| Konu: | Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 27.02.2020 |
AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyor, tüm vatandaşlarımızın Regaip Kandili'ni kutluyorum.
Ülkemizde ürün güvenliğinden, güvenli üründen neredeyse bahsetmek mümkün değil. Tarımdan gıdaya tüm ürünlerde, ürün güvenliğimizi Allah'a emanet bir şekilde yaşıyoruz. Benim konuşacağım bu maddede yer alan ürün zararından doğacak olan maddi ve manevi tazminat miktarının belirlenmesinde sadece Türk Borçlar Kanunu hükümlerini uygulayan bir düzenleme var. Bu düzenlemeyi doğru bulmadığımızı belirtmek istiyorum.
Öte yandan, özellikle, Komisyonda tazminat sorumluluğuyla ilgili teklifimizin reddedilmesinin de yanlış olduğunu düşünüyoruz. Bunun yerine, kapsayıcı biçimde Borçlar Kanunu da dâhil edilerek Türk Ticaret Kanunu'nun, Kabahatler Kanunu'nun ve Tüketicilerin Korunması Hakkında Kanun'un da eklenmesini talep ediyoruz.
Aslında, halkımızın yararına olan ve ürün güvenliğiyle ilgili bu konularda ve diğer bütün kanunlarda, ilgili meslek odalarından, sivil toplum kuruluşlarından, üniversitelerden, sendikalardan ve konunun ilgili uzmanlarından görüş almak gerekir. Ancak burada, daha önce, geçmişte olduğu gibi "Ben bilirim." tavrının yanlış olduğuna, işin ortak akılla daha doğru yapılacağına inanıyoruz.
Sayın Başkan, AKP Hükûmeti, on yedi yıldır uyguladığı yanlış tarım politikalarıyla ülkemizi âdeta ithalat cennetine çevirmiştir; çiftçimizi, üreticimizi, köylümüzü perişan etmiştir. Yerli ve millî olduğunu söyleyenler, ülkemizi, Sırbistan'dan et, her ne kadar her fırsatta inkâr etseniz de belgeleriyle ispat edilen Bulgaristan'dan saman, Kanada'dan da mercimek ithal eder hâle getirmiştir.
2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesine göre, gayrisafi millî hasılanın yüzde 1'i tarıma destek olarak ayrılır ancak o günden bugüne hiçbir zaman bu yüzde 1 oranı tam uygulanmamıştır, yüzde yarım ve altı uygulama yapılmıştır.
Şimdi, buradan soruyorum: Burası kanun yapan, yasama yapan yüce Meclisimiz. Burada kanun çıkarılıyor, yürütme bu kanunları uyguluyor. Vatandaş çıkarılan kanuna uymadığı zaman cezası nedir? Cezası hapistir ya da para cezasıdır. Peki, buradan çıkan kanuna yürütmenin uymaması yani sizlerin devlet eliyle bu kanunu uygulamamanız ne anlama geliyor?
Bugüne kadar çiftçinin yaklaşık 318 milyar destekleme alacağı olup bu rakamın sadece 141 milyar lirasının verildiğini, çiftçinin alacağının 177 milyar lirasının verilmediğini görüyoruz. Soruyorum buradan: Bu parayı kimler iç etti, nasıl ve nerelere kullandınız? Neden bu üreticinin parasını vermiyorsunuz? Değerli milletvekilleri, üreticilerimizin mazot, gübre, yem, ilaç, elektrik, sulama gibi temel girdilerine baktığımızda, 2002 yılından günümüze kadar bu girdiler 8 ila 10 kat civarında artmış fakat çiftçinin ürünü bu katsayıda artmadığı gibi, yerinde saymış, çiftçi borç batağına saplanmıştır. Cumhuriyet tarihinde ilk defa tarım ekim alanları 20 milyon hektarın altına düşmüştür. İşte, gerçek budur. Üretim merkezli ulusal bir tarım politikası belirlenmesi ve üreticiye destek verilmesi gerekmektedir.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bugünlerde 2019 yılı mazot ve gübre desteği ödemesi başladı. Bu destekleme 57 ilde verilirken Adana'nın da içerisinde bulunduğu 24 ilde bu ödeme yapılamadı. "Neden ödeme yapmıyorsunuz?" diye sorduğumuzda "Pamuk ekilen yerlerde bakalım ne olmuş? Uydu görüntülerini inceleyeceğiz." deniliyor. Peki, bu bölgelerde mısır, soya, ayçiçeği gibi ürünlerin de ekildiğini düşünecek olursak buradaki bu üreticilerin bu üründeki desteklemeleri neden verilmiyor ya da şöyle sorayım, bu iktidarın yıllardır pamukçularla, pamuk üreticileriyle zoru nedir? Çünkü geçen sene de pamuk desteklemesinde Adana yoktu, tepki gösterince zor bela listeye eklenmişti, dekara 650 kilogram verilmesi gereken pamuğu 500 kilograma düşürerek üretici yüzde 30 zarar etti, ayrıca da desteklemelerin 2'ye bölünerek yüzde 70 ve yüzde 30 şeklinde ödenmesi üreticiyi mağdur etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın Milletvekili.
AYHAN BARUT (Devamla) - Adanalı çiftçilerimiz iki yıldır sel, don, poyraz gibi nedenlerle mağdur olmuştur. Afet bölgesi ilan edilsin dediğimiz yerde afet bölgesi ilan edilmediği gibi, mazot, gübre desteğinin de verilmemesi üreticiye "Üretmeyin." demektir.
Üreticiyi cezalandırmaktan vazgeçin, derhâl üreticinin desteklerini, paralarını ödeyin diyorum, yüce Mecliste çalışmalarınızda başarılar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)