| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 70 |
| Tarih: | 18.03.2020 |
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, biz bu kanun teklifinin 20'inci maddesini konuşurken esasında bu teklif, bildiğiniz gibi birkaç hafta önce Plan ve Bütçe Komisyonundan geçti, fakat o süre içinde de çok şey değişti. Şimdi ben bakıyorum bu kanun teklifinin maddelerine, esasında özellikle ekonomiyle ilgili bazı teşvik sayılabilecek olan maddeler, aslında, bugün Cumhurbaşkanının yapacağı açıklamayla ilişkili aynı zamanda. Dolayısıyla da yani ben teklif sahibi sevgili Nilgün Hanım'a söyledim, bunu geri çekseniz daha akıllıca olur dedim ama öyle olmadığını söylediler, "Gerekirse yarın değişiklik yaparız." dediler. Şimdi bu 20'nci madde, biliyorsunuz Kredi Garanti Fonu'ndan KOBİ'lere verilecek olan 25 milyar desteği 30 milyara çıkarmak şeklinde yazılmış durumda fakat anladığım kadarıyla Adalet ve Kalkınma Partisi biraz önce bir önerge hazırladı ve bunu 50 milyara çıkarmak istiyor. Şimdi arkadaşlar yani neden 50 milyar?
SALİH CORA (Trabzon) - Yanlış mı?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Efendim?
SALİH CORA (Trabzon) - Yanlış mı söylüyoruz?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Hayır, aksine ben 70 milyara çıkaralım diyeceğim.
SALİH CORA (Trabzon) - Hayır, Komisyonda öyle diyordunuz ama.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Bakın, şimdi şöyle söyleyeyim size...
SALİH CORA (Trabzon) - Komisyonda benzerini diyordunuz.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Şimdi bakın, bu söz konusu olan paralar, yaşadığımız krizle ilişkili olarak düşündüğümüzde krizin muhtemel ekonomik etkilerini de karşılamaya yetecek paralar değil. Yani başka ülkelerin ayırdığı paraları düşünecek olursanız; mesela Amerika'da 1,2 trilyon dolar, Almanya'da 400-500 milyar euro gibi rakamlar konuşulurken, bizim bu rakam zaten çok anlamlı bir rakam değil açıkçası.
Fakat doğrusunu isterseniz, tabii ki KOBİ'lere yardım etmemiz lazım ama KOBİ'lerin ciddi sorunları da var ve bu sorunlarla ilgili olarak hiçbir şey konuşmadan böyle bir karar, esasında çok palyatif bir karar olacak diye düşünüyorum. Çok basit bir şey söyleyeyim size: Bugün itibarıyla 620 milyar Türk lirası kredi kullanmış durumda KOBİ'ler toplamda ve bunların yüzde 10'u yani 62-63 milyar lirası takipte olan kısmı yani yüzde 10 civarında şüpheli alacak durumuna düşmüş oldu bankalar nezdinde.
Şimdi, dolayısıyla da biz bu şirketlere tabii ki destek verelim ama unutmayalım ki -ben zaman zaman çıkıp söylüyorum burada- bu finansal genişleme esasında, özellikle KOBİ gibi, zaten sıkıntılı olan kesimlerin sorunlarını çözmeyecek. Borçlanarak bir anlamda bir talep yaratması biçiminde bir yol önermiş oluyor bu kanun. Bunun da doğrusunu isterseniz sorunlara ilişkin herhangi bir karşılığı olmadığını açıkça söylemek zorundayız.
