GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:60
Tarih:25.02.2020

CHP GRUBU ADINA TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 173 sıra sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz, 2018 yılında Sanayi Komisyonumuzda uzlaşıyla çıkardığımız, piyasaya sunulan ürünlerin güvenli olmasını sağlamayı amaçlayan, tüketici haklarını korumayı hedefleyen, 2013'ten beri gündemde olup 2015-2018 yılında hazırlanıp kadük kalan, 2018 yılında alınan seçim kararı sebebiyle Genel Kurula indirilmeyen, önceki Ürün Güvenliği Yasa Tasarısı'nda Bakanlar Kuruluna verilen tüm yetkiler, güncellenen teklifte, Temmuz 2018'de yürürlüğe giren tek adam rejimi değişikliğiyle Cumhurbaşkanına bırakıldı.

Değerli milletvekilleri, tekrar dile getirmek isterim ki bu kanun tasarısını 2018 yılındaki Komisyon görüşmelerinde desteklemiştik. Cumhuriyet Halk Partisi doğru işlerin yanında, yanlışların daima karşısında olacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

Komisyonların yasa yapım sürecinde daha fazla yetki üstlenmesi, sektör bileşenlerinin sürece daha fazla katılması gerekmektedir. Yasa yapma yeri komisyonlardır. Komisyonlar Genel Kurulun mutfağıdır. Yasalaştığı tarihten itibaren bir yıl sonra yürürlüğe girecek Avrupa Birliği mevzuatı gereği yapılması gereken bu yasa, umuyoruz ki Türk malı imajına da büyük katkı sağlayacaktır.

Ürün güvenliği demişken başından beri takip ettiğim, kamuoyunun da gündeminde yer alan, ülke olarak en önemli ürünümüz 3 başbakan, 4 bakan, 5 babayiğit, 6 seçim, on yıl sonunda yerli otomobilin tanıtımı yapıldı. Yerli, millî ve elektrikli otomobil hikâyesini anlatmak istiyorum sizlere. Tarih, Ocak 2011, dönemin Başbakanı TÜSİAD Genel Kurulunda bir konuşma yapıyor "İşin babaları burada, yerli otomobil üretelim." diyor ve süreci başlatıyor. Dönemin Bakanı hemen arkasından açıklama yapıyor, tarih Eylül 2011: "Yerli otomobil ekonomik olacak." Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı "Yerli otomobil en azından 3-4 model olacak." diyor, yıl 2011. Bakanlar açıklar, yandaş medya durur mu? Hemen yandaş medyanın manşetinde: "Sır projeye Yeni Şafak ulaştı. Yerli otomobil şubatta vitrinlerde." Yıl, 2012. Seçim giriyor araya, Bakan değişiyor, yeni Bakan geliyor. Yeni Bakan işin kolayını buluyor, diyor ki: "Yerli oto için Saab'ın haklarını Çin'den aldık." Ya, Saab markası Çin'in değil ki İsveç'in markası. (CHP sıralarından alkışlar) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı diyor ki: "Yerli otomobilin projesini hızlı bir şekilde bitirmek için 3 milyarlık işi 1 milyara bitireceğiz. TÜBİTAK, NEVS firmasıyla bu projede iş birliği yapacak, bu iş 1 milyara bitecek." Hatırlarsınız, yerli otomobil geliyor, farlarını açtılar, bir gün çamurluğunu açtılar, bir gün kapısını açtılar.

Arkadaşlar, yıl 2015, aynı hikâye o dönem de var. "40 milyon euroluk yerli otomobil İsveç'ten geldi." diyor, 2015'te aynı hikâye ve ilginç olan "Çinli NEVS ile TÜBİTAK arasındaki anlaşma belgeleri araçların teslim tarihi ve özelliklerini yansıtıyor." diyor. Araçlar sorun çıkınca 7 Hazirandaki seçime yetişmemiş, ek sözleşme yapılmış. Seçimde otomobilin ne işi var, gerçekten merak ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, Bakan açıklıyor ama Saab firması sert açıklama yapıyor. Saab'ın CEO'su "Markamızı kullanmayın. Sayın Bakan, bizim ismimizi neden kullanıyorsun? NEVS firması bizi temsil etmiyor. Otomobil konusunda Türkiye'yle hiçbir anlaşmamız yok." diyor, Saab'ın CEO'su açıklama yapıyor.

Değerli arkadaşlar, yıl 2015 Aralık ayı, Bakandan açıklama: Yerli otomobil için tarih verdi. "Yerli otomobil 2018'de yollarda." diyor dönemin Sanayi Bakanı. Geldik 2018'e... "2018 yılında yollarda." diyor. Çok merak ettiniz değil mi? O otomobil bu, Türkiye tanıdı bu otomobili, bu otomobili herkes biliyor, her seçim sürecinde gündeme geldi.

