| Konu: | 21 Şubat Dünya Ana Dili Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 19.02.2020 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 21 Şubat Dünya Ana Dili Günü nedeniyle gündem dışı söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO, 2000 yılında, 21 Şubat gününü Dünya Ana Dili Günü olarak kabul etti. UNESCO, yirmi yıldır, dünyada dilsel farkındalık yaratmak ve çok dilliliği teşvik etmek için 21 Şubat günü bir dizi etkinlik düzenliyor, Dünya Ana Dili Günü'nü kutluyor.
UNESCO, Dünya Ana Dili Günü'nü her yıl farklı bir temayla kutluyor. Örneğin geçen yıl Dünya Ana Dili Günü "dünya yerli dilleri" temasıyla kutlanmıştı, bu yıl da "sınır tanımayan diller" temasıyla kutlamalar yapılacak.
UNESCO, haklı olarak, çok dilliliği ve dilsel çeşitliliği sürdürülebilir bir kalkınma ve kalıcı bir barış için vazgeçilmez görüyor. Bakınız, dünya üzerinde konuşulan dillerin yüzde 40'ı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 7 binin üzerinde dil konuşuluyor ve bunun yüzde 40'ının önümüzdeki yüz yıl içerisinde kaybolup, yok olup gideceği varsayılıyor.
"Etnoloji" adlı internet sitesi, Türkiye'de konuşulmakta olan 39 dilden söz ediyor. UNESCO Dünya Tehlike Altındaki Diller Atlası'na göre -daha önce bu Atlas'ın ismi Dünya Tehlike Altındaki Diller Kırmızı Kitabı'ydı- Türkiye'de yok olmuş veya yok olma tehlikesi altında olan 18 tane dil var arkadaşlar. 3'ü tamamen yok olmuş durumda, Ubıhça, Mlahso ve Kapadokya Yunancası; Hertevin diliyse yok olmayla karşı karşıya. Hertevin ve Mlahso, Süryani dilleri arasında. Bir diğer Süryani dili olan Turoyo da UNESCO listesinde tehlike altında görülüyor.
UNESCO, tehlike altındaki dillerle ilgili olarak bir ayrım yapıyor. Önce, ülkemizde konuşulmakta olan son derece tehlike altında olan diller: Hertevin bu kategoride, Siirt kökenli Kuzeydoğu Arami dillerinden biri. 1999 yılı verilerine göre bu dili konuşan yalnızca bin kişi var. Ciddi anlamda tehlike altında olan diller var ülkemizde: Gagavuzca, Türkiyeli Yahudilerin konuştuğu Ladino ve biraz önce söylediğim gibi Süryani dili olan Turoyo. Kesinlikle tehlike altında olan diller var: Abazaca, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Çingene dilleri -Atlas'a göre Romanice- Süryani dil ailesinde yer alan Suret dili; yine Atlas'a göre Türkiye'de artık bu dili konuşan kimse yok, en son konuşanlar da bu ülkeyi terk etti. Güvencesiz durumda olan diller ise Abhazca, Adigece, Kabar-Çerkez dilleri ve Zazaca.
UNESCO birçok ülkede tehlike altındaki dilleri korumak için bir dizi girişimde bulunuyor, yalnız Türkiye'de uyguladığı hiçbir program yok UNESCO'nun. Kanımca bunun bir tek nedeni var: Ya Türkiye'nin yok olmakta olan dillerle ilgili herhangi bir kaygı hissetmediğini düşünüyor ya da Türkiye'de böyle bir program yürütemeyeceğini düşünüyor.
