GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:65
Tarih:05.03.2020

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sıra sayısı 173 olan ve ürün güvenliğiyle ilgili yasa teklifinin 17'nci maddesiyle ilgili birkaç söz söyleyeceğim. Doğrusunu isterseniz, şöyle söyleyeyim: İşletmelerin ürettiği ürünler, esas itibarıyla, tüketicilere verilmiş sözler gibidirler ve işletmelerin o sözlere uyup uymadığını denetlemek de kamuya ait bir görevdir. Yani kamu, işletmelerin ürettiği ürünlerin standartlara uygun olup olmadığını denetlemek zorundadır. O sebeple, bu kanun teklifinde de yetkili kurullar, uygunluğu denetleyen kurullar türünden birtakım kurumların da olacağını işaret eden maddeler var.

Şimdi, bu 17'nci madde esas itibarıyla şöyle bir şey söylüyor, diyor ki: Bu üretilen ürünlerin -16'ncı maddede işaret edilen üretimden önceki kısmı hariç- daha çok internet üzerinden satılan veya radyo, televizyon üzerinden pazarlanan ürünlerin uygunluğunun denetlenmesiyle ilgili olarak bir görev veriyor yine yetkili kuruluşlara. Bu, iyi bir şey tabii ki sonuç olarak iyi bir şey çünkü insanlarımızın aldatılmasını, insanlarımıza verilen sözlerin gerçekleşmiş olduğunun denetlenmesi anlamına geldiği için iyi bir şey. Dolayısıyla da bu yine -daha önce de konuştuk- Avrupa Birliği uyum süreciyle ilgili bir kanun teklifi. Dolayısıyla da Avrupa Birliğinin düzenlemelerinin, bir anlamda, Türkiye'ye yansımasını sağlayacak olan bir düzenleme. Bu bakımdan itiraz edeceğimiz çok bir şey yok.

Arkadaşlar, esas itibarıyla, Avrupa Birliği standartlarının Türkiye'de geçerli olmasını istemeniz gerçekten -bu yasa teklifini getiren arkadaşlar açısından baktığımızda- çok değerli bir hamle. Fakat Avrupa Birliği sadece bu tür ürün standartlarından oluşmuyor ki bir de demokrasi standartları var.

Arkadaşlar, sizleri bilmiyorum ama ben de burada iki gündür yaşadığım olaylardan giderek şunu söyleyeyim size: Böyle bir yasama süreci olamaz. Böyle bir yasama süreci, bizim, buradaki, Meclisteki bütün insanların topluma verdiği sözleri yerine getiremediğini, getirmediğini işaret eden bir biçimde cereyan ediyor, yumruklarla, itişme kakışmalarla, küfürlerle. Doğrusunu isterseniz, ben zaman zaman çıkıyorum ve bu kürsüde benzer şeyler söylüyorum. Bu nasıl bir yasama süreci arkadaşlar ya? Yani bir dakika konuşmayı düşünün, bir dakika konuşmak için sıra bekliyoruz; herkes basıyor, bir dakika konuşmak için. Niçin konuşuyoruz bir dakika, ne oluyor sanıyorsunuz? Yani ben desem ki: Efendim, Rize'de köprü yıkıldı. E, ne olacak, bu ne demek yani? Burada eğer Çevre ve Şehircilik Bakanı oturmuyorsa bunun ne anlamı var Allah aşkına? Ama konuşuyoruz bir dakika, herkes yarışıyor yani bir şey söylemek için. Zaten kanunu mu tartışıyoruz -yetkili arkadaşlar yok galiba- yoksa herkes kendi yerel sorunlarını mı burada tartışıyor arkadaşlar? Şimdi, biz gerçekten bir süre sonra oylayacağız bu yasayı ve ürün güvenliğiyle ilgili bir yasamız olmuş olacak; torba morba, her neyse. Öyle mi olacak sahiden? Sahiden bu tartışılmış mı olacak? Sahiden bu Türkiye toplumunun temsilcileri olarak bizlerin fikirlerinin, düşüncelerinin yansıdığı bir metin mi olacak sanıyorsunuz? Olmayacak arkadaşlar.

Üç dakika konuşmaları alın: Arkadaşlar, üç dakikanın bir dakikası zaten saygı ve selamla geçiyor. Peki, niye yapıyoruz bunu Allah aşkına? Şimdi, beş dakikadan otuz sekiz saniye kaldı, bitecek konuşmam.

BAŞKAN - Bir dakika ilave süre veriyorum ben size.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Arkadaşlar, bu böyle olmaz. Bakın, ben size söyleyeyim, bir standart üzerinden konuşma yapıyoruz, ürün standartlarıyla ilgili ve toplumu kandırmaması için şirketlerin, bir kamusal görev verdiğimiz kurumlar oluşuyor. Ama demokrasinin yürütülmesiyle ilgili olarak kurulmuş olan bir Meclisin standardı yok veya var olan standardı, tamamen gücü gücü yetene biçiminde gerçekleşiyor. Arkadaşlar, gerçekten, benim bu Meclise geldiğimden beri gördüğüm, hayret ve şaşkınlıkla her gün izlediğim bu saçmalığa nasıl izin veriyoruz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.

Neden daha iyisini yapamıyoruz? Neden gerçekten de kanunu tartışamıyoruz? Bakın, kanun yerine fotoğraflar çekiliyor, sohbetler ediliyor ve ondan sonra diyeceğiz ki: "173 sıra sayılı Kanun Teklifi geçti." Arkadaşlar, kimi aldatıyoruz? Vallahi bilmiyorum, ne diyeyim, bilmiyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.