| Konu: | Afrika Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanunun Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 19.03.2020 |
MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) - Sayın Başkanı, Gazi Meclisimizin değerli milletvekillerini ve televizyonları başında bizleri izleyen büyük Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle İdlib'de şehit olan 2 uzman onbaşımıza rahmet diliyor, tüm ailelerine ve Türk milletine de sabırlar diliyorum.
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de en gündemdeki konu başlığı olan coronavirüs hakkında alınan önlemler, Cumhurbaşkanımızın riyasetinde Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca ve ekibinin çalışmaları Avrupa standartlarının üzerinde bir profesyonellikte devam etmektedir. Bu konu, toplum sağlığımızı ilgilendiren ve her vatandaşımızın uyması gereken, küresel çapta önem arz eden bir konudur. Sağlık çalışanlarımızın vatandaşlarımızın sağlığı için gece gündüz çalıştıklarını biliyoruz. Onlara ne kadar teşekkür etsek azdır. Yeri geliyor, ailelerinin yüzlerini günlerce göremiyorlar. Sağlık çalışanlarımıza kolaylıklar dilerken her birisinin Türk milletinin vicdanında birer kahraman olduğunu da ifade etmek istiyorum. Her vatandaşımızın, Sağlık Bakanlığımızın yayınladığı genelgedeki tedbirlere uyması gerekmektedir. Ne kadar az temas o kadar az yayılım demektir. Bu sayede virüsün yayılım zincirini hep birlikte kıracağız. Yurt dışından gelen vatandaşlarımız on dört günlük karantina kurallarına kesinlikle uymalılardır. Özellikle umreden gelen vatandaşlarımızın bu konuda hassasiyet göstermeleri de önemlidir. Ülkemiz, bu sorunlarla en iyi şekilde başa çıkacaktır. Nitekim önlemler yerinde ve isabetli şekilde alınmıştır, gün birlik ve beraberlik günüdür. Aziz Türk milletimiz ezelden ebede her türlü zorluğu yenmiş ve yenecektir de. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Bey'in açıklamasında belirttiği gibi, corona musibetini aklın, bilimin ve duanın gücüyle yeneceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. "Geçmişte daha müşkül anlarda bile yeise ve yılgınlığa kapılmayan Türk milletinin, bu virüs kuşatmasını da yaracağına inanıyorum. Bu süreçte karamsarlık aşılayanlara, kötümserlik yayanlara, provokasyonlara yeltenenlere, fırsatçılık, stokçuluk ve karaborsacılık yapanlara azami derecede dikkat ve uyanıklık mühim bir sorumluluktur."
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; bugün, Afrika Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanunun Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi hakkında bir değerlendirmede bulunacağız. Bilindiği üzere Afrika Kalkınma Bankasına olan sermaye iştirak taahhüdü ve bu taahhüt kapsamında yapılacak ödemelerin 67 milyon 790 bin SDR (Özel Çekme Hakkı) karşılığını geçemeyeceği düzenlenmiş ve gerektiğinde söz konusu tutarın 5 katına kadar artırılmasına imkân tanınmıştır. Ancak 31 Ekim 2019'da yapılan Olağanüstü Guvernörler Kurulu Toplantısı'nda, banka sermayesi yüzde 125 oranında artırılmıştır. Kurulda, sermaye artırımı konusunda ülkemize olumlu oy kullanılmış ve ülkemizin bankadaki sermayesinin 577 milyon 950 bin SDR'ye yükseltilmesi öngörülmüştür. Bu tür sermaye artırımına onay vermemiz hem bankaya olan desteğimizin bir kanıtı hem de Afrika Kıtası'ndaki ülkelerin kalkınması yönündeki çabalarımızın bir göstergesi olacaktır.
