| Konu: | (2/2477) esas numaralı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/72) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 24.03.2020 |
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün, aralık ayında kadına yönelik her türlü şiddet olayıyla ilgili 6284 sayılı Kanun'da değişiklik yapılmasına dair vermiş olduğum kanun teklifi için karşınızdayım.
Kanun teklifi, kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik uygulanan her türlü şiddet olayında önleyici ve koruyucu tedbirler almakla görevli olan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına, kolluk ve soruşturma aşamasında şikâyetçinin onayı alınarak haberdar edilmesi için verilmişti.
Anayasa'nın 41'inci maddesi gereği devletin yükümlülüğü, sadece kovuşturma aşamasına gelmiş şiddet ve istismar vakalarını takip etmekten öte anayasal sorumluluk gereği önleyici tedbirler almaktır. Bu sebeple, devletin ilk temas noktaları olan kolluk ve savcılık aşamasına yansımış vakalar ivedi bir şekilde Bakanlığa bildirilmelidir. Bu sayede, Bakanlığın, devam eden süreçte mağduru karşı karşıya kalacağı olası tehditlerden koruması sağlanabilecektir.
Tabii, aradan geçen iki ayda sadece ülkemizde değil dünyada da çok şey değişti. Covid-19 virüsü nedeniyle binlerce insan hayatını kaybetti, binlerce insan enfekte ve tedavi görüyor. Yaşadığımız bu salgın öyle boyutlarda ki artık sadece solunum yolumuzu etkilemiyor, ateşimizi yükseltmiyor, toplumsal olarak da zarar görüyoruz. Salgın nedeniyle kapanılan evlerde kadına ve çocuğa yönelik şiddet artıyor. Yani, zaman geçse de durum değişmiyor, hatta kadın ve çocuklar kriz döneminin yine çifte mağduru oluyor.
Değerli vekiller, 2019 yılındaki kadına yönelik şiddet verilerine bakıldığında, oran vermek gerekirse kadın cinayetlerinin yaklaşık yüzde 52'si ev içinde işlendi. Bu da kadınların kalmak zorunda oldukları evlerinde, erkek şiddetiyle karşılaşma ihtimallerinin artacağını kaçınılmaz kılmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre 3 kadından 1'i fiziksel ve cinsel istismara maruz kalıyor. Doğal afet, savaş ve salgın gibi kriz dönemlerinde cinsiyete dayalı şiddet görme riski artıyor. Birleşmiş Milletler yetkilileri de bu dönemde sosyal yaşamdan uzak durmanın, eve kapanmanın şiddet uygulayanlara daha fazla şiddet uygulamak için fırsat sunduğunu söylüyor.
Virüsün çıkış noktası olan Çin'de, şubat ayında yerel polis teşkilatlarına bildirilen aile içi şiddet vakalarının 3'e katlandığı belirtildi. ABD'deki "ulusal aile içi şiddet danışma hattı"nı arayan kadınlar benzer sorunlar yaşadıklarını söylüyor. Kısaca, kadınlar ve çocuklar, kendilerini virüsten korumaya çalışırken şiddete karşı daha açık hâle gelmiş durumda. STK ve dernekler kadına yönelik her türlü şiddetle ilgili Hükûmetin yapmadığı saha araştırmalarını yapıyorlardı. Şimdi, STK ve dernek çalışmaları sağlık tedbirleri kapsamında ertelendi. Bu nedenle şiddet daha görünmez hâle gelebilir. Adliyelerin tam zamanlı ve randımanlı çalışmadığı bugünlerde en ufak şiddet ihbarı için kolluk güçleri hızla ve ivedilikle hareket etmelidir ve bu ihbarlar Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bildirilmelidir. Bu vesileyle bu kanun teklifi de kabul edilmelidir. Ayrıca hatırlatmakta yarar var: Kadınlar her türlü şiddet durumunda Bakanlığın Alo 183 ya da Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı'nı aramalıdır. Halk sağlığı yanında güvenliği de öncelememiz gerekiyor. Bir de ev içi işler ve bakım yükü artan kadınların yükünü, yaşadığı eşitsizliği unutmamak gerekir. "Evde kal." diyorsak eşitlikçi iş bölümünün de gerektiğini söylemeliyiz. Ev içi işleri ve bakım yükünü eşit bölüşmeye gayret etmeliyiz.
Değerli arkadaşlar, halk sağlığı demişken çok önemli bir konuya da değinmek isterim. Her gün yüzlerce vatandaşa bakan sağlık çalışanlarımızın önünde saygıyla eğiliyorum ancak her akşam saat 21.00'de yapılan ve gerçekten çok kıymetli olan "Destek eylemi" artık bir itiraz eylemine dönüşmelidir çünkü artık doktorlarımızı, sağlık çalışanlarımızı tedavi etmeye başladık. İşlerini yapabilmeleri için hayati öneme sahip eldiven, maske, gözlük, kıyafet ihtiyaçları ne yazık ki tam anlamıyla giderilmiyor. Buna itiraz etmemiz lazım. Sayın Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bir an önce bu güvencesiz çalışma koşullarını iyileştirmek için adımlar atmalıdır. Özellikle triyaj, Covid-19 poliklinikleri, servisleri ve yoğun bakımlarında çalışanlar başta olmak üzere olası teması olan sağlık çalışanlarının mesai dışında evlerine gitmeden kalabilecekleri ve dinlenebilecekleri yerlerin planlaması mutlaka yapılmalıdır. Virüsün bulaştığı düşünülen tüm sağlık çalışanlarına ivedilikle uygun tanı testi uygulanmalı ve bu çalışanlar yakından izlenmeye başlanmalıdır. Sağlık çalışanlarının çalışma süreleri ivedilikle düzenlenmeli; ataması yapılmayan on binlerce sağlık emekçisinin ataması mutlaka yapılmalıdır çünkü her türlü zorluğa ve ekipman eksikliğine karşın büyük bir fedakârlıkla bu salgınla mücadele eden sağlık çalışanlarımızın sağlığının korunması öncelik olmalıdır.
Kanun teklifinin yüce Meclis tarafından kabulünü diliyorum ve teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)