| Konu: | Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 19.02.2020 |
SERKAN TOPAL (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, hepinize saygılarımı sunuyorum.
Ocak ayı ekonomik verilerini bir kez daha sizinle paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlar. Enflasyon, TÜFE bazında maalesef yüzde 12,2'ye yükseldi. İşsizlikte resmî rakamlar: Tarım dışı işsizlik oranı yüzde 15,7'ye yükseldi, genç işsizlik oranı yüzde 25,3'e yükseldi, genel işsizlik oranı yüzde 13,7'ye yükseldi. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 2.219 lira, yoksulluk sınırı 7.229 lira değerli arkadaşlar. Bütün bunlara rağmen, manipülasyon yapılmasına rağmen, millet görmesin diye manipülasyon yapılmasına rağmen, yine de birçok vatandaşımız hayatına kıymaya devam ediyor.
Rakamlar gizlenmeye çalışılıyor, enflasyon sepeti değiştirilmeye çalışılıyor. Bütün bunlara rağmen halk pazara gidemiyor, halk bakkala gidemiyor, markete gidemiyor, hatta hastanelere bile gidemiyor çünkü her yerde para alınıyor. İnanın, doğan bebekten para alınıyor, ölenden bile para alınıyor. Ancak ne kadar para alınırsa alınsın, yine maalesef ekonomi düzelmiyor, ülkeye huzur gelmiyor, refah gelmiyor çünkü mevcut iktidar halkı değil, rantı düşünen bir anlayışla hareket ediyor. Tabii, bunun için hep diyoruz "Büyümek için üretmek gerek, büyümek için ekonomiye müdahale etmemek gerek." ama maalesef AK PARTİ yine bildiğiniz AK PARTİ.
Değerli arkadaşlar, ülke kaynakları bir bir yok ediliyor, bir Varlık Fonu var, oraya aktarılmaya çalışılıyor ve şu anda yine bu kanunla bankacılığa müdahale etmeye çalışılıyor. Tabii, kamu bankalarını yandaş şirketlerin finansman açığını kapatmak için kullanıyor. Hatta kuruluş amacı çiftçiyi desteklemek olan Ziraat Bankası, müteahhitlerin elde kalan AVM'lerini satın almak için araç olarak kullanılıyor, hatta futbol takımlarının borcunu ödemek için de kullanılıyor. Keşke, keşke can çekişen ayakkabıcı esnafımıza yardımcı olabilselerdi.
Şimdi, tabii, son zamanlarda bankacılık sektörü iyi. Madem bankacılık sektörü iyi, bu kanun neden geldi arkadaşlar? Hadi, bir de "Ekonomik kriz yok." deniliyor. Ekonomik kriz yoksa o zaman Varlık Fonunu niye borçlanma aracı olarak kullanıyorlar? Bir kez daha buradan sormak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, başkanlık sisteminden önce, AK PARTİ'li arkadaşlarımız "Ülkeyi şaha kaldıracağız." dediler ama geldiğimiz yerde ne şahı, ne şahı, mat oldu arkadaşlar. Ekonomi çökmüş hatta işlemeyen, özürlü bir demokrasiyle karşı karşıyayız.
Şimdi, tabii, değerli arkadaşlar, elde ne var ne yok "Varlık Fonu" adıyla müzayedeye çıkarıldı her şey yani hazinemiz müzayede salonuna döndü. Devletin içinde, denetimden uzak, paralel bir ekonomik yapı kuruldu Varlık Fonuyla. Bin yıllık devlet geleneğimiz tek hissedarlı anonim şirkete çevrildi. Yönetimde tek adam, denetimde tek adam, hepsi tek adam, Cumhurbaşkanı tek adam, Genel Başkan tek adam, Varlık Fonu Başkanı da yine aynı adam. Şimdi, bunu gerçekten içinize sindirebiliyor musunuz değerli arkadaşlar?
Bakın, burada her fırsatta "beka sorunu" diyen arkadaşlara da buradan birkaç şey söylemek istiyorum: 82 milyonun bekasını, yetkiyi tek kişiye vererek mi düşünüyorsunuz? Bakın, bu beka kimin bekası; sarayın bekası mı, halkın bekası mı? Gerçekten otoriter bir rejime gidildiğinin farkında değil misiniz değerli arkadaşlar?
Tabii, şimdi, biz bunu burada söylediğimiz zaman oradan laf atan arkadaşlarımız... (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Oradan laf atmayın, herhâlde bundan sonra da, sataşmalardan dolayı bakanlık kurulmayacak, o yüzden laf atmanıza gerek yok. Çıkın bu kürsüye, benim söylediklerimin doğru olmadığını söyleyin değerli arkadaşlar.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bakınız, bir çok siyaset bilimci demokrasi ile ekonominin doğru orantılı olduğunu örneklerle açıklıyorlar. Mesela tarihten Atina ve Sparta devletlerini, günümüzden de Güney Kore ve Kuzey Kore örneklerini veriyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Topal.
SERKAN TOPAL (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın, şimdi, bunu her zaman söylüyoruz: "Demokrasi güçlü olursa adalet güçlü olur; demokrasi güçlü olursa ekonomi güçlü olur, eğitim güçlü olur; demokrasi güçlü olursa üretim artar, güven artar, yatırım artar, huzur gelir, bereket gelir." Ama tabii, maalesef şunu özellikle belirtmek istiyorum değerli arkadaşlar: Önce AK PARTİ'nin yükselme dönemi vardı, gökdelenler vardı, o zaman dikey mimari; şimdi duraklama dönemi ve gerileme dönemi, yatay mimari; bir de arkadaşlar önümüzdeki süreçte parçalanma dönemi, o da düşey mimari olacak muhtemelen, önümüzdeki süreçte bunu göreceğiz.
Son olarak tarihten bir anekdotla kapatmak istiyorum cümlelerimi değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
SERKAN TOPAL (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde dönemin padişahı IV. Murat devletin çöküşünü engellemek adına herkese diyor ki: "Bana bir rapor hazırlayın." Tabii, kimse buna cesaret edemiyor. O dönem biri çıkıyor, cesurca, özgürce padişaha bir risale hazırlıyor. Devlet kurumlarının içerisindeki bütün aksaklıkları, çöküşü, rezaletleri cesaretli kalemiyle anlatıyor, "Koçi Bey Risalesi" diyoruz biz buna, "Koçi Bey Risalesi." Şimdi, değerli arkadaşlar, AK PARTİ'nin bugüne kadarki, on sekiz yıllık, ekonomideki tahribatını, bırakın "Koçi Bey Risalesi"ni, burada 600 milletvekilinin risalesi bile düzeltemez. Evet, çözüm var mı? Çözüm var, bir tek çözüm var: AK PARTİ'nin parçalanma döneminde ve önümüzdeki ilk süreçte, Allah'ın izniyle de ilk seçimde Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Türkiye'yi şaha kaldıracağız, ekonomiyi düzelteceğiz ve Türkiye'yi dünyada istediği konuma getireceğiz.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)