UNESCO yayımladığı Atlas'la birlikte bir de kılavuz yayınlıyor. Bu kılavuzda da bir dilin yok olmaktan nasıl korunabileceği söyleniyor. Şimdi ben bu kılavuzdan bir iki cümle okuyacağım. Diyor ki bu kılavuz: "Bir dili yok olmaktan koruyabilmek için yapılabilecek en önemli şey, insanların o dili konuşabilmesi ve çocuklarına öğretebilmesi için uygun koşulları yaratmaktır. Bu, genellikle tehlike altındaki dilleri, azınlık dillerini tanıyan ve koruyan ulusal politikaların, ana dili eğitimini destekleyen eğitim sistemlerinin, o dili konuşan topluluk ile dil bilimciler arasında bir yazı sistemi ve biçimsel bir yapı kazandırmak için yaratıcı bir iş birliğinin var olması gerekir. En belirleyici etken dili konuşan topluluğun dile yönelik tutumu olduğundan, çok dilliliği ve azınlık dillerine saygıyı yüreklendiren bir dili konuşmanın ödev değil, zenginlik olduğunu hissettiren toplumsal ve siyasi bir ortam yaratmaktır." Evet, UNESCO'ya göre tehlike altında olan dilleri korumak için yapılması gerekenler bunlar.
Hükûmetiniz döneminde, farklı dönemlerde, farklı dil ve lehçeler konusunda farklı politikalar uygulandı. Ana dilin korunması, geliştirilmesi, öğrenilmesi ve ana dilde eğitim çoğu zaman bu ülkede güvenlik sorunu olarak algılandı, temel bir insan hakkı olarak algılanmadı. Ben Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerini tek başına suçlamak istemem çünkü bu politika, önceki hükûmetler döneminde de yine bir güvenlik bakışıyla değerlendiriliyordu. Fakat son dönemde Kürt diline bir saldırı olduğunu ben size birkaç örnekle söyleyeceğim.
Bakın, sadece OHAL döneminden sonra OHAL KHK'leriyle birçok kurumu kapattınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - 676 sayılı KHK'yle, Türkiye'de günlük Kürtçe yayın yapan tek gazete olan Azadiya Welat gazetesini kapattınız. Evrensel gazetesine bağlı Kürtçe yayın yapan bir dergi vardı, Tiroj dergisi, OHAL KHK'siyle kapattınız. Kürt Dili Araştırma ve Geliştirme Derneği vardı (Kurdi-Der) kapattınız. İstanbul'da Kürt Enstitüsü vardı, kapattınız.
DBP'li belediyelere bağlı çok dilli eğitim veren, başta 850 öğrencili Ferzad Kemanger Okulu olmak üzere, 18 okul ve kreşi kapattınız. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine bağlı Zarokistan ve Xalxalok kreşlerindeki öğretmenlerin sözleşmesini feshettiniz ve bu kreşlerde tek dile geçtiniz. Yine, DBP'li belediyelere bağlı çok dilli eğitim veren Aram Tigran Konservatuvarını kapattınız. Cegerxwin ve Nuda başta olmak üzere pek çok sanat kurumundaki çok dilli eğitime son verdiniz.
Şimdi sorsak diyeceksiniz ki: "Kardeşiz, et ve tırnak gibiyiz." Böyle kardeşlik olmaz. Kardeş kardeşin dilini inkâr etmez, kardeş kardeşin diline sahip çıkması için destek sunar, dolayısıyla buna "kardeşlik" denmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - İki cümle ekleyeceğim Sayın Başkanım müsaade edersiniz.
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Kardeşinize bunu yapıyorsunuz da, kendi dilinize mi sahip çıkıyorsunuz? Ona da sahip çıkmıyorsunuz.
Ben bu yabancı dille eğitim veren okullardan bahsetmeyeceğim ama hepimizin yakından tanıdığı bir lise var, Kartal İmam Hatip Lisesi. Kartal İmam Hatip Lisesinde Millî Eğitim Bakanlığının desteği ve himayesinde 5'incisi düzenlenecek "Model Birleşmiş Milletler Simülasyonu" kapsamında konferanslar varmış. Bu konferansların dilleri sizce ne olabilir? Ben söyleyeyim mi? İngilizce, Arapça ve Osmanlı Türkçesi. İyi mi? Daha ne diyeyim, bilemedim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)