GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:40
Tarih:14.12.2012

FAİK TUNAY (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sözlerime başlamadan önce Sayın Bakanımıza bir kere daha geçmiş olsun diliyorum. Bu vesileyle de sağlık problemleri olan herkese de Allah'tan acil şifalar diliyorum.

Şimdi, gecenin bu vaktinde, beş dakikalık zaman diliminde ekonomiyi enine boyuna konuşmak pek mümkün değil. Müsaade ederseniz ben ekonominin ana damarı olan, aslında bizim yirmi yıllık, otuz yıllık planlarımızda en önemli konu olan AR-GE ve inovasyona değinmek istiyorum. Her ne kadar bu konu Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının konusu olsa da, inovatif olmayan bir ekonominin ilerlemesi, gelişmesi mümkün değil. İhracatı, ithalatı konuşuyorsak, ekonomiyi konuşuyorsak AR-GE'yi de konuşmamız gerekiyor.

Şimdi, Sayın Bakanımız biraz önce açıkladı, ihracatımız 150 milyar doları geçti, bununla beraber, ithalatımız da 250 milyar doların üzerinde. Şimdi, ne zaman ithalat, ihracat konuşulsa her zaman karşımıza çıkan söylemlerden bir tanesi şu oluyor: "Türkiye enerji fakiri bir ülke olduğu için yani petrolümüz, doğal gazımız olmadığı için bunları dışarıdan ithal etmek zorundayız." Bunlar doğru mu? Doğru, evet, Türkiye'nin petrolü, doğal gazı yok ve biz de ihraç ettiğimiz ürünleri üretmek için petrolü, doğal gazı alıyoruz, bunları ithal ediyoruz fakat bu bildiğimiz tablo, hep önümüzdeki tablo. Bizim bu tablodan ziyade birtakım çözüm önerileri sunmamız gerekiyor. Yoksa, çözüm önerileri sunmadığımız takdirde bu makas gitgide açılacak yani ihracat 150 milyar dolar, ithalat 250 milyar dolar. Belki iki sene sonra, üç sene sonra ithalat alacak başını gidecek ve bu farkı kapatmamız tamamen imkânsız olacak. Bunun çözümü nedir? Bunun çözümü AR-GE ve inovasyon.

Bakın, bugün dünyada artık gelişmişlik kriterlerinden bir tanesi, kıstaslarından bir tanesi ülkelerin gayrisafi yurt içi hasılaları içerisinde AR-GE'ye ayırdıkları pay. Yüzde 2 gelişmişlik düzeyi, yüzde 2'nin altında olan ülkeler gelişmiş ülkeler olarak kabul edilmiyorlar, yüzde 2 ve üzerindeki ülkeler gelişmiş ülkeler olarak kabul ediliyorlar. OECD'nin geçen sene yayınlanan raporuna göre ortalaması yüzde 2,3. Peki, bizim Türkiye'nin, Türkiye'mizin gayrisafi yurt içi hasıla içerisinde AR-GE'ye ayırdığı pay ne kadar? Binde 8,4. Evet, on yıl içerisinde binde 1'den binde 8,4'lere gelmiş.

Şimdi, muhalefet etmek demek her şeye muhalefet etmek demek değil, doğruya "doğru" diyeceğiz ama eksiklikleri, yanlışlıkları da söylemekle mükellefiz yani binde 1'den binde 8'e gelmesi bir başarı olarak gösterilse de asıl bizim hedefimiz gelişmiş ülkeler seviyesine çıkmak. Bugün ülkeler yüzde 2'lerde, yüzde 3'ler seviyesinde, biz hâlâ binde 8,4'lerdeyiz. Eğer, bizim ekonomimizi inovatif bir hâle getirmezsek, AR-GE ve inovasyona ağırlık vermezsek, bunları bir devlet politikası hâline getirmezsek Türkiye'nin işi çok zor.

