GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Filistin Devleti Hükümeti Arasında Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi'nin Gazze'de Ortak İşletilmesi ve Devri ile Filistin Vatandaşlarının Tıpta Uzmanlık Eğitimini Türkiye'de Almasına Dair Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:75
Tarih:31.03.2020

İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı salgınla mücadele konusunda malumunuz olduğu üzere bir kampanya başlatmıştır, adına da "Millî Dayanışma Kampanyası" demiştir. Cumhurbaşkanı bu kapsamda yedi aylık maaşını bu kampanyaya bağışlayacağını ifade etti, İYİ PARTİ olarak kendisine teşekkür ediyoruz efendim.

Kampanyadan anlaşılan o ki on sekiz yıllık iktidarınızda hazineyi içi boş bir hâle getirmişsiniz, şimdi de aziz milletimize "Pamuk eller cebe, size bir IBAN numarası gönderiyoruz." diyorsunuz. Bizi kıskandığını söylediğiniz Avrupa ülkeleri vatandaşlarına "Siz sağlığınıza dikkat edin, para desteği bizden." diyor siz ise adına "millî" koyarak para toplamak için bir kampanya tanzim ediyorsunuz. Tüm masraflarını devletimizin karşıladığı kişinin maaşlarını bağışlaması yetmez. Bir zahmet, Katar'dan alınan uçan sarayı, oğullara ait gemicikleri, kupon arazilerden elde edilen gelirleri de bağışlasınlar.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bu metin sizin değil Sayın Başkan.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Her destek paketinde özellikle kollanan, vergi affı dâhil her türlü avantaj sağlanan yandaş müteahhitler de bir zahmet ellerini ceplerine atsınlar.

Değerli milletvekilleri, bütün dünyayı etkisi altına alan coronavirüs, maalesef, bizim bildiğimiz, zaman zaman da dile getirdiğimiz ancak sizin milletten hep sakladığınız bir gerçeği de ortaya çıkarmıştır. Müflis tüccar hesabı açıkladığınız paketler Türk ekonomisinin nasıl bir batakta olduğunu gözler önüne sermiştir. Görüyoruz ki tüyü bitmemiş yetimin hakkına yani beytülmale de el uzatılmıştır.

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener Hanımefendi'nin talimatıyla, belediyelerin düzenlediği yardım kampanyalarına destek kararı almıştık. Sonra bir baktık ki İçişleri Bakanlığı valiliklere gönderdiği genelgeyle onu da yasaklamış. Kürsüye çıkmadan önce aldığım bir habere göre Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlıklarının yardım kampanyası için açtığı hesaplara bloke koyulmuş. 81 ilin valisine gönderilen genelgede belediyelerin yardım toplamasının yasada yeri olmadığı ifade edilmiş; vatandaş için destek kararı alan ve yardım kampanyası başlatan belediyeler için de soruşturmalar açılacağı ifade edilmiştir.

Arkadaşlar, hayır işlerini de tek elde topladınız da bizim mi haberimiz yok? Esnaf siftah yapamıyor, millet evine ekmek götüremiyor. Bu vebalin altında kalmayı nasıl göze alabiliyorsunuz? Bu durum sarayda VİP cuma namazı düzenlemeye benzemez. Milletin ahı iki cihanda da yakanızı bırakmaz. Bırakın, herkes üzerine düşeni yapsın. Bu tutumunuz nedeniyle, "Biz üzerimize düşeni yapamayacağız, Millet İttifakı'nın belediyeleri de yapmasın." diye attığınız bu adımdan bir an önce vazgeçmenizi temenni ediyorum. Öyle anlaşılıyor ki sizin derdiniz millet değil, milletin bu zor gününde sorunlarına çözüm üretmek de değil. Gün, siyasi hesap yapma günüymüş gibi değerlendiriyorsunuz. Bunu yapmayınız. Gün siyaset yapma günü değil; gün, günü kurtarmak günü de değil; gün, geleceği kurtarmaktır. Bu şuur ve sorumlulukla hareket etmek mecburiyetinde olduğumuzu hiçbirimiz unutmamalıyız.

Kendinizi izole ettiğiniz sırça köşklerden hissedilmiyor olabilir ancak içinde bulunduğumuz durum fevkalade ağır ve ciddidir. Algı yönetmeyi bırakın da süreci yönetmek yolunda doğru adımlar atmaya karar verin. Yönetemiyorsanız da "Bizden bu kadar, elimizden bu kadar geliyor." deyip çekilebilirsiniz. Altın varaklı klima peteklerinin önünde poz vererek devlet yönetilmez. Devlet yönetmek ciddiyet gerektirir ve doğru kararlar alabilecek bir iradeyi sergilemekten geçer.

