| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 39 |
| Tarih: | 13.12.2012 |
MHP GRUBU ADINA BAHATTİN ŞEKER (Bilecek) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Kültür ve Turizm Bakanlığının 2013 yılı bütçesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum.
Dünyanın kalbi ve medeniyet merkezi olan ülkemizin Kültür ve Turizm Bakanlığının faaliyetleriyle dünyaya sesini duyurması, insanlığa tanıtılması ve bununla birlikte, Türkiye'nin dünyaya vereceği mesajı belirleyip ulaştırması hepimizin isteğidir ve temennisidir. Bu konuda her birimizin katkıda bulunması gerekiyor. Ancak, daha da önemlisi, doğru değerler üzerinden doğru bir kimlik ve vizyon tercihi yapılması gerekmektedir.
Biz biliyoruz ki, tek başına Sayın Bakanın gayretiyle bu ülkenin tanıtımı yapılamaz. Bir ülkenin mesajı elbette bir kişinin sorumluluğunda değildir. Bu anlamda Kültür ve Turizm Bakanlığının yanında Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık Tanıtma Fonu, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, TRT ve Anadolu Ajansı gibi kurumlarımızın da hem yetki sahası hem de stratejik olarak sorumlulukları vardır. Altını çizdiğimiz husus, dikkat edilirse koordinasyon eksikliği, proje uygulamalarındaki disiplin ve imajla ilgilidir.
Türkiye, kendi enerji dinamikleriyle birçok proje üretip hayata geçirebilecek güce sahiptir. Bunu hem devlet kurumlarının koordinasyon hâlinde çalışmasıyla ve hem de özel sektör aracılığıyla uygulayabilecek birikime de sahiptir.
Türkiye'nin dünya ekonomisiyle bütünleşme yolunda son yıllarda en başarılı olduğu sektörlerden biri turizmdir. Bu başarıyı dikkate alan Türkiye, sahip olduğu bu potansiyeli iyi değerlendirmeli, uluslararası turizm gelirinden pay almak yolunda yenilikler yapabilmeli, yeni pazarlar? stratejilerini hayata geçirebilmelidir.
Dört mevsimin bir arada yaşandığı Türkiye, dünyanın en nadir turizm cennetlerinden biridir. Ülkemiz tarihî, kültürel ve doğal değerleriyle büyük bir turizm potansiyeline sahiptir. Bu zenginliğin ülkemizin gelişmesine katkısı da çok büyüktür. Dünyada genel turizm eğiliminin kültür turizmine yöneldiği ve Türkiye'de önemli bir potansiyel bulunduğu, gelen turisti Anadolu kültür turlarına çıkarmak gerektiği kanaatindeyim. Bu sayede turizmin Anadolu'da yayılacağına inanıyorum.
Doğru bir yönlendirme bir bölgenin kültürünü ortaya çıkaracak, yaşatılmasına vesile olacak ve o bölge için yeni bir çekicilik katacaktır. Böyle bir anlayış içerisinde, örneğin, turizmin çeşitlendirilmesi kapsamında, yat, golf, termal ve sağlık turizmi, kış ve doğa sporları, avcılık gibi pek çok turizm imkânları olduğu görülecektir. Ancak bunlardan yeterince faydalanamıyoruz.
Turizmi artıran başka bir etmen de tarihî anıtların çokluğudur. Eski kent harabeleri, ünlü anıtlar, camiler, kiliseler ve benzeri yapılar her zaman insanların ilgisini çekmiştir. Bunun yanı sıra, doğal güzellikler de değerlendirildiğinde önemli bir ilgi kaynağı hâline gelmektedir. Ancak temel sorun olarak, "Her şey dâhil" sistemiyle nispeten düşük gelirli turistlerin ülkemize geldiği ve bu sistemin halka ve esnafa faydasının olmadığı görülmektedir.
Turizm sektörünün sahip olduğu dinamizm, yeni istihdam alanlarının meydana getirilmesinde ve dolayısıyla da işsizliğin azalmasında etkisi olduğu gibi ekonomik gelişmeye, döviz ihtiyacının karşılanmasına yönelik katkısıyla da genç nüfuslu ülkemiz için önemli bir rol oynamaktadır.
Bu kadar çalışmanın arasında turizm politikalarının arasında da birtakım sorunlar vardır. Her yıl artan sayıda turist ağırlanırken ne yazık ki gelen misafirlerin kişi başına yaptıkları harcama her geçen gün azalmaktadır, rakamlara bakıldığında da bu gözükmektedir. Turist sayısı artmasına rağmen kişi başına düşen döviz girdisinde azalma yaşanmaktadır.
Dış politikamız sebebiyle, 2012 yılı dâhil, İran, Suriye ve İsrail pazarından büyük bir ziyaretçi düşüşü gözükmektedir. OECD ülkelerinden gelen misafirlerin sayılarında bir düşüş gözükmektedir.
Türkiye'de "Her şey dâhil" adı verilen sistemin uygulanması nedeniyle havaalanı ile konaklama tesisi arasında yolculuk yapan turistler tesislerin yakınlarındaki yerleşim bölgelerine gitmemekte ve böylece, bölgeye ekonomik katkı sınırlı kalmaktadır. Fiyatlar düşük olduğundan, bu tesislerde sunulan yiyecek ve içecekler düşük standartlara sahiptir. Bakanlık olarak bu konuda daha sıkı denetim yapılmalıdır.
Tanıtım konusuna daha çok değer verilmeli, katılınan fuarlara daha çok destek ve ilgi gösterilmelidir. Tanıtıma yönelik film ve reklamlar çekilmelidir.
Bazı seyahat acentelerinin yurt içi ve yurt dışı turları sırasında vaatlerini yerine getiremeyişleri yüzünden vatandaşlarımız büyük mağduriyetler yaşamaktadır. Bu konuda daha sert tedbirler alınmalıdır.