Bakın, binde 8,4 dedim, bu binde 8,4'ün yüzde 45'ini yükseköğretim kurumları yapmış, yüzde 43'ünü ticari kesim, sadece ve sadece yüzde 12'sini kamu kesimi yapmış yani hem oranımız çok düşük hem de bu oranı sağlayan kamu kesiminin oranı çok düşük. Yani, neresinden bakarsanız bakın bugün AR-GE ve inovasyon politikamızda sıkıntı var. Bir an önce bunun devlet politikası hâline getirilmesi gerekiyor. Konuşmamın başında da vurguladım, ekonomi olarak baktığınız zaman bu direkt Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla alakalı gözükse de bizim 2023, 2053, daha ileriki hedeflerimiz için AR-GE ve inovasyona bir an önce ağırlık vermemiz gerekiyor.

Gelin, bir de ülkelerin harcadığı paralara bakalım: Şimdi, Çin 136 milyar dolar AR-GE'ye para ayırmış, Amerika Birleşik Devletleri 130 milyar dolar, Rusya 7,2 milyar dolar, Hindistan 6,4 milyar dolar, Türkiye sadece 1,9 milyar dolar. Yani hem binde 8,4'ü ayırıyoruz hem de harcadığımız para diğer ülkelere oranla çok aşağılarda. Bunlar gelişmiş ülkeler, bizim muadilimiz ülkelere baktığınız zaman da Türkiye bunlardan çok geride. Bu hedeflerle, bu rakamlarla, bu gayrisafi yurt içi hasıla içerisinde AR-GE'ye ayrılan paylarla bizim 2023 hedeflerini, 500 milyar dolar ihracat hedefini tutturmamız, Sayın Bakanım, pek mümkün değil.

Bu rakamlar bizim verdiğimiz rakamlar da değil, bu rakamlar TÜİK'in rakamları yani isteyen şimdi bile cep telefonlarından girip buna İnternet'ten bakabilir.

Şimdi, en önemli konu da şu: Türkiye'nin artık, ürettiği ürünleri üretirken kullandığı makineleri de üretmesi gerekiyor. Bakın, fabrikalarımız açılıyor, milyon dolarlık fabrikalarımız var, gidiyoruz seçim bölgelerimizde, başka yerlerde ziyaret ediyoruz. Fabrikalara milyon dolarlık yatırım yapılmış, içindeki makinelere bakıyorsunuz Alman malı, İtalyan malı, Amerikan malı, Çin malı. Bir tane Türk malı makineyi göremiyorsunuz. Yani bizim artık ihracatımızı artırırken, katma değeri yüksek ürünlerin ihracatını yaparken bu makineleri de üretmemiz gerekiyor. Bu makineleri üretmediğimiz takdirde, bu makineleri Amerika'dan, Almanya'dan, İtalya'dan, Çin'den aldığımız takdirde, ihracatımızı geliştirmemiz ve ihracatımızı ilerletmemiz mümkün değil.

Şimdi, peki, bunları tespit ettikten sonra çözüm önerileri nedir? Çözüm önerileri gayet basit. Şimdi, bir AR-GE Yasamız var Sayın Bakanım, biliyorsunuz; bu direkt belki sizin bakanlığınızı ilgilendirmiyor ama ithalat- ihracatı konuştuğumuz için bunları konuşmak lazım. Şimdi, 50 kişilik bir ekip kurma mecburiyeti var. Şimdi, bu ekip kurma mecburiyeti tamamen ve tamamen büyük işletmelerin yararına olan uygulama. Yani siz 50 kişinin altındaki KOBİ'lere "AR-GE faaliyetlerinde bulunamazsınız." diyorsunuz, bir defa.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FAİK TUNAY (Devamla) - Bunun bir kere düzeltilmesi gerekiyor. Bugün konuşma yapacağımı duyan onlarca kişi mail ve mesaj atmış, şunu söylüyorlar: "Biz KOBİ'yiz. AR-GE faaliyetlerinde bulunuyoruz fakat AR-GE talebine biz kurumsal kaynaklarımızı ayıramıyoruz. Bu konuda bürokratik engellerin bir an önce kaldırılması gerekiyor, aksi takdirde hedeflerimizi yakalamamız mümkün değil."

Hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP, AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tunay.