Peki, hiç merak ediyor musunuz bu otomobil nerede? Ben bu kürsüden her seferinde çıktım dedim ki: Bu platformdan elektrikli araç çıkmaz. Bana hakaret ettiler, "Ya, bu CHP zihniyeti." deyip bana hakaret ettiler. "Her şeye karşısınız." Peki, şimdi soruyoruz: 47,7 milyon, yani 47 milyon euro bu arabaya ödendi. Bu araba nerede? Kayıp. Eğer bu arabanın hesabını vermezseniz sonuna kadar takipçisi olacağım, her zaman gündeme getireceğim. (CHP sıralarından alkışlar) Ama benim bir önerim var: Eğer hafızalara kazınmasını istiyorsanız, gelin, gelecek nesiller bu kadar pahalı bir aracı görsün, müzeye koyalım. Dünyanın en pahalı aracı çünkü, 47 milyon euro, müzeye koyalım, en azından, gelecek gençler ne kadar para verdiğinizi görsün. İşte, belgesi de burada, Ziraat Bankası Gebze Şubesinden bu havale çıkmış.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Arkasına da "Fikri Işık sağ olsun." yazalım.

TAHSİN TARHAN (Devamla) - 47 milyon euro Gebze'den bu firmaya gitmiş. Firmayı da çok merak ediyorsanız, firma Saab'ın hurdalarını almış ve Türkiye'ye de otomobil satmış.

Değerli arkadaşlar, tekrar aynı Bakan, yıl 2015 "İlk yerli otomobil; işte, fiyatı." diyor. Diyor ki Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı: "Üretilecek ilk yerli otomobile ilişkin, Gebze'de hayırsever bir iş adamımız otomobili almak istediğini söyledi, 5 milyona sattım ilk otomobili." demiş. 5 Milyon liraya ilk otomobili satmış. Ya, sattın da bu para nerede, merak ediyorum. Hadi, sattın, parayı aldın, onun karşılığında ne verdin, onu da merak ediyorum. Düşünün yani.

Değerli arkadaşlar, 2016'da üretilecek yerli otomobil sayısı. Gene dönemin Bakanı açıklama yapıyor, diyor ki: "2016'da 30 ya da 40 adet yerli, millî otomobilimiz yollarda olacak." 2016'da, yanlış anlamadınız. Bu arada bakanlar açıklar da, sürekli açıklama yapar da yandaş medya durur mu? Hiç durmaz. Yandaş gazetenin bir tanesi bu yerli otomobili 72 kez "Yerli otomobil yollarda." diye manşet yapmış, 72 kez, bir tanesi; diğer yandaş gazeteleri saymıyorum. Manşetlerin birkaç tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Manşet: "Elektrikli ilk yerli otomobil 2017'de yollarda." Diyor ki: "Yerli otomobil için gaza basıldı." Asıl ilginç olan ne, biliyor musunuz? "Yerli otomobil Google ve Tesla'ya rakip." Ya, buna kargalar güler ya; ayıptır ya, bu manşet de atılmaz ya. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakan değişiyor, yeni bakan geliyor, diyor ki: "Ya, TÜBİTAK'ın işi otomobil yapmak mı? Bu işten, bu araçtan elektrikli araç çıkmaz." Bu sefer -yerli otomobil işi tuttu ya, seçimden seçime bu iş çok iyi gidiyor- şartlar değişti, Cumhurbaşkanı Erdoğan yerli otomobili yapacak babayiğitleri tek tek açıkladı. Şartlar değişti, bu iş babayiğitlere devredildi. Bizim Saab'dan haber yok; 47 milyon euro gitti, onu hiç kimse konuşmuyor, gitti o para. Tarih 2 Kasım 2017. Değerli arkadaşlar, asıl ilginç olan, bir yıl sonra, 1 Haziran 2018'de Erdoğan yerli otomobilin CEO'sunu açıkladı. Ya, 5 babayiğide bu işi verdin -özel sektör- CEO'yu sen niye açıklıyorsun? Cumhurbaşkanı, otomobil fabrikasının CEO'sunu açıklıyor; acı olan bu.

Değerli milletvekilleri, "yerli" kelimesi Türk Dil Kurumuna göre: "Yurt içinde yapılan veya bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan; belli bir bölgede yetişen; bir yerin ilk sakini olan, oturduğu bölgede doğup büyüyen, ataları da orada yaşamış olan" demektir. Endüstriyel bir ürün için de yerlilik; çizim, mühendislik ve ilk imalatının o ülkede yapılmasıyla oluşur. Peki, soruyorum: Bunu da tanıdınız, bu araç yerli mi? Tasarım yılı 2018, yeri İtalya, Vietnam'da sergilenmiş, satamamışlar. Bu mu yerli, bu mu millî? İtalyanların ürettiği bir araç.

