| Konu: | İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 27.02.2020 |
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Üniversite mezunu işsizlerin problemi çok derin bir problem. Hiç kuşkusuz, bunun böyle olmasının sebeplerinden bir tanesi, iktidarın "her ile bir üniversite" vaadiyle yola çıkması. Bilimsel yeterliliğe sahip olmayan "üniverlise" pozisyonunda pek çok üniversitenin -ki bunların önemlice bir kısmı vakıf üniversitesi- memlekette birbiri ardına açılması bir siyasi vaat hâline gelmiş. Hani il yapmak nasıl bir siyasi vaatse üniversite açmak da bir siyasi vaat hâline gelmiş. Bu özensiz yaklaşım, kuşkusuz oradan mezun olanların iş bulmasını engelleyen bir faktör ama bir başka faktör daha var belki ondan daha temelli, daha önemli bir mesele. O mesele de şu değerli arkadaşlar: Türkiye'de üniversiteler, birbiri ardına açılan -ki geçenlerde yanlış hatırlamıyorsam 150'ye yakın tıp fakültesinin olduğunu okumuştum- bu üniversiteler bilimsel açıdan yeterliliğe sahip değil. Dünyanın en iyi 500 üniversitesine Türkiye'den girse girse bazen 1, bazen 2 üniversite ancak girebiliyor. 1980'den bu zamana kadar üniversite, her alanda ideoloji ile bilim arasındaki çelişkinin doğal sonucu olarak şekillendi. Şimdi de AKP iktidarında üniversiteler bilim üreten yerler değil, tam tersine iktidarların ideolojik formasyonlarına destek olacak kadroları yetiştirmek, bu kadroların istihdamını sağlamak gibi bir amaçla görevlendirilmiş durumda. Taşrada tonla üniversite var. Yahu, profesör olmuş, pozitif bilimler alanında çalışıyor, mesela diyor ki: "Ben evrime inanmıyorum." Bir dakika, sen bilim insanı olarak, pozitif bilimleri yani doğayı ve toplumu anlama çabasında olan bir bilim insanı olarak buna inanıp inanmamak gibi bir hürriyete sahip değilsin; bu, verili bir durum. Dünyanın bütün akademik çevreleri tarafından maddeyi ve toplumu açıklamanın bir yöntemi olarak kabul edilen şeye... Sen böyle bir hürriyete sahip değilsin. İşte, aslında, o zamandan bu zamana kadar gelen yaklaşımlar taşradaki üniversitelerin niteliklerini çok düşürdü, akademik alan ciddi bir tahribata uğradı ve bununla birlikte, gerçekten liyakat sahibi, yayın yapan, araştıran, sorgulayan bilim insanlarının KHK'lerle tasfiyesinin ardından akademik alan çöle döndü değerli arkadaşlar. Bu sebeple, biz, dünyada liyakat sahibi, dünyada sözü geçen bilim insanları yetiştiremiyoruz, ne yazık ki böyle bir durum var; yetişenlerse, bütün bunlara rağmen yetişenlerse memlekette kalmıyor, başka yerlere gidiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
RIDVAN TURAN (Devamla) - İkinci Dünya Savaşı'nda Alman akademisi Nazi faşizmi sebebiyle çok ciddi travmalar yaşadı. Amerikan uzay bilimlerinin, uzay programının, nükleer programının temeli, Oppenheimer gibi, Einstein gibi, von Braun gibi Almanya'dan göç etmiş insanlar sayesinde atıldı ve Alman Akademisi hâlâ bu travma sebebiyle kendisini toparlayamıyor.
Arkadaşlar, akademi insanın sinir sistemine benzer, bir defa tahrip olduktan sonra bunu iyileştirmek gerçekten son derece zordur. Türkiye akademisinde de durum, gerçeğe ulaşma, gerçeğe toplumsal ve maddi manada, pozitif bilimler manasında gerçeğe ulaşmanın değil ne yazık ki bir ödüllendirmenin, bir iktidarın ideolojik altyapısını oluşturmanın aracı hâline gelmiş. Buradan da çocukların iş sahibi olması mümkün değil. Üniversiteler işsizliği geciktirme fakülteleri hâline gelmiş ve bu çok üzüntü verici. (HDP sıralarından alkışlar)