İYİ PARTİ olarak Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi'nin talimatları doğrultusunda, neler yapabiliriz, yarına hangi doğru mirası bırakabiliriz diye çaba sarf ediyoruz. Sizlere de bir anlamda neler yapılması gerektiği noktasında muhalefet olarak yol göstermeye, yolunuzu açmaya ve aydınlatmaya çalışıyoruz. Siyasi ajandayla değil de olaya vicdanınızla bakarsanız attığımız adımların, verdiğimiz önerilerin vatandaşın sorununa derman olacağı gerçeğini göreceksiniz ancak siz bu süreçte akılla hareket etmediğiniz gibi vicdanınızla da hareket etmiyorsunuz. Bugün uluslararası anlaşmaları konuşma günü değil; aslında konuşulması gereken, asgari ücretliler için, emekliler için, fedakâr sağlık çalışanlarımız için neler yapabiliriz, bunları konuşmamız gerekiyor. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ Grubu olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir dizi kanun teklifi verdik. Gelin, hep birlikte bu kanun tekliflerini konuşalım, yasalaştıralım, Türkiye Büyük Millet Meclisi de sorumluluğunun gereğini yerine getirsin, bir nebze olsun milletimizin nefes almasına katkı sağlasın. Verdiğimiz kanun teklifleri: Asgari ücretle çalışan vatandaşlarımızın gelir vergisinden muaf tutulması. İki, tüm Kredi ve Yurtlar Kurumu borçlarının bir yıllığına faizsiz olarak ertelenmesi. Kısa çalışma ödeneğinden yararlanma şartının kapsamı genişletilsin ve prim yatırma gün sayısı 450 günden 150 güne indirilsin; bu, üçüncü teklifimiz. Yap-işlet-devret modeliyle hayata geçirilen köprü ve otoyollar için ödenen garanti geçiş ücreti pandemi süreci geçene kadar iptal edilsin yani en azından bu süreç atlatılana kadar ödemeler durdurulsun. Beşinci kanun teklifimiz, elektrik, doğal gaz ve su fatura tüketim bedellerinin 1.7.2020 tarihine kadar ilgili bakanlıklar tarafından karşılanması, elektrik faturalarındaki TRT payının kaldırılması, elektronik haberleşme ve fatura ödemelerinin gecikmesi durumunda verilen hizmet durdurulmasının ortadan kaldırılması. Diğer bir kanun teklifimiz; salgın sürecinde, bütün ürünlerden alınan KDV oranlarının yüzde 1'e düşürülmesi ve yine bir diğer kanun teklifimiz; bu süreçte fedakârca çalışan, kahraman sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçilmesi, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin cezai müeyyidelerinin artırılması.

Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifini biz getirdik diye onay vermeyecekseniz eğer, buyurun, iktidar grubu olarak siz getirin, biz İYİ PARTİ olarak desteklemeye hazırız. Yeter ki milletimiz için faydalı adımlar atılsın. Unutulmasın ki kimin öneri verdiği önemli değil, bir an önce bu zor süreçten geçen insanlarımızın derdine az da olsa çözüm üretebilmek, derman sağlayabilmektir. "Bu kanun tekliflerinin kime ne faydası olacaktır?" demeyin. Toplumu partizan politikalarla kutuplaştırmayın. Zaten yeteri kadar kutuplaştık ve birbirimize karşı ötekileştik. İktidar, bizden kendisi gibi konuşmamızı istiyor. Biz de muhalefet olarak milletimize verdiğimiz sözün gereğini yerine getirmeye gayret sarf ediyoruz.

Millet olmak kaderde, kıvançta, tasada bir ve beraber olmaktır. Şimdi, belki de tarihimizin en tasalı günlerinden geçtiğimiz bu dönemde toplumsal bütünlüğün ve dayanışmanın en yüksek noktada olması gereken şu dönemeçte bile toplum göbeğinden ikiye yarılmış durumdadır. Tarih bunu yapanları affetmez, millet bunu yapanları affetmez, hepsinden önemlisi Cenab-ı Hak bunu yapanları affetmez. Cenab-ı Hak birliğimize, beraberliğimize zeval getirmesin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Milletimizi bu zor günlerden çıkaracak el birliği, güç birliği ve gönül birliğini bizlere nasip etsin.

Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum efendim. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)