2019 yılı TASAM raporuna göre, Afrika'nın borcu sürekli artmakta ve bu borç bölgede sosyal yaşamı da etkilemektedir. Fakat, mali yapının giderek düzelmesi de öngörülmektedir. Hızla artan genç nüfusa nitelikli işlerin oluşturulması öne çıkmaktadır. Afrika'nın çalışan nüfusu 2018 yılında 705 milyon kişiyken bu sayının 2030 yılında 1 milyar kişiyi bulması beklenmektedir. Kayıt dışı istihdam, Afrika'daki en büyük sorunlardan da birisidir. Yükselen işsizlikle mücadele için Afrika, her yıl en az 12 milyon yeni istihdam sağlamak zorundadır, güçlü büyüyen ekonomisi talebi tek başına karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Yapısal değişiklikler mutlaka gereklidir. İstihdam oluşturma noktasında özel sektörü güçlendirmek ve yeni meslekleri bu sektörlere kazandırarak değişik sektörlerin de önünü açmak gereklidir. Girişimciliğe teşviklerin artırılarak yeni istihdam alanları oluşturulması hedeflenmelidir. Bu alanda küçük ölçekli firmalar pazarı domine etmekte ama sahip oldukları sermayenin bilgi ve deneyim eksikliğinden ömürleri kısa olmakta ve sürdürülebilir istihdam imkânları sağlamanın önündeki en büyük engeli oluşturmaktadır. Özellikle orta ve büyük ölçekli işletmeleri daha girişimci kimliklere büründürmek istihdamın sürdürülebilir olmasında artı değer katacaktır. Sanayileşmesinin artması için hükûmetlerin bu alanda yeni politikalar gerçekleştirmesi gereklidir. Gümrük tarifelerinin azaltılması, Afrika'daki sınırların ortadan kaldırılması, iş gücünün serbest dolaşımı, finansal entegrasyon, bölgesel organizasyonların, yerel hükûmetlerin iş birliklerinin güçlendirilmesi önemlidir.
Kıtasal Serbest Ticaret Anlaşması yani AFCFTA'ın tüm kıtaya artı değer katacağı değerlendirilmiştir. Havacılık sektörünün entegre edilerek tek bir yapıda toplanması Afrika'nın hava trafiğini artıracağı gibi, kaynakların daha verimli kullanımını ve rekabetçilerin daha üst seviyeli kuruluşlardan olmasını sağlayacağından en iyi hizmetin en rekabetçi fiyatlarla sunulabileceği de bu konuda değerlendirilmektedir.
Afrika Kalkınma Bankasına ülkemiz 2013 yılında üye olmuştur. Yapacağımız sermaye artırımımızla hedef olarak Afrika Kalkınma Bankasının yapacağı çalışmalarla bölgede bulunan ekonomik ve sosyal yapının iyileştirilmesi öngörülmektedir.
Son verilere göre, Afrika'daki her 5 insandan 1'i açlıkla mücadele etmektedir. Milyonlarca çocuk yetersiz beslenmeden dolayı gelişimlerini tamamlayamamaktadır.
Afrika hakkında veriler ürkütücü boyuttadır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütüne göre, dünyada yaşayan her 100 kişiden 11'i yani yaklaşık 800 milyon insan yetersiz beslenmeyle karşı karşıyadır. Bu konu hepimizin içini de acıtmaktadır. Afrika'daki bu insanların yüzde 92'si gelişmekte olan ülkelerde yaşamaktadır yani gelişmekte olan ülkelerde yaşayan her 8 kişiden 1'i yaşamını devam ettirmek için asgari gıdaya bile ulaşamamaktadır. Bu yokluk hastalıkların yayılması gibi başka sorunları da beraberinde getirmektedir.
Açlık çeken her 5 kişiden maalesef 3'ü kadındır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, az gelişmiş ülkelerde yaşanan cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle kız çocukları ve kadınlar erkeklere göre daha fazla açlık çekmektedir. Maalesef Afrika'daki bazı ülkelerde kadınların ancak ailedeki herkes yemek yedikten sonra karınlarını doyurma hakkı bulunmaktadır. Bu adaletsizliğin ancak eğitim ve gelişmişlikle düzeltilebileceğini de hepimiz çok iyi bilmekteyiz.
Ayrımcılık gebe kadınları da etkilemektedir; gelişmekte olan ülkelerde doğan her 6 bebekten 1'i bu yüzden yetersiz kiloyla hayata gözlerini açmaktadır. Henüz yeni doğmuş bebeklerde bu sorunların baş göstermesi durumun ne kadar da kötü olduğunun önemli bir kanıtıdır.