Değerli milletvekilleri, buradan yola çıkarak tanıttığımız otomobil sizin iddia ettiğiniz gibi yerli, millî değil, yüzde 1'i bile yerli değil çünkü tasarımı İtalyanların, motoru için doğrudan Alman Bosch'la çalışılacak. Bu aşamada, her zaman söylediğimizi bir kez daha söylemek istiyoruz: Biz yerli otomobile karşı değiliz, biz bu ülkede otomobil zaten üretiyoruz, yüz binlerce araç üretiyoruz. Bizim ülkemizde markamız yok, yani bizim kendi markamız yok, biz otomobil üretiyoruz. Otomotiv sektöründe genel kabul, otomobil üretiminin kolay ama satmanın zor olduğudur. Yani sadece üretmek değil, pazarlanabilir, iç ve dış pazarda dünya markalarıyla yarışabilir, kârlı bir araç üretmek gerekmektedir. Yerli otomobil üretmenin maliyeti ve satışı dışında ülkemizi getireceği ekonomik durumu da göz önüne almamız gerekir. Otomobil sektörü zorda, fabrikalar zaten tek tek kapanıyor. Bugün 100 bin lira olan bir otomobil, ülkemizde vergilerle birlikte 308 bin liraya satılıyor. Yani 1 tane araçtan, 100 bin liralık 1 araçtan 200 bin lira vergi geliri elde ediliyor. Yani devletin kazancı çok yüksek. 2019 yılında araç satışlarından elde edilen vergilerden 24 milyar lira gelir elde edildi, otomobilden.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin boşa geçecek zamanı da büyük maliyetleri karşılayacak ekonomisi de yoktur. Ülke olarak doğru adımlar atmak gerekirken şehir hastaneleri, havaalanları, köprüler, yollar ve tüneller gibi "yap-işlet tutmazsa halk ödesin" projelerinden sonra şimdi de başımıza yerli otomobil işi mi çıkacak? Eğer gerçekten ülkede üretime değer verecekseniz niye kapanan fabrikalara sahip çıkmadınız? Onlarca fabrika yurt dışına taşınıp gidiyor. Türkiye'den Şeker fabrikaları, PETKİM, TÜPRAŞ, TEKEL... Değerli milletvekilleri, bu saydıklarım sadece birkaçı. 50 milyon dolar bulunamadığı için Tank Palet Fabrikasını Katar'a peşkeş çeken on yedi yıllık iktidar döneminde AKP Hükûmeti, özelleştirme ısrarıyla satıp savurduğu kamu kurumlarının elden çıkarılmasıyla Türkiye'nin elinde üretim yapacak ve istihdam sağlayacak fabrika bırakmadı.

Yerli oto için 22 milyar lira yatırım yapılacak deniliyor. 4 bin istihdamdan bahsediliyor. 5 ayrı modelden 175 bin adet satılacağı söyleniyor. 2019 yılında, Türkiye'de 387.256 otomobil satılmış. İlginç olan, en fazla tanıtım yaptıkları SUV satışlarında daralma var. 2018 yılına göre yüzde 20 azalma var, otomobil sektöründe düşüş var. 5 babayiğit 2,5 milyar avro yatırım yapacaklar, yüzde 70'ini kredi olarak kullanacaklar. 2,5 milyar avronun yüzde 70'i 1 milyar 750 milyon avro. Yüzde 4 faizle bankalardan bunu alsalar 70 milyon euro ediyor yıllık. Eğer Türk lirası alırlarsa 1 milyar 750 milyon euronun TL karşılığı 12 milyar, yüzde 10'la alsalar 1 milyar 200 milyon. Hiçbir otomobil firması bunu kazanamaz. Hani inşaat firmaları projelerden daire satmaya çalışırlar ya -siz iyi bilirsiniz bunu- bu iş de ona döndü, aynen ona döndü biliyor musunuz, topraktan otomobil satmaya başladılar. Her yerde yerli otomobilin reklamı var; arazinin imar problemi çözülmemiş, fabrikanın temeli atılmamış, üretim bantlarının henüz imalatı başlamamış, İtalya'dan hazır alınmış, kaça alındığını söylemediğiniz bir aracı pazarlamaya çalışıyorsunuz. Türkiye'de yerli otomobil girişim grupları var, onların fikirlerinden faydalanmıyorsunuz, projenin yanına yaklaştırmıyorsunuz Türk firmalarını, bir CEO'ya her şeyi teslim etmişsiniz. Otomobil sektöründe kime sorarsanız sorun, 27 Aralık 2019 tarihinde tanıtılan aracın iki sene içerisinde fabrika kurularak her şeyinin eksiksiz bir şekilde banttan inmesi çok zor. Sayın Cumhurbaşkanı Gemlik'te 1 milyon metrekare devlet arazisini 5 babayiğide vereceğini söylüyor. Bu arazi TOGG grubuna kiraya mı verilecek, bağış mı olacak, satılacak mı, bu proje başarılı olmazsa TOGG grubuna mı kalacak; ne olacak bu arazi? Henüz fabrikası olmayan, tüm aksamları ithal bir araç üreteceğiz diyorsunuz, üstelik bunu da "yerli ve millî" diye tanıtıyorsunuz. Hayal dünyasından çıkın da gerçeklere dönün. Beş yıl önce 47 milyon euroyu hayal dünyanız için çöpe attınız, hâlâ bu paranın hesabını vermediniz. Fabrika yok, otomobil var...

Son olarak şunu üstüne basa basa belirtmek istiyorum: Tanıtılan, tasarımı İtalyan yerli otomobiliniz ne kadar yerliyse Türkiye'de üretilen Renault ve TOFAŞ o kadar yerlidir.

Genel Kurul saygıyla selamlıyorum. (CHP, HDP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)