| Konu: | Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 64 |
| Tarih: | 04.03.2020 |
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin içinden geçtiği bu zor zamanlarda, İdlib ve Ağrı'da şehit düşen tüm yiğitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Şu anda ülkemiz ve bayrağımız için cansiparane şekilde mücadele eden tüm Mehmetçik'imize Allah güç ve kuvvet versin.
İki bin beş yüz yıla dayanan Türk devlet geleneği ve devlet aklı, son dönemde yaşadığımız her türlü zorluğun üstesinden gelecek olan güç, irade ve yöntemi ortak akılla ortaya çıkaracak yetkinliğe sahiptir. Gündemin çok daha öncelikli konularını takip ederken gündelik sorumluluklarımızı da yerine getirmeye devam etmek zorundayız. Şehitlerimizin kaybıyla yüreğimiz yanarken, yüce Meclisimizin devam eden çalışmaları içerisindeki gündem gereği, ürün güvenliğiyle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Sayın milletvekilleri, bir kanunu çıkarmak kadar, sonrasında bu kanunu layığıyla uygulamak ve takip etmek de önemlidir. Avrupa Birliği mevzuatıyla uyumlu olmak adına, böyle bir yasal düzenlemeye ihtiyaç vardı, doğru ancak burada izlenmesi gereken metot sadece "AB uyumunu sağladık, bitti." değil, samimi bir şekilde ülke içindeki ürün güvenliğini de sağlayacak adımlar atmaktır; yoksa kanun çıkar, uygulama kadük kalır. Piyasada daha etkin denetim yapabilmek için kusursuz bir denetim ağı oluşturmak gerekli, yoksa cezalandırma sistemli değil raslantısal olur, güvensiz ürün satışını önleyemez.
Süreç yönetimi de, aynı şekilde, hayati bir önem taşıyor. Kamu, üreticiler, ithalatçılar ve tüketicilerden oluşan zincirin tüm halkaları gereğince bilinçlendirilmeli ve ürün güvenliğini tam anlamıyla kavramalıdır.
Güvensiz ürünün sebep olduğu ölüm ve yaralanmalarda üretici ve ithalatçı, zarar görene karşı sorumlu ise de bu zararları sıfıra indirmek Bakanlığın asli görevidir; güvensiz ürüne sorumlu aramaktansa böyle ürünleri imal ve ithal ettirmemek de öyle. Buradaki temel mesele insan sağlığı ise sonuç odaklı, caydırıcı önlemler almak zorundasınız. Burada, tüketicilere de büyük rol düşüyor. Ürün Güvenliği Farkındalık Projesi'ni yerinde bulmakla birlikte yeterli bulmuyoruz. Böyle önemli işleri 10 konferansla, 25 alışveriş merkezinde stant açarak çözemezsiniz; daha planlı, kapsamlı, topluma nüfuz edici projeler geliştirmek gerekiyor. Okullarda eğitici programların düzenlenmesi, stantların kurulması ve konunun somut örneklerle izah edilmesi akıllıca bir hamle olur. Çocuklar ve gençler öğrendiklerini ailelerine öğretiyor, bu gerçeği göz önünde bulundurmalıyız.
Sayın milletvekilleri, getirdiğiniz kanun teklifiyle, biz burada ürünlerin kurallara uygunluğunu, güvensiz ürünlerin risklerini ve onların önlenmesini, bu ürünlerin üretiminin durdurulmasını ve halka zararlı ürün temin edilmesinin önüne geçilmesini sağlamalıyız. Peki, siz bu konuda ne kadar samimisiniz? Malumunuzdur, daha geçenlerde Tarım Bakanlığı, Türk Gıda Kodeksi'nde bir değişikliğe gitti; sonunda, sahte bal, sahte pekmez, sahte peynir üretimi yasaklandı. Bu değişikliği tam alkışlayacaktık ki eklenen geçici maddeyi gördük. O maddeyle, o güne kadar üretilmiş sahte ürünlerin yıl sonuna kadar piyasada kalmasına ve satılmasına izin veriyorsunuz. Şimdi, burada, tüm tüketiciler adına soralım: "Sahte" tabir edilen gıdalar eğer sağlığa zararlı değilse neden üretimini yasakladınız? Yok, eğer sağlığa zararlıysa neden piyasadan toplamıyorsunuz? Niçin vatandaşların sağlığına zararlı olan sahte gıdaları vatandaşa yedirmeye devam ediyorsunuz? İnsan sağlığı bu kadar ucuz olmamalı. "Sahte gıda üreten mağdur olmasın, malları imha edilmesin." diye düşünüyorsanız, milyonlarca vatandaşımızın hayatını tehlikeye atmaya hakkınız yok. Herkese suç işliyor muamelesi yapıyorsunuz, dürüst üreticiyi dolaylı olarak bürokrasiyle bunaltarak sahtecileri aslında kayırmış oluyorsunuz. Mersin'de de işini layığıyla yapan bal üreticileri buna en güzel örnektir.
Başta söylediğimi tekrar etmek gerekirse, ürünlerde güvenliği sağlayacaksanız, bu konuda samimi olun ve sadece Avrupa Birliği müktesebatı uyarınca değil, vatandaşın sağlığını düşünerek işler yapın.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)