5 yaşın altında hayatını kaybeden çocukların yarısı açlık nedeniyle vefat etmektedir arkadaşlar. Birleşmiş Milletler verilerine göre her yıl yaklaşık 6 milyon çocuk, yani günde 16.500 çocuk yetersiz beslenme veya açlık sebebiyle hayatını kaybetmektedir, 16.500 çocuk... Gelecek nesillere ne kadar etki edeceğini de burada ifade etmek isterim.
Aynı rapora göre, gelişmekte olan ülkelerde yaşayan her 4 çocuktan 1'i ise yetersiz kiloyla doğmaktadır. Bu durum ise sorunun sadece başlangıcıdır. Yetersiz beslenme nedeniyle ölmeyen çocukların önemli bir kısmı da gelişim bozukluğu, vücut ve beyin gelişimlerinin eksik olması gibi temel sorunlarla mücadele etmektedirler yani hayatlarının önemli bir kısmını engelli olarak sürdürmeye çalışacaklarını da burada ifade etmek istiyorum. Tüberküloz, AIDS ve sıtma nedeniyle ölen insanların toplamından daha fazla insan maalesef açlık sebebiyle ölmektedir.
Tüm bu kötü yaşam şartlarına karşı durabilmemiz ve bir nebze de olsa Afrika'daki insanların yaşamlarına imkân sağlamak için elimize bir fırsat geçmiştir. Ayrıca, bölgede temiz su kaynağı olmadığından salgın hastalıklar dört bir yanı da sarmış durumdadır.
Kanun teklifinin kabulüyle Afrika Kıtası'nda 100 ile 200 milyon arasındaki nüfusa elektrik, ulaştırma ve temiz su imkânı sağlanacaktır yani milyonlarca insana umut olacaktır. Küresel anlamda geçirdiğimiz bu zor günlerde global olarak yardımlaşmak ve insanların yaralarına merhem olmak en önemli görevimizdir.
Ekonomik açıdan incelediğimizde, Türk müteahhitlik firmalarının Afrika'da üstlendiği yatırım tutarının 65 milyar Amerikan dolarını aştığı görülmektedir. Bölgede firmalarımızın en çok ihtiyaç duyduğu şey ise finansman desteğidir. Afrika Kalkınma Bankasına yapılacak olan bu sermaye artırımıyla bölgede faaliyet gösteren Türk firmaların finansman sorunu iyileşecektir. DEİK'in raporuna göre, Türk müteahhitlik firmalarının uluslararası proje hacminde Afrika ülkelerindeki payı ise yüzde 21'e yükselmiş ve 41 Afrika ülkesinde 67,3 milyar dolar değerinde, toplam 1.377 proje gerçekleşmiştir. Bunun ülkemiz adına gurur verici bir tablo olduğunu da burada belirtmek istiyorum.
Müteahhitlik firmaları oluşturdukları konsorsiyumlarla ve yap-işlet-devret modeli uygulamalarıyla kıtada daha yüksek ölçekli ve daha fazla sayıda projeyi süresinde ve bütçe dâhilinde gerçekleştirmeyi başarmışlardır. Müteahhitlerimizin ve iş adamlarımızın arkasındaki Türk devletinin duruşu takdire şayan olmuştur. Afrika ülkeleri aynı zamanda siyasi ve ekonomik açıdan da, ülkemizin geleceği açısından da önemlidir. 2018 yılında Türkiye'nin Sahra Altı Afrika'da en büyük ticari ortakları Güney Afrika Cumhuriyeti 1,4 milyar dolar, Nijerya 489 milyon dolar, Sudan 433 milyon dolar, Senegal 400 milyon dolar, Fildişi Sahili 377 milyon dolar, Etiyopya 355 milyon dolar ve Gana 353 milyon dolar olurken, Kuzey Afrika'da ise Mısır 5,2 milyar dolar, Cezayir 3,1 milyar dolar, Fas 2,7 milyar dolar, Libya 1,8 milyar dolar ve Tunus 1,1 milyar dolar olarak en büyük ekonomik paydaşlarımız olmuşlardır.
