| Konu: | Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 13.02.2020 |
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 161 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 32'nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
32'nci madde, 65 yaşını doldurmuş olan harita mühendislerinin emeklilikleriyle ve ruhsatlarının uzatılmasıyla ilgili bir madde. İki yıl uzatılması isteniyor. Harita Mühendisleri Odasıyla da yaptığımız görüşmede bunun üç yıl olmasının makul olacağı söylendi çünkü -hazırlık süresinin geçmesi- insanların işlerini hemen toparlayamayacakları ifade edildiği için bunun üç yıla çıkarılmasını talep ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bunu anlattıktan sonra, size bir tane resim göstereceğim. Burada bir resim var elimde. Hiçbiriniz bu resmî göremiyorsunuz, ben de göremiyorum çünkü buzlanmış bir resimdir. Bu, 15 yaşındaki bir çocuk. Adana'nın Seyhan ilçesinin Denizli Mahallesi'nde 20 Ocakta gözaltına alınıyor. İki gün gözaltında kaldıktan sonra mahkemeye çıkarılıyor ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılıyor 15 yaşındaki çocuk. Çocuk o arada tehdit ediliyor, kendisine "ajanlık" diye tabir edilen durum dayatılıyor. Çocuk kabul etmiyor. Çıktıktan sonra basına bununla ilgili açıklama yapıyor. Bir hafta sonra çocuk yeniden gözaltına alınıyor ve dövülerek yüzü gözü morartılmış, kaşı patlamış hâlde çocuğu götürüyorlar, bir gün sabaha kadar dövdükten sonra serbest bırakıyorlar. Ben gittim, bu çocukla ve ailesiyle de görüştüm. Eğer inanmazsanız, 2 arkadaşı görevlendirin -örneğin hemşehrim olan milletvekili arkadaşımız var, Adana vekili Abdullah Doğru, bir başka arkadaş da olabilir- beraber gidelim, aileyle görüşelim. Bunları yok saydığınız sürece, "kahraman polis" diye ifade ettiğiniz sürece, "İftihar ediyoruz, tebrik ediyoruz." dediğiniz sürece bunları yapmaya devem edecekler. Bunların olmaması için gelin bir önlem alalım, bir tedbir alalım. 15 yaşındaki bir çocuğun bu hâle getirilmesi bu çocuğu bir ülkeye kazandırmaz, bu ülkeye de bir şey kazandırmaz.
Hani derler ya "Cami ne kadar büyük olursa olsun imam bildiğini okur." diye, biz de bu kürsüde ne söylersek söyleyelim, siz bildiğinizi okumaya devam ediyorsunuz. Ama biz de sorumluluğumuz gereği, üzerimize aldığımız sorumluluk gereği her bulduğumuz olumsuzlukla, her yaşanan olumsuzlukla ilgili burada konuşmaya da devam edeceğiz, sonuç alamasak bile en azından sıkıntıları dile getirmiş olacağız.
Ben yaklaşık on yıldır Grup Başkan Vekili arkadaşımızın kendisini zaman zaman daha öncelerde televizyonda izlerdim, onu dinlediğim zamanlar sanki bir münazara yapılıyormuş gibi bir algıya kapılırdım, burada da aynı algıya kapılıyorum. Muhalefetten kim ne söylerse söylesin, sanki kendisine görev verilmiş gibi, buna mutlaka cevap vermesi gerekiyor. Yanlış da olsa ispatlama meselesi vardır, hani münazaralarda okullarda çocuklar farklı şeyleri savunabilsinler, düşünebilsinler diye böyle bir şey yaparlar, Cahit Bey de buna benzer bir tavır sergiliyor. Kendisi Grup Başkan Vekilidir, aynı zamanda iktidar partisindendir, dolayısıyla yapılan eleştirilere en fazla onun tahammül etmesi gerekir. Böyle bir şey olduğu zaman en azından olgunlukla karşılaması, cevap vermek için de bir çaba içerisine girmemesi, kendisini tersini ispatlamak üzere görevlendirilmiş gibi düşünmemesi gerekir diye düşünüyorum. Bundan sonraki yaklaşımlarında en azından bunu dikkate alarak yapması hâlinde daha iyi sonuçlar alınabileceğini düşünüyorum.
Bir başka konu: Malatya Doğanşehir'e bağlı Dedeyazı köyü var, geçen gün Malatya'nın ilçelerini dolaşırken o köye de gittim, 200 haneden oluşan bir köydür. Köyün 110 metre mesafesinde bir demir madeni var ve demir madeni işletiliyor. Orada ruhsat gereği patlama yapılmaması lazım ama onlar dinamit patlatıyorlar, köylüler itiraz ettikleri zaman "Biz buradan gitmeyiz, gidersek de bu dağı sizin tepenize yıkarız." diye tehdit ederek patlatmalarını yapmaya devam ediyorlar. Köyün 2 tane su kaynağı var, bu su kaynakları da o maden ocağının, demir madeni ocağının hemen dibinde. Bunlar devam ederse eğer, yakın bir zamanda o köy susuz kalacak; 200 haneden oluşan, meyvecilikle yaşamını sürdürmeye çalışan bu köy oradan göç etmek zorunda kalacak.
Devlet Su İşlerine gidiyorlar, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne havale ediliyor; oraya gidiyorlar, DSİ'ye havale ediliyor ve bu köyün sorunu çözülemiyor. Bunlar muzdaripler. Benden ısrarla bunu dile getirmemi istedikleri için burada dile getiriyorum. Umarım, kısa bir sürede buna önlem alınır. En azından patlama yapılmaması, dinamit patlatılmaması için bir çare bulunur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi Sayın Peköz.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) - Teşekkür ediyorum, iyi akşamlar diliyorum. (HDP sıralarından alkışlar)