GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:58
Tarih:19.02.2020

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Değerli milletvekilleri, bir kez daha yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'de bugün 4 milyon 380 bin kişi işsiz, çalışabilir durumda, iş arıyor ama iş bulamıyor. Üstelik geçen seneye kıyasla yine çalışabilir durumda olup iş aradığı hâlde iş bulamayanların sayısı 850 bin kişi artmış. Gerçek, verilerle ortada. Dün, bugünden biraz daha iyiymiş; bugün, dünden çok daha kötü. Yani 4 milyon 380 bin kişi için gerçek böyle. Oysa iktidara bakarsanız, şubat ocaktan daha iyi; mart şubattan daha iyi; bu, böyle akıp gidebiliyor.

Şimdi, karşımızda olan soru şu: Bir banka analisti, bir ekonomist şu analizi yaparsa "Türkiye'de işsizlik artmıştır, işler iyi gitmemektedir." Bu analizi yapan analistin durumu ne olacak? Bu kanunla karşımıza gelen soru bu. Gerçeğin kantarı iktidarın elinde, o karar veriyor neyin gerçek olduğuna. Ve iktidara göre işsizlik sorunu yok, işsizlikten intihar edenlerin ağır gerçekliği yok, çözülmesi gereken bir kriz yok. İktidara göre bunun aksini düşünen herkes gerçek dışı düşünmektedir, yanıltıcıdır, haindir ve bu kanuna göre cezalandırılmalıdır.

Türkiye'de bugün gençlerin yüzde 24,5'i işsiz. Geçen sene gençlerin yüzde 20'si işsizmiş. İşsizlik artmış. Gençler için hayat bugün dünden çok daha zor. Şimdi soru şu: Bir finansal analist "Türkiye'de gençler arasında işsizlik çok artmıştır. Türkiye ekonomisi açısından bu büyük bir üretim kapasitesi kaybıdır, derhâl telafi edilmelidir." derse, bu raporu yazan finansal analiste ne olacak? Karşımızda olan soru bu. Gerçeğin kantarı iktidarın elinde. İktidara göre gençlerin işsizlik sorunu yok; iş değil, eş sorunu var. İktidara göre zaten gençlerin iş bulması sorunu olmadığı gibi, her üniversite mezununun da çalışma zorunluluğu da yok. Gerçeğin kantarı iktidarın elinde ama işsizlik gerçeğinin ağırlığını yaşıyor olan da gençler. Şimdi, iktidara göre bunu yazan finansal analist gerçek dışı bir yazı yazdığı için, yanıltıcı bilgi paylaştığı için cezalandırılacak. Karşımızda olan kanun bu.

Türkiye'de 2002'de vatandaşın bankalara borcu 6,6 milyar lira, bugün, en güncel veriye göre, 611 milyar lira; 93 kat artmış.

Bir banka analisti yazmış: "Türkiye'de vatandaşın borcu çok artmıştır. Bu borcun geri ödenememesi riski vardır, bankalar açısından durum tehlikeli olabilir." Soru şu: Bu analizi yapmış olan ekonomiste ne olacak? Gerçeğin kantarı iktidarın elinde. İktidara göre bir borç sorunu falan yok, herhangi bir ekonomik sorun varsa iktidarın bulduğu tek çözüm var, daha çok kredi, daha çok borç, daha çok finansallaşma. Gerçeğin kantarı iktidarın elinde ve iktidarın gerçeğine göre böyle bir sıkıntımız yok. O zaman, iktidara göre aksini düşünen herkes gerçek dışıdır, yanıltıcıdır, haindir ve bu kanuna göre cezalandırılması gerekir. "Aman ha, bu yasa sorun çıkarır, gerçekler konuşulamaz; konuşulamazsa finansal piyasalar ölür, ekonomi için işler zor olur." diyenlerimize Komisyonda dendi ki "Öküzün altında buzağı arıyorsunuz." Ya, hiçbir yerde bir şey aramıyoruz, gerçekler apaçık ortada, ortada. Bu ülkede 38 kişi "Kriz var." dediği için mahkemede, haklarında soruşturma açılmış. Bir şey aramıyoruz bir şeyin altında, açıkça yaşanıyor mahkeme salonlarında. Gerçeğin kantarını elinize almışsınız, alternatif düşünen herkes suçlu, herkes yanlış, herkes hain, herkes cezalandırılmalı. Şimdi, diyelim ki baskıyla, zorbalıkla, böyle kanunlarla herkesi tek tipleştirdiniz, hepimiz aynı finansal araca bakıp aynı değeri biçiyoruz yani analizlerimiz artık aynı, ihtiyaçlarımız aynı çünkü iktidarın gözlüğünden bakıyoruz. Şimdi, ihtiyaçlar farlı değilse, yaptığımız analiz farklı değilse, gerçeği yorumlamamızın farklı olmasına izin verilmiyorsa o zaman piyasada alım satım yapabilecek, arbitraj imkânı sağlayacak yani finansal piyasalarda herhangi bir ekonomik işlem yapmak için sebebi ortadan kaldırıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Böke.

SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Neyle? Tek tipleştirerek. Yani bu yasayla... Nasıl ki bize her düzlemde tek tipleştirici bir baskı uyguluyorsanız, bu yasayla da ekonomide aynı şeyi yapıyorsunuz. Olacak şey: Nasıl ki her yerde özgürlükler ortadan kalkıyorsa ekonomide de finansal özgürlüklerle birlikte ekonomik özgürlükler ortadan kalkacak.

Şimdi, biz buzağı falan aramıyoruz; hukuk arıyoruz, adalet arıyoruz, özgürlük arıyoruz ve eşitlik arıyoruz, hepimiz eşit olalım istiyoruz. Siz yapmazsınız ama biz mutlaka yapacağız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)