GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:55
Tarih:12.02.2020

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bu hararetli, tansiyonu yüksek bir tartışmadan sonra tekrar kanuna dönmek ve bu kanundaki maddeler üzerinde konuşmak bana biraz zor geliyor doğrusunu isterseniz, biraz da komik geliyor.

BAŞKAN - Kimse kanun üzerinde konuşmuyor zaten, sıkıntı yok.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Doğru söylüyorsunuz.

Şimdi, efendim, bir kere, bu 24'üncü madde 23'üncü maddenin devamı sayılabilecek bir madde. 23'üncü madde, esas itibarıyla yapı denetim kurumlarının sorumluluklarıyla ilgili bir madde. Bu maddede, 24'üncü maddede ona bir iki ekleme yapıyor. Bunlardan bir tanesinin küçük aykırılıklardan giderek yapılan suç duyurularının giderilmesine yönelik bir amacı var, bir de sorumlular arasına şantiye şefini koymak gibi bir amacı var. Dolayısıyla söylenecek çok bir şey yok bence. Fakat yapı denetim kuruluşları diye bir konu var ve bu konu bence özellikle ve özellikle çok önemli. Çünkü arkadaşlar, bakın, bu 4708 sayılı Kanun, yapı denetimiyle ilgili kanun, 1999 İstanbul depreminden sonra, yanılmıyorsam, Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından getirildi, kanunlaştı ve bu kanunda yapı denetimiyle ilgili olarak bazı maddeler ihdas edildi. Fakat öyle anlaşılıyor ki mevcut kanunda yapı denetim kuruluşlarının, çalışmalarıyla ilgili olarak yeteri kadar yapılandırılmamış olduğu ortaya çıkıyor bir bakıma. Çünkü uygulamada baktığımızda yapı denetim şirketleri ile müteahhitler arasındaki ilişkiler, doğrusunu isterseniz, denetimi anlamlı kılan, etkin kılan bir biçimde gerçekleşmiyor. Dolayısıyla da en son olarak çıkarılan 4708 sayılı Kanun'da bu bir bakıma denetim altına alınmaya çalışılıyor.

Fakat arkadaşlar, burada da şöyle bir şey getiriliyor: Bir otomatik atama sistemi gibi bir sistem getiriliyor yani yapı denetim şirketleri Bakanlığın otomatik, internet üzerinden yapılan bir oylamasıyla atanıyor, herhangi bir şehirde herhangi bir kuruma atanmış oluyor. Fakat arkadaşlar, bu otomatiğe bağlanma işi öyle bir şey, öyle bir sonuç üretmiş ki -yanılmıyorsam son rakam 2.480 civarında yapı denetim şirketi ortaya çıkmış ki bu üç dört ay içinde, eskiden 1.800 civarındaymış- çok kısa sürede inanılmaz bir şekilde artmış. Tabii, bunun artmasının da getirdiği sıkıntılar var çünkü şirketler artınca bu kez müteahhitler ile şirketler arasında fiyatlar üzerinde, fiyatların kırılması ve dolayısıyla da denetimlerin etkin olmayan bir biçimde yapılması gibi bir sonuç üretiyor.

Şimdi, bunlar kabaca bu maddeyle ilgili olarak söylenecek şeyler fakat arkadaşlar, bu madde... Benden önceki arkadaşlar da konuşmalarında değindiler, bakın, Türkiye gerçekten bir deprem ülkesi, her an çok büyük depremlere gebe bir ülkede yaşıyoruz. Dolayısıyla da yapı denetimi çok özel, hassas olmamız gereken bir konu bence fakat mevcut kanunlara baktığımızda ve bu son çıkarmaya çalıştığımız kanunun da ima ettiği, 23'üncü maddenin ve 24'üncü maddenin de ima ettiği çerçeve de yetersiz. Hani, ben inşaatçı falan değilim, yanlış anlamayın ama görebildiğim kadarıyla bu maddelerle fiilen uygulamada karşılaşılan sorunları aşmak mümkün değil; mümkün değil, mümkün olmamasının bir sebebi var, o da şu arkadaşlar: Denetim işi merkezî bir iş olamaz yani yapı denetimi merkezî bir iş olamaz. Biz geleneksel davranışımızla her şeyin Ankara'dan dizayn edildiği bir yere doğru tekrar gidiyoruz. Hâlbuki, hatırlayın, sizin Bakanınız Ömer Dinçer bundan önce "Kamu Reformu Yasa Tasarısı" diye bir tasarı ortaya atmıştı ve doğrusunu isterseniz çok da doğru ve önemli ifadeleri vardı, maddeleri vardı fakat o bir şekilde kadük kaldı. Dolayısıyla da şimdi bakıyorum, yine merkezîleştiriyorsunuz, yine Ankara'da, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çerçevesinde yine bu işleri ayarlayabileceğinizi düşünüyorsunuz ama arkadaşlar, bu böyle olmaz diye düşünüyorum. Dolayısıyla da yapı denetim şirketleri meselesinin olağanüstü bir duyarlılıkla yeniden ele alınması gerektiği kanaatindeyim ben şahsen ve buradaki getirilmeye çalışılan eklemelerle bu meselenin aşılması mümkün değil diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Katırcıoğlu.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Ben tansiyona tansiyon eklemek istemiyorum ama bir cümle de söylemek istiyorum: Şimdi, arkadaşlar, eğer kaynaklarınız kıt ise öncelikler öne çıkar. Her şeyi aynı anda yapamayacağınıza göre, dolayısıyla da bir öncelik sıralamanız olması lazım, "Ben önce şunu yapayım kaynağımda." demeniz lazım. Şimdi, arkadaşlar, Türkiye'de insanlar açlıktan kendini yakarken Allah aşkınıza Ahlat nereden çıktı ya? Hakikaten anlayamıyorum bunu yani.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Cumhurbaşkanı konuşurken grupta söylendi.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Ben Ahlat için yapılmasın demiyorum, yanlış anlamayın. Ahlat'a saray, neyse adı, adını ne koyuyorsanız, yapılmasın demiyorum ama size şunu sormaya çalışıyorum: Ya, bu bizim önceliğimiz mi gerçekten? Onu tartışalım. (AK PARTİ sıralarından "Hocam, sen anlamazsın." sesi) Ben anlamaz mıyım? Peki. Siz anlıyorsunuz ama anladığınızdan ne anlıyorsunuz ben de anlamıyorum. (HDP ve CHP sıralarından gülüşmeler ve alkışlar)