GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Futbol Maçlarında ve Diğer Spor Müsabakalarında Bütüncül Bir Emniyet, Güvenlik ve Hizmet Yaklaşımı Üzerine Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:68
Tarih:12.03.2020

MHP GRUBU ADINA SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri ve bizleri televizyonları başında izleyen büyük Türk milleti; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sporda şiddeti konuşuyoruz, yasayla ilgili bir çalışmamız var. Tabii, sporda şiddet neden oluyor, sporun ruhunda var mı yok mu; bunları eğer iyi analiz edersek daha çabuk çözüme kavuşturabiliriz. Sadece polisiye tedbirlerle, cezalarla çözmeye çalışıyoruz; bu da mümkün değil.

Önce, spor nedir? Kısa birkaç cümle yazdım, sizinle paylaşmak istiyorum tarif etmek için. Spor, önce kendine saygılı olmayı ve iyi bir insan olmayı şart koşar; disiplin, tevazu, hoşgörüyle birlikte eğlenebilme, adalet duygusu, kendini aşma ve duygudaşlığı öğretir. Spor, insanın hayatının boşluklarını doldurmak için bir dolgu malzemesi değildir. Sporu önce anlamayı ve ona göre sporun neresinde yer alacağımızı iyi bilmeliyiz. Mutlu olmak istiyorsak spor çalışkanlığı ve erdemine sahip olmalı, kendimizi aşmak ve olabileceğimizin en iyisi olmak için büyük disiplinle çalışmayı öğrenmeliyiz. Spor kültürü insana kendine ve başkalarına karşı saygıyı öğretir; kıymet bilmeyi, kendinle olan savaşı kazanmayı, iyi ve yürekli bir insan olmayı, yardımlaşmayı, birlikte sorun çözmeyi, birlikte gülmeyi ve birlikte ağlamayı öğretir. Kısaca spor, insana adam olmayı ve adam gibi yaşamayı öğretir çünkü spor bir felsefedir zira insanı medenileştirir.

"Sporda şiddet" diyoruz, aslında sporun ruhunda şiddet yoktur ama sporu ve kendini anlamayan, bilmeyen insanlar sporu hor kullanmaya başlar ve amacından saptırırlar; işte, o zaman şiddet başlar. Şiddeti insan yapar ve sporu da araç olarak buna kullanır. Gelişmiş insan ile gelişmemiş insan arasındaki farktan gelir sporda şiddet. İnsan gelişmişse spor da gelişmiştir. Spor gelişmediyse insanın gelişmişliğinden de söz edemeyiz çünkü spor bir üst kültürdür. Spor kültürünü geliştirmeden, sporun gerçek değerini hayatımızın değerleri yapmadan sporda şiddeti önlemek mümkün değildir. Rol yapmayı bırakıp sportmence davranmayı öğrenmemiz gerekir. Yediden yetmişe, skor değil spor kültürünü Türk insanının temel değerleri hâline getirmeliyiz; bu, ancak herkesin, hepimizin bir şekilde spora katılmasıyla mümkündür.

Tabii, bundan önce de bir proje anlatmıştım, bu söylediğim spor kültürünü biz yerleştirmezsek ülkemize şiddeti önlememiz mümkün değildir. Bu da tabii Spor Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığımızın ilkokuldan başlayarak yapması gereken bir projedir, şu anda vaktim yok diye onu anlatmıyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, size bir tavsiyede bulunacağım, bir de bir güzellik yapacağım: Şimdi, 600 milletvekiliyiz burada, kaçımız spor yapıyoruz? Bizi millet seçti, buraya getirdi vekil olarak, onların adına her şeyi yapalım. 600 milletvekilinin içerisinde kaç kişi spor yapıyor?

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Ben yapıyorum.

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Yapanlar mutlaka var ama bence sayı ciddi oranda az. Hadi gelin şöyle bir şey yapalım: Haftanın bir gününü belirleyelim; salı, çarşamba grup toplantıları var, mesela perşembe olabilir. Sabah sekiz buçukta burada eşofmanlarımızla buluşalım hep beraber, bütün partilerden arkadaşlar; bir saat yürüyüş yapalım, spor yapalım. Size yapacağım güzellik de şu: Hoca tutsanız bir dünya para vereceksiniz. Benim gibi bir eski millî sporcuyu bedavadan hoca olarak yanınıza katmış olacaksınız. (MHP, AK PARTİ, CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Bu söylediğim ciddi bir şeydir. Önümüzdeki hafta içinde Grup Başkan Vekilleriyle, arkadaşlarla, Meclis Başkan Vekillerimizle bu konuyu konuşup ciddi manada başlatacağım. 10 kişi de gelseniz başlatacağım, bunu da gazete manşetlerine koyduracağım, mecbur kalacak bazı arkadaşlar gelmeye, gelmek istemeyenler de.

FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) - Ağabey, ben de "stretching" yaptırıyorum.

SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Alpay kardeşim de diyor ki: "'Stretching'i de ben yaptırıyorum." 2 millî hoca buldunuz, daha ne diyeyim ben size.(MHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Şimdi, şiddet nasıl oluyor? Bildiğiniz gibi müsabakalarda oyunların ölçüleri var. Bu ölçülere uyulması koşuluyla eşit şartlarda yapıldığı zaman hiçbir sıkıntı yok. Mesela, 3 kale direğinin metresi, hakemin elindeki bayrak, penaltı noktasının uzaklığı; bunlar hep bilinen şeyler ve kurallar hep aynı yerde ama şiddet nerede başlıyor? Ölçütlere uyulmaz ve koşullar da deforme olursa, adalet duygusu da kaybolursa çocuk oyunları da dâhil kitlesel oyunlarda sahneyi hemen şiddet alır. Hepimizin gördüğü bir şey. Çünkü oyun kazanmak için yapılıyor. Hâl böyle olunca da insanlar arasındaki sorunların çözümüne yardımcı olan bu oyun, bu spor, yerini münakaşaya, kavgaya, dövüşe, şiddete terk ediyor, şiddet başlıyor. Peki ne oluyor? Gelin görün ki ülkemizde -ölçüsüzlük dedim ya adaletsiz olan şeyler var, girdiği zaman şiddet oluyor- ölçüsüz şeyler ve ölçüsüz davranan insanlar ne yazık ki ölçülülerden hâliyle daha fazladır. Kimlerdir, nelerdir bunlar? Örneğin, kamu kaynaklarını ölçüsüzce harcayan kulüp yöneticileri, o kaynakların ölçüsüzce harcanmasına göz yuman ve hatta bu duruma önayak olan federasyon yöneticileri, başkanlar maalesef bizdedir. Batı kulüpleri icraatlarıyla daha da dibe iterken, sanki her şey yolundaymış da eksik olan kulübün haklarını savunacakmış gibi yaparak birbirleri hakkında olmadık sözler sarf eden yönetici ve futbol insanları da maalesef bizdedir. Avrupa'nın sahada oynayanlar arasında -lig olarak söylüyorum- bizi en yaşlı lig yapanlar, bunlar da bizde. Menajerlerle bir olup yedek kulübelerini birçok yaramaz yaşlı yabancılarla dolduranlar da bizdedir. Sahada oynanan oyun bir şeye benzemezken, Avrupa kupalarında dişe dokunur sonuçlar alınamazken beceremedikleri her şeyin faturasını hakemlere çıkaranlar da bizim ülkemizdedir. "3 büyüklerden birini tutuyorum veya herhangi başka bir takımı tutuyorum." diyerek ülke futbolunu yerle bir edenler ellerindeki son model telefonlarla hafta sonları durmadan "tweet" atıp provokasyon yapanlar da maalesef bizim ülkemizdedir. Gittikleri maçta yanında yöresinde ya da televizyon karşısında "çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın-erkek var" demeden ağza alınmayacak küfürleri marifet sananlar da bizdedir. Daha gelişkin bireyler hâline gelmesi için çocuklarını -burayı iyi dinleyin lütfen- oynamaya özendirmek yerine, spor yaptırmak yerine sadece sınavdan sınava koşturan ebeveynler de bizdedir. Çocukları ve kendileri daha çok spor yapıp oynayabilsin diye yaşadıkları yerin her düzeyindeki yöneticisinden daha çok alan ve salon talep etmeyen ana ve babalar da bizdedir. Daha bir sürü şey sayabilirim. Peki, bu kadar şeyden sonra şiddet nasıl olmayacak arkadaşlar? Mecburen şiddet olacak. İşte, bu şiddeti önlemenin iki ana şeyi var: Birincisi, spor kültürünü yerleştireceğiz; ikincisi de Türkiye Büyük Millet Meclisinden -Sayın Spor Bakanıyla birkaç gün önce konuştum, Bein Sports çalıştayı yapıldı, onun çalışması ay ortasında bitmek üzere- 2 tane yasa çıkaracağız: Bir tanesi Kulüpler Birliği yasası, bir tanesi de federasyonlar yasası. Buraya gelip beraber çalışacağız, bütün partilerden de katkı sunacaklar herhâlde bütün arkadaşlar. Ligler başlamadan ve önümüzdeki sene yapılacak federasyon seçimleri yapılmadan bu yasaları çok acil çıkarıp Türk sporuna büyük katkı sağlamamız gerekiyor.

Son bir şey, sağduyu çağrısı, geçen hafta yapmıştım. Bu statlar üzerinden sokağa dökülmek istenen bir kitle var, bunu birileri kasıtlı yapıyor, bilmeden de alet olanlar var. Rica ediyorum bütün sporseverlerden, bütün futbol camiasından, spor camiasından; sakın bu tahriklere kapılmayın, sağduyulu olun.

En son, İtalya ciddiye almadı herhâlde bu coronayı baştan, şu anda binden fazla ölü var ve ülke felç vaziyette. Bugün, bu statlarda seyircisiz oynanacak maçlarla ilgili alınan karardan dolayı Sayın Cumhurbaşkanını ve ekibini tebrik ediyorum. Aynı şekilde, okulların tatil edilmesi de bizim tarafımızdan çok olumlu karşılandı. Sağlık her şeyden önemlidir, onun için 1 kişinin ölümüne 50 tane şampiyonluk değişilmez.

Dinlediğiniz için de teşekkür ediyorum.

Deminki teklifimi önümüzdeki hafta uygulamaya koyuyorum. Var mıyız?

Peki, teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)