Türkiye Cumhuriyeti, her zaman mazluma kucak açmış, hep zor durumda olanların yanında olmuştur. Dünyanın gözü Afrika üzerindedir; siyasi ve ekonomik çıkarlarımız açısından önemli olup buradaki varlığımız olmazsa olmazdır. Türkiye Cumhuriyeti olarak Afrika'nın önemini önceden anlamış, kavramış ve önemli adımlar atılmıştır. Gerek Dışişleri Bakanlığımız gerek TİKA ve gerekse sivil toplum kuruluşlarımız Afrika ülkelerinin kalbinde önemli yerler edinmişlerdir. Oralarda yapılan su kuyuları ve sağlık taramaları ile sağlık yardımları Afrikalıların gönlünde çok önemli bir yer oluşturmaktadır çünkü en önemli sorun olan temiz suya kavuşabilmeleri için bir sürü sivil toplum örgütümüz temiz suya ulaşmalarına çok önemli destek ve yardımda bulunmaktadırlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere virüs belasından önce Antalya'mız turizm sektöründe rekor üstüne rekorlar kırmaktaydı. Maalesef ülkemiz bu gidişte dünyadaki global sorunlardan biraz da nazara uğramış gözükmektedir.
Coronavirüsle birlikte, aldığımız bilgilere göre, otel rezervasyonlarında ciddi bir düşüş yaşanmış, sektörde sorunlar baş göstermeye başlamıştır. Bu sene turizm sektöründe çok ciddi sorunlar yaşanmaması için gerekli tedbirler üzerinde hassasiyetle durmaktayız. Bilindiği üzere, Antalya'mızın ekonomisinin büyük bir kısmı turizm ve tarımdan sağlanmaktadır. Özellikle turizm sektörü, küçük işletmelerimiz, KOBİ'lerimiz, restoran, lokanta işletmeleri, taşımacılık sektörü gibi alanlarda işler durma noktasına gelmiştir. Henüz ihracat kapılarımız kapanmadığı için en azından ihracatla ilgili çalışmalarımız devam etmekte, bu da sevindirici bir haberdir.
Antalya'mızın bu olumsuz gelişmelerden en az şekilde etkilenmesini sağlamak üzere AK PARTİ Antalya milletvekillerimizle birlikte Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'yla bugün istişare toplantısı yapılarak gündem değerlendirilmiş ve "Bu sorunlardan en az hasarla nasıl çıkarız?" bu konuyla ilgili istişarelerde bulunulmuştur. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımız dün tüm Türkiye'yi kapsayan önemli tedbirler paketini de açıklamışlardır.
Bu tedbirlerden bazıları da şunlardır: Kapatılması istenen iş yerlerinde muhtasar ve KDV tevkifatı ve SGK prim ödemelerinin nisan, mayıs ve haziran ödemeleri 6 ay süreyle ertelenmiştir. İç hava yollarında KDV oranı 3 ay süreyle yüzde 18'den yüzde 1'e indirilmiştir. 500 bin TL altındaki konutlar için kullanılan kredilerde peşinat tutarı yüzde 20'den yüzde 10'a indirilmiş, kredi kullanım oranları da yüzde 90'lara çıkarılmıştır. Konaklama vergisi kasım ayına kadar uygulanmayacaktır. Esnafımızın kredi ödemeleri ise 3 ay ertelenecektir. Kredi Garanti Fonu'nun limiti 25 milyar liradan 55 milyar liraya çıkarılmış, likidite açığı olan firmalara ve KOBİ'lere de kredi imkânları sağlanmıştır. Uzaktan çalışma sistemi de daha etkin hâle getirilecektir. Eğitimde de belki de yeni bir modele geçilecek olup uzaktan eğitimle birlikte gelecekle ilgili önemli bir kazanım da belki bu sayede sağlanmış olacaktır. Hani bazen "Şerden hayır doğar." derler ya, belki de bu konularda bazı şerlerden hayırlar doğacaktır.
Türk Hava Yollarına gerekli destek verilecek ve aksama yaşanmaması sağlanacaktır. İnşallah bu tedbirlerle ekonomimiz en az yarayla küresel felaketten çıkacaktır. İnanıyorum ki aziz Türk milleti el ele vererek ve mücadele ruhunu şahlandırarak bu musibeti de defedecektir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)