GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:39
Tarih:13.12.2012

MHP GRUBU ADINA D. ALİ TORLAK (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2013 yılı bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, insan hayatının vazgeçilmez bir parçası hâline gelen ulaştırma sistemi ekonomik ve sosyal yönden toplumu sürekli etkileyen bir yapıya sahiptir. Günümüzde küreselleşmeyle birlikte dünyadaki ticaret hacminin hızla artması ulaşım sektörünü dünya ekonomisinin en önemli aktörlerinden biri hâline getirmiştir. Günümüz ulaştırma teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler, ulaştırma sektöründe önemli gelişme ve değişimlere yol açmıştır. Bu nedenle, küresel ve bölgesel bağlamda ulaştırma sektörünün uyumu ile ulusal altyapılarda daha etkin, rekabetçi ve güvenli bir hizmet sunumu için ortak politikalar belirlenmektedir. Bu kapsamda ulaştırma alanında büyük yatırımlar tesis edilirken ülke kaynaklarının ulaştırma sistemleri arasındaki dağılımının verimlilik esasına göre planlanması esas olmalıdır. Bu planın başarısı ise, hiç kuşkusuz, sistemlerden birine ağırlık vermek yerine kombine taşımacılık ile mümkün olacağı açıktır. Bu da ülkemizin üç yanı denizlerle çevriliyken, ülke içi deniz yolu yolcu taşımacılığının yaklaşık yüzde 1'i, demir yolunun ise yüzde beş seviyesinde olması, kara yolu taşımacılığının ise yüzde 90'ın üzerinde seyretmesi Türkiye'deki ulaştırma politikalarının sorgulanması gerektiğini ortaya çıkarmaktadır. Gelişmiş ülkelere baktığımızda ulaşım çeşitlerinden deniz yolu ve demir yolu ön plana çıkarken ülkemizde her iki taşımacılıkta da maalesef henüz arzu edilen seviyeye gelinememiştir.

Bakanlık olarak uygulanan ÖTV'siz yakıt desteği kabotaj taşımacılığının canlanmasına önemli bir destek sağlamıştır, bunu inkâr edemeyiz ancak denizlerle çevrili ülkemizin denizlerden sağlayacağı ekonomik menfaatler için bu desteğin yeterli olmadığı kanaatindeyim. Kaldı ki ayrıca kara yolları yolcu taşımacılığındaki oran da bu düşüncemi teyit etmektedir.

Diğer bir husus, kruvaziyer turizmi son yıllarda cazibe merkezi olan bu gemilerle ülkemize gelen yolcu sayısında son beş yılda büyük artış olurken maalesef kruvaziyer gemilerin yanaşacağı liman yatırımları talebi karşılayacak düzeyde değildir. Kruvaziyer turizminin önemli mali getirileri dikkate alınmalı ve acilen İstanbul, İzmir ve Antalya'ya yakışır bir kruvaziyer limanı yapılarak hizmete açılmalı ve kruvaziyer turizminde İstanbul, İzmir ve Antalya önemli ana limanlar hâline bir an önce getirilmelidir.

Yine dünya konteyner trafiğinin 2013 ve sonrası yıllara ait olumlu öngörüler, global liman yatırımcılarını, gelişmekte olan veya gelecek vaad eden yeni bölgelerdeki alanlara yatırıma yönlendirmektedir. Bu noktada, yeni konteyner limanlarına ihtiyaç duyulacağından ülke olarak bu gelişmelere daha hazırlıklı olmamız gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, son zamanlarda ulaştırma yatırımları üzerinde en çok konuşulan ulaşım aracı hızlı tren yatırımlarıdır. Yolcu taşımacılığında hızlı tren yatırımı öne çıkarken yük treni ve konvansiyonel trenlerle yolcu taşımacılığı istenen seviyede değildir. Konvansiyonel hatların yetersiz oluşu, iller arası ulaşım süresinin fazlalılığı demir yoluna olan talebi önemli ölçüde azaltmıştır. Bu durum, trafiğin kara yollarına kaymasına ve demir yollarının atıl kalmasına sebep olmaktadır. Üstelik, mesafenin uzaması demir yollarında ulaştırma maliyetlerinin de artmasına neden olmaktadır. Bunun yanı sıra -hızlı tren hattı hariç- demir yolunun çok büyük bir kısmının tek hatlı olması nedeniyle optimum sefer sayısına ulaşmak mümkün olamamaktadır. Dolayısıyla, demir yolu taşımacılığında yaşanan bu durum Türkiye'nin ulaşım politikalarının eksikliğinin en açık delili olmaktadır.

