GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:67
Tarih:11.03.2020

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Değerli Başkan, değerli üyeler; gündemdeki torba yasanın 1'inci maddesi üzerinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Söz konusu kanun teklifi, kelimenin gerçek anlamıyla bir torba yasa. 20'den fazla farklı kanunda, birbiriyle alakası olmayan hususlarda değişiklik öngörülmektedir.

Şimdi, bu torba yasada neler var diye baktığımızda neler yok ki! İşsizlik sigortası var, dövizle askerlik var, bireysel emeklilik sistemi var, enerji sektörüyle ilgili kısımlar var, var da var. Bu torba yasalar, AKP iktidarının yasama kurnazlığına dönüşmüştür artık.

Deprem konusu, böyle bir torba yasanın bir maddesine iliştirilecek kadar önemsiz değildir. Deprem, bu ülkenin gerçeği ve temel sorunlarından biridir. Deprem tedbirleri için derhâl seferberlik ilan edilmelidir. Aslında bir gerçeği de ifade etmek gerekirse depremlerden daha çok sizin politikalarınız yüzünden insanlar zarar görmekte, yaşamını yitirmektedir.

Bugünden söylüyorum, metropollerde yaşanacak büyük bir depremde suçlu, tedbir almayan iktidarlardır. Deprem öldürmez, ihmal öldürür. Dünyanın birçok yerinde daha büyük depremler yaşanmasına rağmen daha az kayıp oluyorsa durup bir düşünmek gerekir.

Kendi savaş ve çatışma politikalarınızın ekonomik bir krize neden olduğunu görmeden, KOBİ'leri kurtarmaktan, istihdamdan, deprem tedbirlerinden söz ediyorsunuz.

Acı gerçek şu ki yoksulluk en büyük depremdir. Sizin yoksul bıraktığınız haneler depremlerde yıkılıyor. Saraylarınızın giderleri için daha çok vergi, daha çok borç toplayacaksınız. Toplumu daha çok borçlandırıyorsunuz, daha çok deprem yaşatacaksınız çünkü rant ve savaş politikalarınız için bütçede açtığınız delikler artık dikiş tutmuyor. Torba yasada depremlere yönelik kapsamlı bir önlem yok maalesef.

Önerge verdim, yanıt vermediniz. Neden depremlerde önce kamu binaları, hastaneler, okullar hasar görüyor? Tam tersi olması gerekmiyor mu? Buna yanıt vermediniz. Neymiş? Maddede, deprem olduktan sonra ilgili valiliğin ihtiyaç duyduğu telefon abone ve konum bilgilerinin gecikmeksizin karşılanacağı düzenleniyor.

Tekrar ediyorum, deprem olmadan önce tedbirini almak zorundayız. İstanbul gibi metropollerde milyonlarca insanın konum bilgilerini depremden sonra bilmemiz arama kurtarma için elbette ki elzemdir, yaşamsaldır ama deprem ve benzeri durumlar için olaydan önce yapılması gereken çok daha fazla şey var ve hâlâ bunları yapmıyorsunuz.

5 Kasım 2019'da deprem önlemleri için verdiğim Meclis araştırması önergesi ve kanun teklifi hâlâ Genel Kurula yönlendirilmiş değil. Bu arada Elâzığ ve Başkale depremleri yaşandı, onlarca yurttaş yaşamını yitirdi, yüzlercesi yaralandı. 23 Şubatta yaşanan depremde Başkale ve Saray ilçelerimizde toplam 14 mahalle büyük zarar görmüştür ve acil bekleyen sorunları vardır.

Bu kış gününde yurttaşlar çadırlarda kalıyor. En temel geçim kaynakları olan hayvanların ise çoğu telef oldu, 700'den fazla ahır yıkıldı, 5 mahallede neredeyse oturulabilecek durumda tek bir ev bile kalmış değil. Elâzığ depreminde olduğu gibi, HDP'li belediyelerimizin, partimizin, halkımızın topladığı yardımların halka ulaştırılması yine sayenizde engellendi. Bunun vicdanla, yasayla, hukukla izahı olamaz.

Siyasi hamaset ve nutuklar, kalabalık heyet ziyaretleri, gece çadırda yaşayan çocukların üşümesini engellemiyor. Başkale'de 10 kişi yaşamını yitirdi, 64 kişi yaralandı. Depremzedeler, ağır kış koşullarına rağmen hâlâ yazlık çadırlarda kalmaktadır. Yardımlar vaktinde ulaşmadığı için çoğu göç etmek zorunda kaldı. Maalesef, on yedi gün geçmesine rağmen Başkale'de halkımızın depremden kaynaklı temel, acil sorunları çözülmüş değil.

Deprem vergileri halktan toplanıyor olmasına rağmen anında karşılanması gereken acil ihtiyaçların şu an bile kısmi düzeyde karşılanıyor olmasının gerekçesi nedir acaba? Bunun tek bir açıklaması var; o da afet durumlarında bile insanları çaresiz ve mağdur bırakarak siyasi çıkarlarınıza alet etmek. Halkın acılarını paylaşmaya, yaralarını sarmaya gittiğimizde bizi engelleyenler, halktan tepki gördüklerinde "Beğenmiyorsanız çekip gideriz." diyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın.

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) - Evet, çekip gideceğiniz günler yakındır elbette fakat bu koltukları işgal ettiğiniz, halktan vergi topladığınız sürece hizmet de sunmak zorundasınız; bu bir lütuf değildir.

Depremlerin üzerine, bir de nur topu gibi bir TOKİ sorunumuz var. Depremle her şeyini kaybetmiş yoksul halkımızın yıllarca borçlandırılarak TOKİ'yle ev sahibi yapılması mağduriyeti de ortaya çıkmaktadır. Devlet, gelir durumu iyi olmayan depremzedelere bedelsiz ev yapmalıdır. Depremzedelere TOKİ müşterisi mantığıyla yaklaşmaktan vazgeçin artık. Deprem bu ülkenin bir gerçeğidir. Maalesef, yoksullaştırma siyasetiniz milyonlarca hanede deprem felaketi kadar büyük krizleri yaşatmaktadır. Ülkeyi bir enkaza dönüştürdünüz; yurttaşları kimliğine, dinine, yaşam tarzına göre ayrıştırdınız. Ülkenin başına gelen en büyük felaket aslında sizsiniz, AKP iktidarıdır. Bu ülkede yaşayan halklar artık bu felaketin farkında ve mutlaka hesabını soracaktır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)