Şunu da söyleyeyim: Bugün KOBİ konusu esas itibarıyla sadece KOBİ konusu değildir, bu yeteri kadar konuşulmuş bir konu değildir bizde, Türkiye'de genel olarak. Bu aynı zamanda bankacılık sorunudur. Türkiye'deki bankacılık sistemi bir türlü değiştirilemediği için yani özellikle kredi verme konusunda bankaların benimsedikleri ipotek meseleleri kaçınılmaz olarak bankaların ekonomiyle ilişkilerinde sınırlar yaratıyor. Zaten, anladığım kadarıyla Hükûmetin de en önemli derdi bu. Şimdi bu derdi bankacılık üzerinden aşamayınca ne yapıyor? 25 milyardan 30 milyara, 30 milyardan 50 milyara çıkarıyor, eyvallah. Ama sorun yani Türkiye ekonomisi sorunu dediğimiz yapısal sorun, bankacılığın ekonomiyle olan ilişkisi üzerinde yaratılmış olan sorun çözülmüş olmuyor. O sebeple de ben öneriyi tabii ki... Yani 50 milyar herhâlde gündeme gelecek ama KOBİ'lerin bu anlamda desteklenmesinin doğru bir tavır olduğunu düşünüyorum.
Çok az zamanım kaldı ama bir şey daha söylemek istiyorum. Arkadaşlar -sabah gerçi Mehmet Tiryaki arkadaşım sözünü etti, ben de altını çizerek bunu belirtmek ihtiyacındayım- şimdi Tayyip Erdoğan'ın bence çok önemli bir kanaati "Dünya 5'ten büyüktür." lafına ilişkin, bu laf doğru bir laf esasında. Fakat neden dünya 5'ten büyüktür? Buna niçin itiraz ediyor Sayın Cumhurbaşkanı? Çünkü diyor ki: "Ya, dünyada 200 tane millet var, devlet var, 5 tane devlet bütün herkesin kaderini tayin ediyor." Şimdi arkadaşlar, bu doğru bir tespit fakat Sayın Cumhurbaşkanı burada doğru olmasına rağmen çok tutarsız. Niçin tutarsız? Bakın arkadaşlar, corona virüsü diye bir virüsle mücadele etmekteyiz şu anda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.
Bu konu, sanki, bu ülkede, diğer siyasi partileri ilgilendirmiyormuş gibi -ki bütün farklı siyasi partiler toplumda farklı kesimlerin temsilcileri olarak buraya geliyorlar- herhangi bir şekilde bizlerin görüşleri alınmadan bugün -sarayda mı, Çankaya'da mı nerede yaptılarsa- bir toplantıyla alınacak olan tedbirleri açıklamış oluyorlar. Arkadaşlar, bu tutarsızlıktır. Çünkü karşılaştığımız sorun bizim dışımızda, bize yönelik bir sorun olduğuna göre hepimizi de içermesi gerekir alınan kararların. Şimdi, Tayyip Erdoğan'ın dünya siyasetiyle ilgili söylediği doğru olan -ki benim kanaatim de öyledir- cümlesini bugün itibarıyla Türkiye'yle ilişkilendirmeye kalktığımızda tutarsızlık kendiliğinden ortaya çıkıyor. Dolayısıyla da buradan seslenmiş olayım ki: Bu böyle olmaz arkadaşlar, bugün yarın ülkede, bu Parlamentoda temsil edilmiş olan siyasi partilerin de görüşleri alınmadan corona virüsüyle mücadele etmek mümkün değildir diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - O sebeple de lütfen arkadaşlar, bu konuyu ciddiye alalım. Bizler burada aynı düşmana karşı sıkıntısı olan kesimlerin sesleriyiz aynı zamanda. Dolayısıyla da bizlerin de görüşlerinin alınabileceği sistemler oluşturmak zorundayız. Bakın, biz, Plan ve Bütçe Komisyonunda, bundan bir hafta önce, Sayın Bakanların katılımıyla "Corona virüsünün ekonomiye ne gibi etkileri olur?" diye bir toplantı yapalım dedik, toplantı yapılmasını reddettiler, kabul etmedi arkadaşlarımız. Yarın Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısı var, yine bunu gündeme getireceğiz. Bu tutum yanlıştır. Bakın söylüyorum, yanlıştır çünkü bu mesele bütün Türkiye'yi ilgilendirmektedir. Bütün Türkiye'nin siyasi pozisyonlarını ifade eden partiler de buradadır, dolayısıyla da burada Mecliste bu mesele birlikte ele alınması gereken bir meseledir diyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)