Geniş bir alanda hizmet veren Bakanlığımızın bütçesinin az olduğunu ve senelerdir bu durumun devam ettiğini görmek üzüntü vericidir. Hem kültür hem de turizm konularında çalışma yapması beklenen bir Bakanlığın bütçesi daha çok olmalıdır. Sanata, kültüre yatırım yapmak isteyen Bakanlığımızın bu bütçeyle beklentilere cevap veremeyeceği de açıkça görülmektedir. Bu kadar dar bir bütçeyle eksikleri de olsa bir şeyler yapmaya çalışan Sayın Bakanı ve çalışma arkadaşlarını da kutlamak gerekir.
Kültür ve Turizm Bakanlığının bu ülkenin değeri olan tarihi eserleri yurt dışından Türkiye'ye, gerçek sahibine getirmek için büyük bir çaba sarf ettiğini biliyoruz. Bu konuda bilhassa batı Avrupa ülkelerinde yapılan çalışmaların sonuç vermesi sevindiricidir. Ülkemizin değerlerinin ve eserlerinin çalınarak bu ülkelere gitmiş olması zaten o ülkeler adına da utanç vericidir. Kendi tarihlerine de bir kara lekedir. Sayın Bakanı da bu çalışmalardan dolayı kutluyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kültür denildiğinde aklımıza ilk önce ve elbette millî kültürümüz gelmelidir. Bir milleti oluşturan, varlığının devamını sağlayan temel olgu millî kültürdür. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, farklı nesiller karşısında, özellikle yeni nesillerin kültür şokuna ve kimlik bunalımına düşmesine mâni olacak, kaliteli ve ihtiyaçlara cevap verecek millî kültür değerlerine sahip eserler verilmesi gerekmektedir. Bu açıdan, sanata ve sanatçıya değer verilmeli, sanatın sanat için ve sanatın hakkını vermek için yapılması sağlanmalıdır. Sanatçının önüne engeller çıkarılmamalı, sanatçıların birlik hâlinde hareket edebilecekleri örgütlenme ve sendikalar oluşturmasına katkı sağlanmalıdır.
Cumhuriyetin kurucusu Atatürk, devrimlerle beraber, "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir." sözüyle sanata ve sanatçıya verdiği önemi, değeri göstermiştir. Sanatımız ve sanatçımız bugün de belirleyiciliğini korumakta ve toplumun gelişimine yön vermektedir. Kültürel değerler ve sanat, dünya çapında, toplumları birbirlerine yaklaştıran bir niteliğe sahiptir. Bir toplumu tanımanın ve anlamanın yolu, kültür ve sanat faaliyetlerinde hangi noktada olduğunu görmekten geçmektedir. Bizler de sahip olduğumuz eşsiz kültürümüzün ve zenginliğimizin kıymetini bilmeli ve gelecek nesillere taşıyacak çalışmaların gayretinde olmalıyız.
Türk sinemasının bu kadar ivme kazandığı ve yapımlarının uluslararası camiada ilgi gördüğü bir dönemde, Bakanlığın organizasyonuyla Türkiye'nin imajını zedelemiş olan yapımlara da cevap niteliğinde çalışmalar yapılmalıdır.
Son zamanlarda tarihî dizilerin yanlış ve çarpıtılmış olduğu yönünde tartışmalar başlamıştır. Doğru bir tarih süzgecinden geçmiş ve değerlerimizi yansıtan yapımların gerçekleşmesi yönünde Bakanlığımızın adım atması gerekmektedir, o zaman yapılan tenkitlerin de bir anlamı ve değeri olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; başka bir önemli hususu da hatırlatmak isterim. Yıllardan beri yurt dışında diaspora, Ermeni lobisi tüm imkânlarıyla soykırım propagandası yapmaktadır. Tarihî gerçekleri saptırarak, Türkiye'yi suçlu ve mahkûm gibi göstererek, Türk insanına hakaret ederek, toprak bütünlüğümüze alenen kastetmektedirler. Geçmişte bakanlık yapmış bir siyaset adamı olarak, Sayın Bakanımızın da benim sahip olduğum bu hassasiyetleri taşıdığına inanıyorum ve biliyorum. Bu yöndeki iddialara ve iftiralara karşın, Sayın Bakanımızdan yeni çalışmalar bekliyoruz.
Örneğin, bu yıl Balkan savaşlarının, daha doğru bir ifadeyle Balkan faciasının 100'üncü yıl dönümü. 2 milyondan fazla Müslüman Türk nüfusu vahşete, kine, nefrete, hakarete ve katliama maruz kalmış, göç yollarına düşmüş, ana vatan toprağına gelerek canlarını zor kurtarmıştır. Ecdadımızın yaşamış olduğu Balkan faciasıyla ilgili, yeni nesillere aktarılması ve unutulmaması için yeni çalışmalar ve anıtlar yapılmalıdır.
Kuruluş ve kurtuluşa beşiklik etmiş olan tarihî ilimiz, memleketim olan Bilecik'imizin de Bakanlığınızca yapılacak çalışmalarda gerekli desteği alacağını ümit ediyorum.
Bilecik il kültür merkezimiz devam etmekte, ama bunun yanında 70 bin nüfuslu olan Bozüyük ilçesine de yeni bir kültür merkezi yapılması en büyük temennimizdir.
Ayrıca, Bilecik ilinde kütüphanelerle ilgili eksikliklerin giderilmesi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAHATTİN ŞEKER (Devamla) - ?ve bunlarla ilgili çalışmaların yapılmasını istiyor, sözlerime son verirken hepinizi saygıyla selamlıyorum ve bütçenin hayırlı olmasını istiyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Şeker.