| Konu: | Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 05.03.2020 |
ORHAN SÜMER (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi'nin 17'nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin bütününe ilkesel olarak katılıyoruz, hem ürün güvenliğine ilişkin ortaya çıkan yeni ihtiyaçların karşılanması hem de mevzuatımızın Avrupa Birliği mevzuatıyla uyumlu hâle getirilmesi bakımından önemsiyoruz. Bazen karşı karşıya gelsek de Avrupa Birliğinin ülkemiz mevzuatına birçok kazanımı olmuştur. Dış politikadaki belirsizliklerin ve gelgitlerin bir an evvel sona ermesini ve Türkiye'nin yeniden AB uyum ve demokratikleşme sürecine dönmesini temenni ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, belki de cumhuriyet tarihinin en kötü ve en sıkıntılı dönemlerinden geçiyoruz. Suriye'de ve Libya'da şehit olan tüm askerlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyoruz. Yaşadığımız süreçten daha fazla can kaybımız olmadan, çatışmalar yaşanmadan, diplomatik yollar kullanılarak çıkılması en büyük temennimizdir ve görünen en akılcı yol da budur. Ülkeyi yönetenlerin girdiği bu sonu belirsiz macera ve yürütülen öngörüsüz dış politikanın bedeli, her geçen gün daha ağır bir fatura olarak karşımıza çıkıyor. Sınırlarımızdan kimin girip kimin çıktığını bile kontrol edemiyoruz. Bir taraftan sınır ötesinde şehitler verirken bir taraftan da sınırlarımızda etkisi uzun yıllara sirayet edecek büyük bir insanlık trajedisine tanık oluyoruz.
Tarih boyunca birçok zorluğu aşmış bir ulusun evlatları olarak elbette ki bu badireleri de atlatacağız. Bu darboğazdan çıkmak için tarihimizi karıştırmak, özellikle İkinci Dünya Savaşı'na nasıl katılmadığımızı hatırlatmak, cumhuriyetin dış politika felsefesini özümsemek, sanırım iktidar için de yol gösterici olacaktır.
Sayın milletvekilleri, bu darboğazdan çıkmasına çıkacağız ancak siyasi istikrarsızlık ve otoriterleşme, ekonomik krizler ve fakirlik olarak karşımıza çıkıyor. Bu, belirsizliğin iyice derinleştiği, ülkemizin sıcak çatışmalar içine girdiği dönemde, bir de tüm dünyayı etkisi altına alan corona virüsü çıktı. Artık, ekonomimiz için tehlike çanları değil, doğrudan yangın alarmı çalıyor. Unutulmasın ki ekonominin sağlam temellere oturması, aynı zamanda bir millî güvenlik sorunudur ve yaşadığımız dönemde buna her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Uluslararası araştırma şirketlerinin raporlarına göre, corona virüsünün etkisini yoğun bir şekilde hissettirdiği bölgelerde tam 17 bin şirketin merkezi bulunuyor ve bu şirketlerin satış gelirleri 2 trilyon dolar civarında. Dünyadaki durum bu. Allah, elbette bizim ülkemize bulaştırmasın ama virüs kapımıza dayandı bile. Komşumuz İran'da, ilişkilerimizin yoğun olduğu İtalya'da ölümler yoğunlaşıyor. Umarım, bu kadar düzensiz göçün ve kontrolsüz insan trafiğinin yaşandığı ülkemizde Sağlık Bakanlığımız gerekli önlemleri almıştır. Virüsün, ülkemizde hiç görülmese bile, başta turizm olmak üzere birçok sektörde krizlere neden olacağı ortadadır. Daha bugün sabah, haber kanallarında, Kapalı Çarşı'ya gelen turist sayısında yüzde 60 azalma olduğu söylenmiştir. Şu an, İran'la, İtalya'yla ve Uzak Doğu'yla ulaşım ve dolayısıyla turizm neredeyse durmuş durumda. Sadece İran'dan yılda 2,1 milyon turistin geldiğini hatırlatmak isterim. Tüm bu ülkelerin yanı sıra Rusya'dan da turist gelmemesi durumunda, turizmde bugüne kadar görülmemiş bir gelir kaybı söz konusu olacaktır. Bu sorun kapımızda yani yaz sezonunun da sıkıntılı geçeceği görülmektedir; gerekli önlemlerin alınmasını temenni ederiz.
Ekonomiyi yönetmek öngörü ister, hamasi söylemler yerine şimdiden önlem almak gerekir. Maalesef, onlarca paket açıklandı ama bizim aklımızda sadece, devlete borcu olan vatandaşlarımıza icra gönderilmesi kaldı. Muhasebat Genel Müdürlüğü verilerine göre, mükelleflere tahakkuk ettirilen vergilere karşılık tahsilat oranı 2015'te yüzde 82,92'yken bu oran 2019'da yüzde 77,78'e düştü. Sadece dört yıl içinde vergi ödeme oranında ise yüzde 5'in üzerinde bir azalma yaşandı. Yaşadığımız durumu en iyi özetleyen veri bu olsa gerek.
Değerli milletvekilleri, ekonomiden dış politikaya kadar hemen her alanda şapkayı önümüze koyup muhalefetiyle, iktidarıyla ortak aklı bulmak ve yaşama geçirmek zorundayız.
Millî birlik ve beraberlik ancak böyle sağlanır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)