| Konu: | Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 13.02.2020 |
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 29'uncu maddesi üzerine söz aldım. Bu vesileyle tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında bu tasarının adına bakarak yanılmamamız gerekir. Yürürlük ve yürütme maddeleri dışındaki 35 maddeden sadece 1 tanesi coğrafi bilgi sistemleriyle ilgili. Geriye kalan 34 maddeyse İmar Kanunu, Kıyı Kanunu, Yapı Denetim Kanunu, İskân Kanunu, Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, Gecekondu Kanunu, Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Kanun, Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanun... Kanun da kanun, devam ediyor böyle. Bu tasarının iç yüzünde Anayasa'ya aykırılığı, Anayasa Mahkemesi kararlarının dolanarak aşılması, yerel yönetimlerin görev ve yetkilerinin kısıtlanması, çevre ve şehircilik hukukunun altüst edilmesi aslında kanunun içeriğini oluşturuyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin "nitelikli ülke" kavramıyla bağdaşmayan gerekçeleri de kanuna neredeyse konulmuş.
Meclis komisyonlarının önemli işlevlerinden birisi de tekliflerin ilk önce Anayasa'nın metnine ve ruhuna aykırı olup olmadığını incelemektir. Bu inceleme, komisyona verilen bir görev değil, bir yükümlülüktür arkadaşlar. Ama ne gezer; burada, parmak sayısıyla hemen "Geçti gitti." deniyor.
Bu kanun teklifinde "hukuk devleti" "hukukun üstünlüğü" "demokratiklik" kavramları altüst edilmiş. Ne kadar içerikli muhalefet şerhi yazılırsa yazılsın, klasik devlet, Anayasa, hukuk modeli bırakın içerik olarak, biçimsel olarak bile paramparça. Hukuk ve kanunlar yalnız iktidarınızın rantı için var. Kanunlarınızın komisyon ve Genel Kuruldan geçişi ise tam bir "Şıp, geçti." havasında geçiyor. Komisyonda muhalefet ne demiş, nasıl bir muhalefet şerhi yazılmış, nasıl değişiklik önergeleri verilmiş, bunların hiçbirinin bir önemi yok çünkü talimat gelmiş, bu maddeler, bu teklifler hızla yasalaştırılacak.
Değerli arkadaşlar, öte yandan, Türkiye tarihi boyunca ekonomik kriz ve yoksullaşma hiç bu kadar derinleşmemişti. İşçiye gidiyorsun borçlu, çiftçi borç almadan tarlasını ekemiyor, esnaf zaten kredisiz kepenklerini açamıyor, öğrenciler desen daha baştan, ilk günlerde "KYK" adı altında borçlanıyor, emekliler açlık sınırında yaşıyor; bütün toplumsal kesimler yoksul ve borçlu.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin dış borcu 400 milyar doları aştı, kısa vadeli dış borcu 114 milyar dolar. Özel sektörün dış borcu ise 200 milyar doları buldu. Bu borçları nasıl ödeyeceksiniz? Borcu borçla mı kapatacaksınız? Yine milyarlarca TL faiz mi ödeyeceksiniz? Eğer bu dış borçlar ödenmezse bu özel sektörün borçlarını da kamuya mı yükleyeceksiniz? Bunu anlamış değiliz.
Değerli arkadaşlar, öte yandan enflasyon giderek tırmanıyor. Şu anda yüzde 12'lerde ama gerçek enflasyonun aslında bunun çok üzerinde olduğu, yine, yani çift haneli enflasyonla yoksullaşmaya devam ettiğimiz ortada. Yoksul sayısı 26 milyon, yoksulluk sınırında olanların sayısı da 18 milyon. TÜİK'in hazırladığı verilere göre enflasyon ocak ayında 1,35 artarken yıllık bazda 12,15 oldu. On iki aylık ortalamalara göre ise enflasyon yüzde 14,52. TÜİK tabii, enflasyon sepetinde de sürekli değişikliğe gidiyor. Enflasyon sepetinde; gıda, ulaşım, kira oranlarını düşürüyor. Bu şekilde, enflasyon kontrol altındaymış gibi bir görüntü vermeye çalışıyor ama gerçek böyle değil.
Türkiye genelinde bu tablo yaşanırken bölgede yoksulluk daha da derin değerli arkadaşlar. TÜİK'in enflasyon verilerinin ayrıntılarına baktığımızda en yoksul kentler Van, Muş, Bitlis, Hakkâri, Urfa, Diyarbakır, Ağrı, Kars, Iğdır ve Ardahan'dır. Bu bölgede enflasyon oranı TÜİK verilerine göre yüzde 16 civarındadır değerli arkadaşlar. Türkiye, OECD ülkeleri arasında en kötü gelir dağılımına sahip 3'üncü ülkedir. Türkiye'yi bir tek geçen Şili ve Meksika'dır. Bu iktidar, halka yoksulluk cehennemi yaşatırken kendilerine zenginlik cennetini yarattı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bağlıyorum Sayın Başkan.
Bunlar açlık nedir, işsizlik nedir, çaresizlik nedir, gerçekten bilmiyorlar, farkında değiller. Türkiye'de sanki güllük gülistanlıkmış gibi bir hava yaratıyorlar ama işsiz babanın, tenceresini kaynatamayan annenin, pazar torbasını dolduramayan kadının, geleceğe umutsuzca bakan üniversiteli bir gencin ve babanın dramı ortada.
Değerli arkadaşlar, bir baba: "Açım, işsizim, çocuklarımı doyuramıyorum!" diyor. AKP, neredeyse bunları darbecilikle suçlayacak yani AKP'ye itiraz eden herkes nasıl olsa bir şekilde darbecilikle ilişkilendiriliyor ya. En son, çarşamba günü grup toplantısında bir yurttaş "Açım." dedi, bugün Meclisin önünde bir vatandaş kendisini yakmaya çalıştı ama AKP yerel yönetimlerin yetkisini alarak merkeze bağlamaya ve kendi zenginini daha da zenginleştirmeye devam etmeye çalışıyor. Biz buna karşı direnmeye devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)