Değerli milletvekilleri, 4 Aralık 2012 günü Karadeniz Şile'de meydana gelen deniz kazası nedeniyle geçtiğimiz hafta sonu Şile'deydim. Bu hadisede görünen -kaza anında yaşanan vahim olayı görenlerin verdikleri bilgiye dayanak şunu söylemeliyim ki- bu olayda Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü yöneticilerinin büyük bir görev ihmali ve görevi kötüye kullanması söz konusudur çünkü eğer kaza yapan o tekne yerine -ki, ben bunu çok iyi biliyorum kıyı Emniyetinin böyle çok ciddi teknelerinin olduğunu- Kıyı Emniyeti teşkilatına ait daha donanımlı bir kurtarma gemisiyle müdahale edilmiş olsaydı ya da kaza anında, kaza bölgesine gelen keşif helikopteri yerine kurtarma helikopteri gelmiş olsaydı yaşanan bu acı olay yaşanmayabilirdi. Dolayısıyla, denizin çok şiddetli dalgalı anında o tekne ile kurtarma çalışmasına çıkılması doğru olmamıştır. Üstelik, mevcut kurtarma ekibinin "Bu havada denize çıkılmaz." demesi üzerine, izinli oldukları hâlde diğer Kıyı Emniyeti kurtarma ekibinin zorla göreve gönderildiği iddiaları mevcuttur. Eğer durum böyle ise bu büyük bir suçtur. Bu kazadan ise sadece Ahmet Kasarcı yaralı olarak kurtarılabilmiştir. Teknede bulunan kaptan Cemil Özben ile mürettebat Turgay Sarıboğa ise hayatlarını kaybetmişlerdir. Yardım etmek isteyen balıkçı Mümin Akgün ile mürettebattan, benim de uzun senelerdir çok yakın arkadaşım olan Mehmet Genç ise hâlâ bulunamamıştır. O nedenle, arama kurtarma çalışmalarının yoğunlaştırılması ve kaybolan denizcilerimizin bulunması gerektiğini önemle belirtmek istiyorum. Çünkü aileleri hiç olmazsa cenazelerini almak ve onlara mezarlarında dua etmek istemektedirler.

Bu üzücü olaya neden olan yabancı bayraklı gemi 1976 yılında inşa edilmiş, 36 yaşında bir gemidir. Avrupa limanlarına, yaşlı olmaları nedeniyle alınmayan bu gemilerin Türk boğazlarından geçmesi büyük bir risk taşımaktadır. Bu riskin ne derece büyük olduğu, denizlerimizi ve Türk boğazlarını nasıl hoyratça kullandığımız bu deniz kazası ile sanırım daha iyi anlaşılacaktır. Bu nedenle, denizlerimizin gemi mezarlığına dönüşmemesi için ve böyle üzücü olaylar yaşamamamız için uluslararası kuralları mutlaka uygulamamız gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, denizcilik sektörüne birinci derecede önem veren ülkeler, ekonomisi dış ticarete bağlı olan ülkeler, denizlerdeki menfaatlerini ve ülke ekonomisinin büyük parçası olan denizcilik faaliyetlerini muhtemel tehlikelerden korumak için etkin deniz gücü oluşturmaktadırlar. Bu deniz gücünü meydana getiren gemi, araç ve silah sistemlerinin ülke ekonomisine katkıda bulunması ve teknolojik bağımsızlığı sağlamak amacıyla yurt içinde imal edilmesi yönünde politikalar geliştirilmelidir.

Değerli milletvekilleri, on beş yıl önce tartışmasız bir üstünlüğe sahip olan, gittikçe yaşlanan ve küçülen koster filomuzun mutlaka yenilenmesi gerekmektedir. Bakanlık, "Türk Yıldızı" adı verilen koster filomuzun yenilenmesi yatırımını hayata geçirerek uygun inşa şartları sağladığı takdirde hem armatörü cezbetme hem tersanelerimiz tarafından seri olarak inşa edilebilme hem de filoya katıldığında uygun şartlarda yük bulabilme potansiyeline sahip olacaktır. Bunun için de bir kredi imkânı oluşturularak bu gemilerin mevcut tersanelerde inşasının yapılması sağlanmalıdır. Böylece, hem yaşlı koster filomuzun yenilenmesi sağlanmış olacak hem de tersaneler yaşamakta olduğu finansman ve sipariş krizini atlatmış olacaklardır.

Buradan hareketle, şahsi düşüncem odur ki, tersanelerimizin uluslararası arenada daha sağlıklı bir yapıya kavuşması ve rekabet gücünü artırmak için bugünkü dünya düzeninde devletin sağlayacağı özel teşvik ve teknoloji desteğiyle mevcut tersanelerin birleşerek büyük tersaneler hâline gelmesi mecburiyet olmuştur. Aksi takdirde, kısa dönem içerisinde ülkemiz gemi inşa sektörünün ayağa kalkması mümkün görülmemektedir. O nedenle, tersanelerin güçlendirilerek sağlam bir mali yapıya kavuşması için ortak çalışma yapılmasının  daha doğru olacağı kanaatindeyim.

Sayın Bakanım, bir ay evvel, yaklaşık 5-6 tane AK PARTİ milletvekiliyle Arabistan'da, Riyad'da bulunduğumuzda büyükelçilikte bazı arkadaşlarımızın, insanlarımızın bize bir hassasiyeti söz konusu oldu -size daha evvel arz etmiştim- oradaki ölen insanlarımızın Türk Hava Yolları uçaklarıyla buraya getirilmesi noktasında çok büyük rakamların, 8-10 bin riyal gibi bir paranın istendiği ifade edilmişti. Ben buradan arkadaşlarımızın düşüncelerini sizlerle paylaşarak, ölen insanlarımızın Türk Hava Yolları uçaklarıyla bir bilet karşılığı veya bedel ödenmeden getirilmesi noktasındaki hassasiyeti sizlerle paylaşmış olayım.

Bu vesileyle, bütçenin hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ediyoruz Sayın Torlak.