye de toprağa gömülüyor. Valilikten de "Ormana yangın yolu yapılıyor." iddiaları var. Ormanlarımızı yaktınız olmadı, kestiniz olmadı, şimdi de kökünden söküp toprağa gömüyorsunuz.

Bitlis'in Norşin ilçesinde de benzer bir ağaç katliamı yaşanmış, Tarım ve Orman Bakanı tarafından -konuyla ilgili önergeme gelen cevapta- güvenlik güçleri tarafından böyle bir durumun olmadığı, meşe ağaç türü, biyolojisi gereği sürgün veren ağaç türü olup bölgede gençleştirme yapıldığı iletilmişti. Eğer ağaçtan anlıyorsa buradan Bakana soruyorum "En kalın insan bileği kalınlığında olan meşe ağacı kaç yıllıktır?" diye.

Bunu bir hikâyeyle anlatayım: Adamın biri gümrükten geçerken memurlar bavulda ne olduğunu sorar. Adam "Civciv yemi." der. Gümrük memuru da açmasını ister. (Uğultular)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan, gürültüden dinleyemiyoruz, sesi gelmiyor bize.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Hatibin sesini duyamıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Tanal, 4 sefer uyardım, ne yapabilirim? Karşımda da milletvekilleri var yani Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sükûneti siz sağlayacaksınız; Komisyon bile dinlemiyor, bakın orada Komisyon bile dinlemiyor.

BAŞKAN - Sürekli olarak sorumluluğunuzu size hatırlatamam ki burada.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Başaramıyorsanız istifa edin, burada 600 milletvekili var.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Bavul lebalep saatle doludur. Memur "Bu nasıl civciv yemi?" deyince adam da "Vallahi civcivlerin önüne yem diye atıyorum, yiyip yememeleri onların sorunu." diyor.

İşte, bakanların, iktidarı destekleyen partilerin ve yetkili bürokratların genel olarak açıklamaları da bu hikâyeyi andırıyor. Bence böyle bir yemi yese yese deve kuşu civcivleri yer.

Uyguladığınız deve kuşu politikalarından vazgeçip gerçekleri görmenizi diliyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)