GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:62
Tarih:27.02.2020

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde ürün güvenliğinden söz etmek esasında mümkün değil; gerek gıdada gerek diğer kullandıklarımızda merdiven altı üretimleri zaten denetlemekten mahrum bir iktidar var ama şimdi bununla ilgili yapılan düzenlemelerin bundan sonraki sorunları kısmen iyileştireceğini düşünüyoruz.

2014-2016 yılları arasında tüketici hakem heyetine yapılan toplam 9 milyon 722 bin 457 adet başvurunun 8 milyon 117 bin 996 adedi tüketici lehine sonuçlanmış; bu, bana Bakanın verdiği yanıt. Şimdiki bakanlar vermiyor ama önceki bakanlar bu sorulara en azından yanıt veriyordu. Keza, 2017 yılında ithal denetimleri sonucu 14 milyon 600 bin ürün de uygunsuz ve güvensiz bulunmuş; böyle bir ülkedeyiz.

Tabii, burada, getirilen kanun teklifinde bazı konularda düzenlemeler var ama gıdayla ilgili hiçbir şey yok. Esas olan, gıdada da ciddi sorunlar yaşanıyor, özellikle yemler konusunda GDO'lu ürünler Türkiye'ye giriyor. 32 ürün için Biyogüvenlik Kurulu izin vermiş, Türkiye'de bununla ilgili inceleme yapma yetkiniz dahi yok. Yani, yabancı size diyor ki: "Benim verdiğim değerlendirmeleri, analizleri sen geçerli gör."

Şimdi, böylesine bir durumla karşı karşıya olduğumuz süreçte getirilen bu maddede -biraz evvel Komisyon Başkanının açıkladıklarını dinlerken bütününe baktım- madde 4'ün (1)'inci fıkrasında diyor ki: "Ürünlerin, teknik düzenlemesine uygun olması zorunludur... Teknik düzenlemesine uygun olmayan ürünler, uygunsuzlukları giderilmeden piyasaya arz edilemez, piyasada bulundurulamaz veya hizmete sunulamaz." (2)'nci fıkrada diyor ki: "Birinci fıkrada belirtilen hususlarda düzenlemeler yapmaya, sınırlamalar getirmeye ve istisnalar tanımaya Cumhurbaşkanı yetkilidir." Komisyon Başkanı bununla ilgili bir açıklama yaptı ama (3)'üncü fıkranın (b) şıkkında ne diyor, biliyor musunuz? "Yetkili kuruluş, hazırladığı teknik düzenlemeleri taslak aşamasındayken Bakanlığın ve ilgili tüm tarafların görüşüne açar..." Yani "Cumhurbaşkanının görüşüne açar." demiyor, gene bir "bakanlık" deyimi var. "...mevzuatın ve uluslararası yükümlülüklerin gerektirdiği hallerde ilgili uluslararası taraflara bildirir." diyor. Yani, uluslararası taraflara bildirilmiş, geçerliliği kabul edilmiş bir üründe Cumhurbaşkanı yeniden yetkilendiriliyor.

Aklıma ne geldi? Geçenlerde Tarım ve Orman Bakanı Sayın Pakdemirli basına yansıyan bir açıklama yaptı. Sayın Cumhurbaşkanı telefon etmiş, "Ya, Sayın Bakan, bu, tavukların çamaşır suyuna yatırılması olayı nedir? Bana bir anlat." demiş; bunun üzerine Sayın Bakan da kalkmış, çamaşır suyuyla tavuk deneyini kendi odasında yapmış yani laboratuvarda yapmamış, bu konunun uzmanıyla yapmamış. Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı teknik değerleriyle ortaya çıkmış bir ürünle ilgili, Bakanlığın da oluru varken bunu nerede denetleyecek? Böyle bir kavram kargaşası, anlamsız cümle olur mu? O nedenle değerli arkadaşlar, ürünle ilgili getirilen doğru konuların bile içerikleri düzenli yazılamazsa anlamını ifade etmiyor.

Bakınız, ben iddia ediyorum, bugün bu ülkede ne yediğimizi, ne içtiğimizi bilmiyoruz. Bununla ilgili Bakanlığın yine bir açıklamasında Bakan çıktı dedi ki: "Çayda boya yalan." Ama Bakanlığın yayınladığı denetim sonucu ortaya çıkan 11 çay ürününde boya var. Ya, Bakanlığın "Var." dediğine Bakan "Yok." diyor. Bu nedenle ürün ve üretim aşamasında her konu ciddi anlamda ele alınmalı ve bunlarla ilgili çözüm önerilerinde de uzmanların, konuya vâkıf kuruluşların olması mutlaka sağlanmalı. Ülkemizde, gıda güvenilirliği konusunda çalışmalar yapılıyor. Yine ben Bakana sordum: Bir ürünün içinde "pestisit" dediğimiz yani tarım zehri kullanılıyor mu, kullanılmıyor mu? Bakan 2017'de "Bunu yasakladık." diyor, 2018'de "Piyasada yok." diyor, 2020'de bu konuda Greenpeace Akdeniz temsilcileri piyasada inceleme yapıyor, ürünlerde çıkıyor. Ya, yasaklanan, olmaması gereken bir şeyin dahi gıda ürününde çıktığı bir ülkedeyiz.

Bu konuda yapılması gereken, Cumhurbaşkanının yetkilendirilmesi değil ilgili kuruluşların, kurumların doğru oluşturulması. Biyogüvenlik Kurulu vardı. Bu, Türkiye'de GDO'lu ürünlerle ilgili inceleme yapmak üzere kurulmuş bir Kurul. Ben bu Kurulun geçen dönemki üye listesini aldım elime, inceledim; 3 profesör, doçent var; diğerleri bakanlıklardan gelmiş, bakanlıklardan gelenlerin içinde İngilizce bilen yok çünkü İngilizce bölümü, yabancı dil konusu boş bırakılmış. Yani yabancı dil bilmeyen birisi yurt dışından gelen ürünle ilgili nasıl inceleme yapacak, araştırma yapacak? Yurt dışında yayınlanmış hangi teknik konuyu inceleyecek, bir değerlendirmeyle hasbihâl edecek, anlamak mümkün değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Arkadaş, her olayda olduğu gibi, liyakat olmadan sorunları çözemezsiniz.

Bugün devletin önemli kademeleri vekâletle yönetiliyor. Tek tek bakanlara söylüyorum: Üst düzey bürokratların çoğunluğu vekâlet... Önce vekillerin yerine bir asil atayın, işi ehline bırakın. Bunları yirmi yıldır çözemediğinize göre çözümü de Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında olacak diyorum.

Ayrıca, bugün Regaip Kandili; tüm halkımızın kandili hayırlara vesile olsun; ülkemize, dünyaya barış, kardeşlik getiren bir araç olsun diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)